AMİNE AYDOĞAN( 2 HAFTA SONRA )
İşte bugün o büyük gün. Her şeyi anlatacağım o kara masaya şimdi oturacağım. İntikamımı almak için yolda gelecek olan o mafyaları bekliyorum. Yanımda sadece bana her şeyi öğreten spor hocam vardı. Titriyordum , yeni doğmuş bir bebek kadar üşüyordum. Ayağa kalkıp pencereden dışarı baktığımda yeşil giyili kişiler gelmişti. Bunlar Kimsesiz oluyor. Onları baş aşağıdan süzerken spor hocası yanıma gelip " Yapabilecek misin ? " dediğinde dışarı sinirli bir şekilde bakıp elimi yumruk yaptım.
" Damarlarımda akan kan üzerine yemin ettim ben. Eğer bu yola günahkar olarak çıktıysak günahkar olarakda öleceğiz ? " dediğimde gülümseyerek " Hadi üstünü giy artık ? Şimdi gelirler ? " dediğinde beraber gardırobun önüne geçip
Bir tane siyah takım aldım. Onları çıkartıp geçen gün ki kızlar alışverişe gitmişlerdi. Onlardan aldığım beyaz tafta şalı alıp bu siyahın üstüne takacağım. Sırf onlara inat diye. Amca nasıl olsa nasıl giyiniyorsan giyin dedi. Ben de bu fikri değerlendiricem. Spor hocası kendisine makyaj yaparken ben de kabin arkasında giyinmeye başladım. Her şey o kadar iyi gidiyor ki bugün o mafyaların hepsine göstericem.
Üzerimi giydikten sonra makyajlardan pudra ve fondötönü alıp yüzüme sürmeye başladım. Onlarla işim bittikten sonra elime eyeliner gözüme çekip topuz tokamı taktıktan sonra bonemi geçirdikten sonra şalımı takdım. Şalımı düzertirken
Spor hocası masadan kalkıp " Canım ben aşağı iniyorum. Zaten abi seni ne zaman çağırırsa o zaman geleceksin ? "
" Tamam hocam ? " dedikten sonra hoca odadan çıktı. Bekle beni kaderim sen bana bir tokat attın. Ben sana on kat atıcam. Şalımı bağladıktan sonra. Tek bantlı siyah topuklu ayakabıları giyip yatağın üstüne oturdum. Ayaklarım heyecandan titrerken aklıma annem geldi.
" Annem.... Ben seni çok özledim.... Aynı dediğin gibi anne. Küçük bir kızın annesi olmayınca iftirada atıyorlar , kulanamkda istiyorlar , annem ben senin meleğin değil miydim. Niçin beni bu ciğeri beş para etmez dünyada tek bırakıp gittin. Annem ben artık çok yoruldum. Kimsesizler gibiyim artık. Kadın denil iyecek durumdayım. Anne senin masum meleğin günahkar oldu anne. Senin bu cadı , çirkin kızın günahkar oldu anne , hiç küfürü ağzına almayan kızın dün gece bir şerefsizin dudağından öptü anne..... Sırf aynı acıyı o şerefsizde yaşasın diye onun dudaklarına yapıştım. Anne ben artık namusuz lekesi alamak istemiyorum. Anneciğim ben senide , babamı da , abimi de çok özledim. Anne biliyor musun ? Abim beni herkse önünde dövüp sen benim kardeşim değilsin dedi. Ben onun bacısıydım anne beni hiç dinlemeden dövdü. Yüzümde televizyonda gördüğüm adamlar gibi morluklar oluştu. Ağzımdan kan aktı anne. Babamın dediği gibi niye telli turnanıza kıydınız anne. Neden benim üzlmeme izin verdiniz. Neden ağlamama izin verdiniz. Anne ben abimi her şeye rağmen affettim. Ama yanıma gelip beni bu işten kurtarsın annem..... Oof anam offf.... Niçin beni bıraktınız ki ? Niçin dertli sazları çaldırdınız bana..... Anam ben seni çok özledim ? " dediğim an göz yaşlarım sel olmuştu. Ağladığım zaman hıçkırık tutuyordu. Göz yaşımı slilip ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Ayağa kalkıp
" Sus Amine ağlama..... Sen aslan gibi kızsın.... Her şeyi ödeteceksin o pisliklere ? " derken biri kapıyı tıklatarak içeri girdiğinde ben arkamı dönüp " Ne var ? " dediğimde bana cevap veren Kübra ' ydı. Korkak sözcükleriyle
" Abi hazır olmanı istiyor ? " diyerek odadan çıktı. Gözlerimi kapatıp derin nefes aldım. Göz yaşımı slilip aynanın önünde kendimi toparlamaya başladım.MAFYA ( YAZARIN DİLİNDEN )
İşte o büyük gün. Herkesin beklediği o iki süpriz. Herşeyi anlatacak olan o kara masanın başında toplanan beş büyük kafadarlar. Horoz hepsinin masada karşılayıp masada oturtu. Hepsi kendi arasında konuşurken Horoz o heyecanla ayağa kalkıp " Süprizi çağırma vakti geldi ? " dediğinde hepsi dört gözle ona bakacakken Yavru Andaç Kökoğlu içeri girip
" DUR HELE HOROZ..... BURDA YAVRUNUN VELİ NİMETİ DURURKEN SEN NE YAPMAYA ÇALIŞIYORSUN ? " diyen Yavrunun tam kendisiydi. Horoz ayakta şaşkın bakışlarla kalırken yavrunun çıkardığı ayak sesleri her yeri inletiyordu. O masaya doğru gelirken çakalları on kişiydi. Yavruya bir sandalye çıkartıp masada horozun karşısına koydular. Yavru o pembe kıyafetlerle oturduğunda herkes şaşkınlıkla ona bakıyordu. Kurşun bu duruma daha fazla dayanamayıp " Yavrunun işi bit... ? " " Bitmişti deme.... Çünkü seni bitiririm. Evet o benim. Yavrunun oğlu Andaç Kökoğlu. Artık bu kara masada ben de varım ? " dediğinde herkes irkilmiş. Kerim ise bu duruma şaşırmıştı. Yavru hakkında bir şey bilmiyordu. Babası onun bacağına vurup bıyık altında " Bu gece hiç konuşma ? Ben sana her şeyi anlatıcam ? " dediğinde Kerim babasının sözünü dinledi. Zaten diğer süprizin ne olduğunu biliyordu. Şimdi öylece kalıp olanları izlemek bir filim gibiydi onun için. Kimsesiz herkesin duyacağı bir şekilde " Diğer süpriz nerde o da gelsin artık ? " dediğinde Horoz Kübra ' ya göz işareti yapıp Amine ' yi çağırmasını söylüyordu. Kübra yukarı çıkıp Amine ' yi çaşırmaya giderken sigortalar yavaş yavaş atmaya başlıyordu. Horoz kendi eliyle bir sandalye alıp yanına getirdi. Çünkü kendi sandalyesinde artık Amine oturacakdı.
O getirdiği sandalyeye oturunca diğer mafyalar buna çok şaşırıyordu. Hepsi bıyık altında konuşurken Yavru gülerek
" Ne o !! Gelen kişi çok mu değerli ? Çok merak ettim açıkçası ? " dediğinde Horoz gülerek karşılık veriyordu.
İşte o topuk sesi herkesin merdivene bakmasına yetmişti. Sadece yavru başını kaldırmamıştı. Kulübün içinde tam 300 kişi vardı. Bunlardan yedisi mafyayken Sekizinci Amine ' ydi. Gerisi çakal sürüsüydü.
Herkes merdivenden gelene bakarken Amine heyecandan bayılmamak için kendisini zor tutuyordu. Aşağı inmeye devam ederken Horoz ayağa kalkıp " İşte o büyük süpriz ? " dediğinde Yavru başını kaldırıp Amine ' ye bakarken bir an o bir çift gözü iki çift olarak kalmıştı. Belki o anın büyüsünde ona aşık bile olmuştu. Şaşkın bir şekilde Amine ' ye bakıp
" Bu kadar güzel olamazsın sen ? " dediğini sadece Kerim işitmişti. Sinirli bakışlarıyla Kerim gözlerini Yavruya çevirmişti. Belki şuan en salak olan Kerim ' di aralarında ama geleceğin adamı olarak o bilinecekdi. Amine aşağı gülerek indiğinde orda olan tüm erkekler ona şaşkın bir şekilde bakıyorlardı. Herkes şaşkınlıkla onları izlerken Amine sadece Kerim ' in gözleri içine bakıyordu. Siyahın üzerine takdığı o beyaz eşarp onu daha masum göstermişken Horoz onun elini tutup " Süprizimi beğendiniz mi ? " dediğinde daha kimse o büyünün etkisinden çıkamamıştı. Amine gülümseyerek Hozoza sarılıp " Korkuyorum ? " dedi sadece ikisinin duyacağı şekilde. Horozda aynı samimiyetle gülümseyerek " Korkma.... Sadece küçük bir oyunda her şey bitecek ? " dediğinde Amine birazda olsa rahatlamıştı. Amine
Sarılmayı bırakıp Horozun boş bıraktığı masada oturup colasını yudumladığı zamanda tam mafya olmuştu be. Kolasını yudumladıktan sonra " Evet beyler !!! Eski halimize geri dönelim ? " dediğinde Yavru elindeki siyah ve pembe yuvarlak taşı masaya bırakıp " Sen bir kadınsın ? " dediğinde
Amine sadece gülmüştü. Daha sonra bütün sorular sorulmaya başlamıştı. " Sen küçük birine benziyorsun....? Adın ne senin ?..... Horozun neyi oluyorsun ?..... Bu kara masanın üstünde sadece sen kadınsın ?......
Lakabın ne senin ? " dedkilerinde soruları bitiğini anlayan Amine kolasından son bir yudum alıp
" Benim kadın olmam..... Sizin gibi şerefsizlerin arasına girmeme engel olacak bir neden olarak düşünmüyorum ? " dediğinde hepsi karşı verecekken Horozun bakışları onları korkutmaya yetmişti. Amine ne olursa olsun eskisi gibi devam ediyordu. " Yaşım Yirmi. Horoz benim biyolojik babam sayılır. Adım Amine Aydoğan. Lakabım ise..... Lakabım ise....... İsyankar !! Sorularınız bitiyse bu kadarla kalsın ? " dediğinde herkse şaşkınlıkla onu izlerken o kolasını içtiği yerde devam ediyordu. Onun konuşması bitmemişti aslında sadece ilk günü diye heyecanına yenik düşmüştü. Horoz tam konuşacakken Kübra yanına gelip kulağına bir şeyler fısıldadı " Dışarda biri gelip türkü söylemek istiyorum diye tuturmuş gitmiyor ? " dediğinde Horoz sinirli bir şekilde
" Görmüyor musun Kübra !! İşimiz var yolla ? " dediğinde Kübra dışarı doğru ilerledi. Bu dertli , gönlü yaralı Ali ' ydi
Kübra Ali ' yi itikliyerek " Defol git birader ? Burası tekin değil ona göre ? " dediğinde Ali elinde sazıyla bacısının karşısında türkü söylemek isterken onlar engel olamazdı.
Ali sinirli ve sert bir şekilde " İçerdeki Amine benim kardeşim sayılır bırakın gideyim ? " dediğinde Kübra geçmesine izin verdi. Ali elindeki dertli sazıyla sahneye çıkarken mafya hiç umurasamışken Amine abisini gördüğünde. Gözlerindeki o isyankar göz yaşı sel olmuştu. Abisi sahneye çıktığında Amine ayağa kalkıp sahneye yaklaşıp abisine daha Şimdi oldu. Abisi ağlıyarak sazını çıkartıp çalmaya başladı.Lütfen bu bölümü CEM ADRİAN: TELLİ TURNAM dinliyerek okuyun. Daha anlamlı ve acıtasyon sözcükler olduğunu göreceksiniz.....
İşte o türkü. Ali ' nin Amine ' ye söylediği ilk türkü. Bu türküyü beğenip kızını telli turnam diyerek seslenen babasının türküsüydü. Amine ağladığı yerde titriyordu. Abisi türküye başladığı zaman gözlerini kapatıp olacakları düşündü. Abisi şarkıyı söylerken Horoz düşmanın oğluyla karşı karşıyaydı. Horoz ayağa kalkıp Amine ' ye yaklaştığı zaman herkes çokdan göz yaşını akıtmıştı.
BİLİNÇALTI.....
İşte o acılı dakikalar arasında Amine ' nin yanına Kerim o korkak ayaklarıyla gelip " O kim ? " dediğinde Amine gözlerini açıp
" Benim Abimmm ? " dediğinde Kerim niçin bu kadar içten söylediğine şaşırıyor. Amine ' nin niçin bu kadar göz yaşı döktüğüne belki. Abisi o kadar güzel söylüyordu ki Kerim ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Abisi şarkıyı bitirdiğinde Sazından gözünü alıp
" Niye burdasın canım ? Niye okulda değil de bu pislik yerdesin ? Niye telli turnam ? " dediğinde Amine ona bir iki adım daha yaklaşıp " Abimmmm ? Niye beni dinlemedin de buraya mahkum ettin ? Niye o dertli sazın yine çaldı ? " dediğinde abisi sazını elinde kırıp
" Seni çok özledim Telli turnam ? " diyerek Amine ' ye sarıldığında Amine ne yapacağını bilmiyerek Ona sıkıca sarıldı. Amine bu acının bu kadar çabuk kapanacağına inanmayıp gözlerini açtığında Kerim ' in sorusuyla karşı karşıya geldi " O kim ? " dediği an Amine bu acıya dayanamayıp " Abimmm ? " dediğinde Kerim şaşkınlık ve o pişmanlık içinde Amine ' nin yanından gidecekken Amine bir an yere düşüp bayıldı. Her şeyden habersiz abi kardeşini kaldırması gerekirken Sazıyla dert yanmaya devam ediyordu. Abisi gelmeyince ne kimse kımıldadı ne kimse gelip yardım etti. Kerim ve Horoz hariç. Kerim Amine ' yi kucağına alıp Ali ' nin önüne getirip " Onun bir suçu yok ?.... Onun sana ihtiyacı var ? " diyerek onu odasına çıkartırken diğer mafyalar bu duruma şaşırıyordu. Çünkü mafya sattini Horoz bitirmeden kimse ayrılamazdı. Ne çakalar ne de başka mafya. Ama Kerim bu durumu çiğnemişti. Horoz bitti demeden Kerim belki bugün Amine ' nin gözüne girecek bir şey yapmıştı ama hiç bir şey intikamın önüne geçemezdi......
Amine ' yi odasına çıkartıp kokuyla ayıltmaya çalışırken odada sadece onlar vardı. Horozun aşağıda kalması gerekiyordu. Bu durumu düzertmesi gerekiyordu. Amine o acıya dayanamayıp bayıldığında çok terlemiş bir o kadar sıcakdı. Aşağıdan kimsenin gelmiyeceğini bildiği için Amine ' nin şalını ve üzerindeki o kıyafetleri çıkartıp banyoya götürdü. Küvetin içine koyup fıskıyeyi açtı. Ona bu sefer bakmak istemedi ama bakmak zorundaydı. Suyu açıp ona tutarken Amine birden öksürerek gözlerini açtı. Ama saniyelik açıp tekrar kapatmıştı. Üzerine suyu döktükten sonra Amine ' yi banyodan çıkartıp havluya sararak odaya getirdi. Amine bu durumu öğrense belki savaş açabilirdi Kerim ' e. Ama haberi yoktu. Havluyla yüzünü sildiği yerde Amine ' ye baka kaldı. O an ömür boyu bu yüze baksam bıkmama diye düşünüyordu. Dalgınlığını toplayıp kızın yüzünü sildikten sonra o ıslak elbiseleri çıkartıp kuru pijamalrını giydirdikten sonra kızı yatıracakken Amine eliyle onun kazağını tutmuş bırakmıyordu. Kerim çektiğinde ise yüz hali başka bir sıfata dönüşüyordu. Ağlıyacak gibiydi. Kerim onun yanında oturup üzerine bir tane çarşaf çekip ona bakarak düşüncelere dalıp gitti.
Eliyle onun saçlarına dokunmaya çalıştı ama eli havada titriyordu. Ona yine bir zarar gelir diye korkuyordu.
Anlına dokunup ateşi hala var mı diye baktığında ateşi azda olsa dinmişti. Gülümseyerek başını karyolenin başlığına dayayıp saçlarını okşamaya başladı. Saçlarını okşarken burnuna gelen o gül kokusunuda içine çekiyordu.
Eğer tekrardan onun vucudunu gördüğünü bilse bu sefer onu yaşatmıyacakdı belki. Abisi çokdan dertli sazını durdurup gitmişti. Aşağıda mafyalar arasında neler oluyor bilinmezken Kerim o sesizliğin içinde uykuya köle olmuştu. Amine ' nin yanına uzanıp arkasını dönüp ceni pozisyonunda uyumaya çalıştı. Belki son uykusuydu belki aşık olacağı kadının yanında ilk uykusu. Her şeyi o başlatmışken şimdi her şeyi düzertmek onun elindeydi. Amine daha fazla ne yapabilirdiki. Sırf intikam almak için saçlarını helal olmayan bir adama açmış , onun tecavüzüne mağrus kalmış , Şimdi ise tekrardan aynı tecavüzü yaşıyor gibiydi.
Kerim sabah uyandığında ona ne diyeceğini bilmiyordu. Bilse ise ona nasıl söylüyeceğini düşünmeye başlamıştı......Her şey kirli bir kumar oyunuyla başladı sonuçta.....
🔥 🌑🌑🌑🌑 👎👎👎👎🔥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA EŞARP
RomanceO bana yaklaştıkça geriliyordum. Onunla göz teması kuramazdım bunu yapamazdım. Elindeki şişeyi bana uzatıp " Al iç ? " dediğinde başımı salayıp " Dur yapma..... Köpekler gelecek kaçmam lazım ? " dediğimde son adımı duvara doğru atmıştım. Duvara yapı...