Kapıdan girer girmez kendimi duvarla Seonghwa'nın arasında bulmuştum.
Hırsla dudaklarıma asılıyor, onları çekiştiriyordu.
Güç bela uzanıp kapıyı kapattım, hâlâ duvara yaslıydım. Seonghwa dilini ağzıma kaydırdı ve benimkine doladı.
Dillerimiz ağzımda dans ederken nefes alma ihtiyacıyla inledim.
Seonghwa ayrı geçen günlerimizin acısını fazlasıyla çıkarıyordu.
Okul çıkışına kadar bekleyemeyip spor salonundan çıktığımız gibi Seonghwa'nın arabasıyla onlara gelmiştik. Onun kadar ben de hatalıydım bu durumda olmamızda.
Neden böyleydi bilmiyordum ama vücudum onun için yanıp tutuşuyordu. Bana dokunması için adeta kıvranıyordum. Bütün ilgisini kendi üzerimde istiyordum.
Kendimi alttan ona sürttüğümde hırıltı gibi bir ses çıkarıp vücudumu duvardan çekti ve kucağına aldı.
Düşmemek için bacaklarımı Seonghwa'nın beline dolarken saçlarındaki ellerimi boynuna götürüp destek aldım.
Dudaklarından hedefimi boynuna çevirirken oraya kendi izlerimi bırakıyordum. Esmer tenine yakışacak küçük tatlı izler.
Kendimi tanıdık odada tekrar bulduğumda gülümsedim.
Beni yatağa bırakıp dolabına gitti. Vakit kaybetmek istemediğim için üstümü çıkardım. Sadece dronelu boxerım vardı.
Seonghwa orada bana sırtı dönükken fazlaca oyalanmıştı ve ne yaptığını göremiyordum.
Pekâlâ biraz yaramazlıktan zarar gelmezdi değil mi?
Elimi penisime yavaşça dokundurup inledim. Kendimi okşarken bir yandan pek de masum olmayan bir şekilde inliyordum.
Seonghwa hâlâ bir şeylerle uğraşırken eli ayağına karışmış, daha bir acele etmeye çalışmıştı.
"Siktir, siktir, siktir..."
Ses tonumu arttırdığımda uğraşmayı bırakıp elindeki kutuyu komple yatağa dökmüştü.
Kutunun içinden türlü türlü oyuncaklar dökülürken, bunların çocukların oynayacağı türden oyuncak olduğunu hiç sanmıyordum, sertçe yutkundum.
Seonghwa boş kutuyu yere atmış ve arasından aradığını bulmuş gibi bir ifadeye bürünüp kelepçeyi almıştı.
"Ödeşme vaktimiz geldi." derken sırıtmış, bana yaklaşıyordu. Bense ona zıt olarak yatakta geriye kaçıyor bir yandan da gülüyordum.
Seonghwa'nın uzun bir fetiş listesi olduğunun o an farkına varmıştım.
"S-saçmalama Hwa." deyip gergince güldüm.
Benim aksime o rahatça yan ağız gülerken dilini dudaklarının üstünde gezdirdi.
"Çok eğleneceğiz bebeğim."
Ardından hiç zorlanmadan iki elimi de başımın üstünde birleştirip yaslı olduğum yatağın başlığına kelepçelemişti. Bir iki kez kollarımı çekiştirsem de açılmayacağının farkındaydım bu yüzden zorlamadım.
Bugün onun kurallarına göre oynuyorduk.
Beni izlerken ceketini ve kazağını çıkarıp elini kemerine atmış, yavaşça çözmüştü.
Bütün hareketlerini öyle bir ağırlıkla yapıyordu ki ihtiyaçtan ağlamak üzereydim.
Bana dokunmasını istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
don't tell anyone/seongsang ◇
Fanfic"Söz vermiştin." dedim beni tuttuğu elini kolumdan çekerek. Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu, ona güvenmiştim. Ona güvenmek istemiştim. "Tuttum." dedi, sesi titredi, her ne kadar yalan olduğunu bilsem de doğru olduğuna inanmak istedim. İnanır...