Hacker//Tamamlandı

Nil

Multimedia:Nil
Şarkı: İmagine Dragons- Radioactive

Artık bölümler Yağız'ın ağzından anlatılacak. Arada bir whatsapp konuşmaları ve birleştiklerindeki konuşmalarıda olacak. Evet şimdi bölüme geçebiliriz.
***

1 Ay Sonra

Sabah tüm yorgunluğumla kalktım. Dün Mertle bilgisayar oyunu oynamaktan normal bir saatte uyuyamamamıştık. Yataktan kalktım, banyoya girdim işlerimi hallettim. Sonra kendime kahve yapmaya, mutfağa girdim. Kahvemi aldım ve koltukta oturdum. Gözüme bir kağıt ilişti. Aldım ve okumaya başladım.

Yağız ben bugün biraz dışarılarda takılıcam. Beni merak etme. Akşam geç gelebilirim. Ararsan açamayadabilirim. Büyük ihtimal telefonumu kapatırım. Görüşürüz kardeşim.

Mert bro'n

Mert'in yazdığı not çok acayip ama pek takmadım. Genelde evden erken çıkar sahile gider, kafelerde oturur, sahadakilerle basketbol oynar,terlerdi ve eve gelip duş alıp uyurdu. Kahvemi içmeye devam ettim. Televizyonu açtım. Keşke açmasaydım. Saçma sapan magazin programları, yapılan her yemekte bir bok bulan yarışmacılar falan filan. Anında müzik kanalını açtım. Ve karşımda en sevdiğim grubun en sevdiğim şarkısı vardı. Tabiki de İmagine Dragons- Radioactive (multimedia)Mırıldanmaya başladım ve biraz Elçinle mesajlaştıktan sonra karnım guruldamaya başladı. Kalktım ve masaya birkaç birşey koydum. Tam ilk lokmamı yiyecekken kapı çaldı. Allah kahretmesin ya. Bok var kapı çalıyor. Kesin Mert geldi. Niye anahtarını hep unutuyor bu çocuk.

"Geldiiiim!!" diye bağırdım. Kapıyı açtığımda gördüğüm kişi karşısında şok geçirdim. Kuzenim Nil. Ne işi var bunun burda. Hiç uğraşamayacağım. Acaba kapıyı suratına kapatsan gider mi? Yok ya ayıp olur. Neyse abartmayayım. İyi kız sonuçta(!)

"Aaa Nil senin ne işin var burda."

"Iı şey evet biraz habersiz gelmiş olabilirim."

"Biraz?"

"Evet habersiz geldim.Kusura bakma istersen gidebilirim?"

"Yok hayır sadece seni karşımda görünce şaşırdım. Gel içeri. Açsan kahvaltı edebiliriz."

"Yok hayır. Ben birşeyler yedim aç değilim."

Nil kuzenim. Benimle yaşıt. Eskiden aynı apartmanda otururduk. İkimizin de mahallede arkadaşı olmadığı için beraber oynardık. Okula başlayınca ilişkimiz koptu biz pek görüşmedik. En son onu lisede gördüm. Annem biraz bahsetmişti. Üniversiteyi yurt dışında okumaya gittiğini söylemişti.

"Ee hangi rüzgar attı seni buraya."

"Ya ben aslında seni merak ettim. Liseden beri görüşmüyoruz. Bilgisayar Mühendisliği kazanmışsın. Duyduğumda çok sevindim."

"Teşekkür ederim. Sende yurt dışında hukuk okuyormuşsun."

"A evet. Türkiye de pek birşey beceremedim. Bende Amerikaya yerleştim. Arada gidip geliyorum babamların yanına. Seni merak ettim."

"Bende işler aynı. Bıraktığın gibiyim."

"Yok bıraktığım gibi değilsin."

"Niye ne değişmiş bende?

"Daha bir yakışıklı olmuşsun." Bu cümleyi keşke duymasaydım. Umarım Nil düşündüğüm şeyi hissetmiyordur. Çünkü o benim kardeşim gibi. Küçükken sırf onunla evcilik oynayayım diye bakkaldan aldığım bütün topları patlatırdı. Sırf bunun için ona kızgın değilim tabiki(!) Yinede iyi bir kız kardeşim gibi yani.

"A teşekkür ederim. Ee okul nasıl gidiyor?"

" Güzel ama biraz zorluyorlar. Oranın şartlarıyla Türkiye'nin bir değil."

"Hmm anladım."

"Ee senin sevgilin var mı?" Ben konuyu değiştirdikçe bu kız buralara neden getiriyor.

"Evet var." Yüzü düşmüş gibi sanki.
"Senin var mı?"

"Yok."

"Hayırlısı olsun."

"Aynen. Yağız bugün sende kalsam bir sıkıntı olur mu. Annemle babam tatile çıktılar bende tam tatil zamanında geldim. Anahtarım falanda yok. Yani bir arkadaşın falan varsa sıkıntı olmasın."

"Yok sıkıntı yok ben söylerim Mert'e. Bugün benim yatağımda yatarsın. Bende kanepe de yatarım."

"Ya gerçekten yük oluyorsam gideyim otelde falan kalırım."

"Yok ne yükü boşuna masrafa ne gerek var hem sen benim kardeşimsin. Dışarda kalmaman senin için en iyisi."

"Teşekkür ederim."

Nil'le akşama kadar küçüklük anılarımızdan bahsettik ve güldük. Küçükken ne kadar da salakmışız. Gerçekten komik. 
Saat gece 1:30 du. Nil uyumaya gitmiş bende telefonumda takılıyordum. Aklım hala Mertte'ydi. Normalde gece yarısında gelirdi. Ama bu onun için çok geç bir vakit. Aradım açmadı. Yani ulaşılamıyor bir daha aradım yine aynı mesaj attım cevap yok. Telaşlanmaya başlamıştım. Yazdığı notu tekrar okudum. "Görüşürüz kardeşim."
Evet o kadar sözcükten bir tek bu kelimelere takıldım. Bir an içim ürperdi. Göğsümün tam ortasına bir ağırlık çöktü. İçimden bir ses hiç iyi şeyler olmayacağını söylüyordu. Birden telefonum çaldı. Mert arıyordu. Açtım.

"Alo, oğlum nerdesin meraktan öldüm."

"Telişlenma boşkan yeav."(Telaşlanma başkan yav. demeye çalıştı.)

"Oğlum sen içtin mi?"

"No elaka Yoğuz."(Ne alaka Yağız. Çeviriler önemli.)

"Mert nerdesin çabuk söyle gelip alıyorum!!"

"Beşkan bon gilerdim ya."(Başkan ben gelirdim ya. Mertçe bilmek gerekiyor.)

"Nerdesin  çabuk söyle."

"Tomam yeaahğ kuzmo. Sohaldeyom."(Tamam ya kızma. Sahildeyim. Üff Mert ne diye içtin ki.)

Telefonu kapattım ve altıma pantolon giydim. Tam ayakkabımı giyerken Nil üstünde uzun tişörtüyle ve uykulu gözleriyle geldi. Komik görünüyordu ama gülmeye bile vaktim yoktu.

"Yağız ne oldu? Neden bağırdın?"

"Yok birşey Nil sen git uyu. Bir arkadaşımla alakalı sonra anlatırım."

"Tamam bana haber ver merak ederim."

Söylene söylene sahile gittim Mert kayalıkların orda,önünde birkaç şişe duruyor. Hemen yanına gittim.

"Mert noluyor sana?Ne bu halin?"

"Holimde barşoy yik ke." (Halimde birşey yok ki. Tüh seni allah kahretmesin Mert.)

"Birde halimde birşey yok diyor ya. Kalk çabuk şuradaki bir kafede ayıl."
———

"Pardon? İki kahve alabilir miyiz?"

"Tabii efendim. Hemen getiriyorum."

"Mert kaldır kafanı. Yüzüme bak." Mert içkiden ve sigaradan hep nefret ederdi. Sigarayı bir kere denemiş ama içkiyi ağzına bile vurmamıştı.

"Kardeşim, ne oldu sana anlat bakalım."

_ _ _ _ _ _

Nil hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sizce Mert neden içki içti?

Nil Yağız'dan mı hoşlanıyor?

Cevaplarınızı çok merak ediyorum. Vote vermeyi unutmayın ponçiklerim. Sizleri sevdiğimi asla ve asla unutmayın. Veee multideki şarkıyı dinleyin💜🖤