Lana Del Rey - Video Games
2. Bölüm: Korku
Ortada hiçbir neden yokken, sebepsizce yalan söylediniz mi?
Sanırım ben, düşünceleriyle var olan bir kızdım. Bedenen burada olabilirdim, beni görebilirdiniz. Karşıma geçip saatlerce konuşabilir, bana ilgilenmediğim tonlarca soru sorabilirdiniz. Ama ben sizi duymuyor olurdum, kendi içimde farklı bir dünyada yaşayarak soyutlanırdım.
Yine o anlardan birini yaşıyordum.
Hastanede bana verilen odada zamanı çürütüyordum. İlgimi çekebileceğini sandıkları birkaç kitabı başucuma koymuşlar burada oyalanmamı istiyorlardı. Normal bir zamanda olsaydı, bu hastaneyi onların başına yıkar, beni kapattıkları bu odayı birbirine katardım. Çığlıklarım bu hastaneyi inletirdi, herkesi huzursuz edip dikkat çeker bunu bana yaptıkları için onları pişman ederdim.
Lâkin son zamanlarda bir tuhaflık vardı.
Buraya geldiğim günden beri, kendimde değildim. Ne zaman konuşmak için ağzımı açsam söyleyecek kelime bulamıyor donup kalıyordum. Üzerimde yapay bir donukluk vardı. Tepki vermem, bağırıp çağırmam gereken yerlerde hiçbir şey yapamıyordum, artık ağlayamıyordum bile. Eskisi gibi derin düşünemiyor, günün çoğunu ayakta uyuklayarak ya da bir şeyler okuyarak geçiriyordum.
Bütün bunları bir sabah ilaçlarımı alırken fark ettim.
Bana verdikleri ilaçların isimlerini dahi bilmiyordum, hakkında en ufak bir fikir sahibi olmadığım kimyasalları her gün yutuyordum. Bendeki değişikliğin temelinde bu ağır ilaçlar yatıyordu. Sadece bedenimi değil, zihnimi de uyuşturarak bitkisel hayattaymışım gibi hissetmemi sağlıyordu.
Buna son vermem gerekiyordu.
İlaçlarmı içtiğimden emin olan hemşire bana döndü.
"Akşam olmak üzere, gün batımını izlemek için bahçeye çıkmak ister misin?"
"Gün batımı buradan daha güzel gözüküyor." dedim ve beni yalnız bırakmasını umdum. O gittikten sonra, ilaçlar kanıma karışmadan onları kusmam gerekiyordu.
"Bu odada yalnız olmaktan sıkılmadın mı?"
"Yalnız olduğumu nerden çıkardın?" dedim, yüzümde onu korkutmaya yetecek sinsi bir gülümseme vardı. Ara sıra böyle şeyler söyleyip onu korkutuyordum ve burdaki tek eğlencem buydu. Herkesin beni deli sanması, deli gibi davranmamı özgür kılıyordu.
Önce bu söylediğime şaşırdı, sonra kendini toparlayarak konuşmaya başladı.
"Gerçekçi sanrılar mı görüyorsun, eğer öyleyse bunu doktoruna bildirmem gerekecek."
"Hayal falan görmüyorum, geçen günlerde karşı odadaki hastayla tanıştım. Ara sıra odama uğruyor sohbet ediyoruz. Hepsi bu."
"Dalga mı geçiyorsun? Karşı odada kimse kalmıyor, orası boş ve kullanılmadığı için kilitli." dedi.
"Evet," dedim. "Dalga geçiyorum."
Bu olay fena moralimi bozmuştu.
Hemşirenin sözüne uydum ve bahçeye çıkmayı kabul ettim. Hastanenin geniş ama insanın üzerinde boğucu bir his bırakan uzun koridorları vardı. Sanki yürürken odalardan bir hasta çıkıp size saldıracak gibi hissederdiniz. Neden bilmiyorum ama buradayken asla güvende hissedemiyordum, hep diken üstündeydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEZAR VE ÇİÇEK
Gizem / Gerilim"Anlatmak insanı iyileştirir, derler." "O zaman sen niye anlatmıyorsun?" "İyileşmek istemiyorum."