0.6

2.2K 182 432
                                    

Sayfanın son postuna baktığımda iki gün önceki Hyungwon'un haberi duruyordu.

Emin olamayıp daha da altlara inerken sayfada ne bana ne Wooyoung'a dair hiçbir paylaşım yoktu.

"Beni arama sebebin ne?" dedi Wooyoung sabırsızlıkla beni dürterken.

"Silmiş... İnanmıyorum, silmiş! Ama neden?" dedim kendi kendime. Anlamsızca öne çıkarılanlarına, storysine etiketlendiği fotoğraflara bile bakıyordum ama hiçbir şey yoktu.

"Neyi? Tanrım, hint dizisi mi çekiyoruz? Söyle artık şunu!" dedi Wooyoung artık beni sarsarken. Meraklandığında insanı çileden çıkartan bir yapısı vardı.

"Okulun sayfası, seninle olan fotoğraflarımızı yükleyip sevgili olduğumuzu falan yazmıştı." dedim kısaca.

Wooyoung'ın ağzı beş karış açılırken kaşlarını çattı.

"Daha çok şaşıracağın bir şey daha... Biz sınıftayken sarıldığımızda çekilmiş bir fotoğraf vardı." dedim.

"@%#&ın #mı" dedi Wooyoung sesli bir şekilde. Gözlerimi büyütüp elimi ağzına kapatırken dudaklarına hafifçe vurdum.

"Sen ne terbiyesiz bir şey oldun böyle." dedim kızar gibi.

"Bunu kim neden yapmış ki?" diye sordu bütün gün benim de kendime sorduğum soruyu dışa dökerek.

"İnan hiç bilmiyorum." dedim ve telefonu kapatıp cebime, bu sefer dikkat ederek, koydum.

Wooyoung tahminimce kendine ve bana içecek bir şey hazırlarken onu seyrettim.

"Sikeyim sadece 4 saat. 4 saat ayrı kalıyoruz ve olanlara bak." dedi ardından burun kemerini sıktı.

Hazırladığı bardağı önüme bırakırken tereddütsüz hepsini kafama diktim.

"Yuh yavaş, beleş olan her şeyi hüpletiyorsun hemen." dedi gülerek.

Onun sataşmasına aldırmadan içimdeki endişeleri dışa döktüm.

"Çok kişi görmüş müdür?" diye sordum boş bardakla oynarken.

"Sanmıyorum, görseler bile... Bizi bilen biliyor." deyip kendi içkisinden bir yudum aldı. Ona hak verip oturduğum yerden kalktım.

"Hazırlanmam gerek." dedim Wooyoung'a dönerek.

"Mingi'yle konuşabilirim, istersen bugünlük eve geç." dedi Wooyoung da ayağa kalktıktan sonra. Başımı iki yana sallayıp onu reddettim.

"Kafamı dağıtsam iyi olur." deyip gülümsedim bir sorun yok dermişcesine.

O da beni onayladı ve kısaca vedalaşıp arkadaki odama doğru yol aldım.

Kafamı dağıtmak.

Sahi, Seonghwa ne yapıyordu şu an? İçki mi içiyordu? Belki de bir kaç kızla stresini atıyordu? Evet, arabasında kondom bulmamış mıydım sanki?

Onun hakkında söylenenler belki de cidden doğruydu.

En azından dengesiz olduğu kısım, gerçekten de doğruydu.

Geçtiğim koridorda sarhoş birine çarpınca özür dileyip düşüncelerimden ayrıldım.

"Bunun için biraz küçük değil misin?"

Biraz ilerdeki odanın aralık kapısından gelen sesler dikkatimi çekerken adımlarımı küçültüp sessizleştirdim ve oraya yaklaştım.

"Evet, öyleyim." dedi umursamazca, tanıdık ses.

don't tell anyone/seongsang ◇Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin