Tekrarlanan Sahne

202 14 0
                                    

Emir'in ağızından...

"Melis..."
"Melis..."
"Neredesin?"
"Lütfen gitme!"
" Melis..."  kafam git gide ağırlaşıyordu. Sürekli yere düşüyordu. Acı tüm bedenime yayılmıştı. En son hatırladığım Melis'in bayılışıydı. Sonra ise benim öldürüsiye bir acı çekişim...
Gözümün üstüne akan kan görmemi engelliyordu. Zincirlerle demire bağlanmıştım, hiç bir şey yapamıyordum. Onların bize bunu nedne yaptığını çok iyi biliyordum. Onun yüzünden... Babam yüzünden...
 
  Kapı sesiyle kendimi daha çok zorladım ve olanları izlemeye başladım. Keşke izlemez olaydım...
                                       ...

"Bırakkkk! Onu bıraaaak! Ne istiyorsun? O masum kızdan ne istiyorsun?"
Karşımda alaylı bir şekilde gülüp, elindeki sigarasının izmaritini yere fırlattı.

" Senin baban çok aptal."
"Bunu zaten biliyorum. Ona ne yapıyorsunuz? Neden doktor onun karnına dokunuyor? Ne yapıyor?"
"Önce beni bir dinle istersen?"
"Ona ne yapıyorlar ? CEVAP VER!"
"Çok ısrarcısın. Eğer beni dinlemezsen o doktor ona dokunan son kişi olacak."
" Aşağılık. Ona sakın dokunmayacaksın! Duydun mu? Ona ne yapacaksan bırak, bana yap!" zincirlerden kurtulmak istercesine iler atıyordum kendimi. Onları parçalamak isteğiyle. Kahramanımı kurtarmak için...

   Her kahraman her zaman kendini kurtaramaz. Onların da yardıma ihtiyaç duyduğu anlar vardır. Şimdi kahramanımı kurtarmaya gidiyorum. Onu o sedyeden kurtarıp, hayatına kavuşturmaya gidiyorum. Bana dediği gibi "Hiç bir ruh vakti gelmeden ölemez..."

"Pekala. Sen akıllanmayacaksın. O zaman işleme başlayalım. Tamam.".
Arkasını döndü ve doktora işaret vardı. Melis öylece kablolara bağlanmış, her yeri yara bere içinde, kafasında sargı ile yatıyordu. Sanki ölümünü izliyordu...

Doktor eline makası aldı ve Melis'in gitydipi hastane kıyafetini kesmeye başladı.

"Dur! Dur! Seni dinleyeceğim..."

Eliyle doktora durması için işaret verdi ve doktor elindeki makası masaya geri bıraktı.

" Sonunda. Öncelikle sana neden burada olduğunu, neden kızın orada bu şekilde yattığını ve en önemlisi benim kim olduğumu açıklayayım."

   O bu boş şeyleri söylerken Melis'i nasıl kurtaracağımı, bu aptal zincirlerden nadıl kurtaracağımj düşünüyordum. Ama bir türlü çözüm bulamıyordum. Artık kafesteki kuş değildim, kapana kısılmış bir fareydim...

"Sanırım beni dinlemiyorsun. O zaman dinlemeni sağlayacak ufaki bir bilgi vereyim."

Gözlermi onu öldürmek istercesine gözlerine diktim.
"Orada yatan kız..."
Bir eli pantolonunun cebinde, diğer eli baş parmağıyla Melis'i gösteriyordu.
"Orada yatan kızın kim olduğunu hakkında bir bilgim yok. Sadece bu saatten sonra acı çekeceğini biliyorum o kadar. "
"Eğer merak edersen neden bunu sana değil de ona yaptığımız döyleyeyim. Hatta neden " SİZ" olduğunuzu da."
Zincirler son kez öne ittim.
"Aşağılık yeter artık! Ne söyleveksen söyle!"
"Hımmm. Ama sen çok kabasın. Böyle anlaşamayız. Biraz sakin ol."
"Hadi anlat!"
"Pekala."
Deponun kenarına atılmış eski sandalyeyi aldı ve benim karşıma oturdu. İç çekti ve konuşmaya başladı.
"O kız sana çok değer veriyor. Sen de ona öyle değil mi?"
Sadece ona gözlerimi dikmiş öfke içinde bakıyordum.
"Hepsi babanın suçu... bu kadar."
Alaycı bir şekilde başımı öne eğip sırıttım. Yüzüm yere dönükken suratıma viddi ve korkusuz bir ifade takındım. Kafamı kaldırdım ve ona
" Tüm açıklaman bu mu?"dedim.
"Bu özeti. Uzun olan kısmınj dinlemek istemezsin diye düşünmüştüm."
"ANLAT!"
"Babanı biliyorsundur. Bundan altı sene önce onunla çok iyi arkadaştık. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Sonr-"
"Hey! Narkozun etkisi geçiyor. Kız uyanıyor. Ne yapacağız?"
"Allah kahretsin. Biraz daha narkoz ver."dedi ve sandalyesinden kalkıp doktorun yanına yürüdü.
"Kız bu kadar doz narkoza dayanamaz. Zaten diğer organları hasar görmüş durumda."
"Ne diyorsam onu yap doktor!"
Neler oluyordu. Şaşkınlık ve korku içinde onları dinleyip olanları anlamaya çalışıyordum.
Adam sakin bir şekilde geri döndü ve sandalyeye geri oturdu.
"Ne yaptın ona?"diye sordum.
"Doktor cevap ver!"
"Pekala ona çok az doz verdim bu biraz daha onu uykuda tutacak. Çok fazla zarar görmeyecek. Elimizde başka olanaklar olmadığından bunu hapmak zorundayım."
"Saçmala. Sizin gibi pislik adamların nasıl olur da olanakları olmaz?"
Karşımda oturan adam sinsice sırıttı.
"Çok akıllsın."dedi.
"Doktor sen onunla ilgilen. Nerede kalmıştım EMİR' CİĞİM?". Bu kelimeyi bastırarak söylemişti.
"Evet,hatırladım. Sonra o bana ihanet etti. Önce beni dolandırdı. Karım ve kızım onun yüzünden beni terk etti. Tüm servetimi onun yüzünden kaybettim. Karım Selma bunu kaldıramadı ve gitti. Kızım da bana gözyaşlarıyla veda etti. Vedanın ne kadar kötü olduğunu bilirsin değil mi Emir?"
Yüzü bir anda ekşimişti. Gözleri duygu katmaşıklığının tablosuydu sanki.
"Bu ilk darbe atışıydı. Bunu nasıl yaptı biliyor musun? Bana ortak olma teklifi ile geldi. Ben de can dostundur dedim kabul ettim. Sonra beni dolandırdı."
Bunu söylerken geçmişin cam korıkları tekrar batmıştı kalbine.
"İkincisi ise iki sene önce oldu. Ben servetimi kaybedince kumar oynamaya başladım." Bunu söylerken yaptığından memnun olmadığı çok açıktı.
"Onunla kumar masadında karşılaştığımda aklıma tek bir soru takılmıştı. Bu kadar zengin bir insan neden kumar oynar ki? Tek sorunun tek cevabı: Tatmin olmak. Baban iş yerindeki tatminliği ile yetinmedi. İkinci çareyi kumarda buldu. O baba bunları yaptı. Sıra bende. İntikam sorası bende. Babanın canını kolay kolay acıtamam. Bu yüzden ikinci hedef annen. "
Bunu dediğinde gözlerimi Melis'ten kaçırıp ona baktım.
"Annen çok zayıf halka. Bana daha güçlüleri lazım."
"Sen psikopatsın biliyorsun değil mi?"dedim.
"Dinle! Hedef sensin. Çünki senin canın yandığında annenin canı yanacak. Sen ister inan ister inanma ama baban seni ve annene çok değer veriyor. Bu gözlerinden belli. Eğer ailesi sorunlu olmasaydı eminim iyi bir baba olurdu.
Gelelim sana. Demir'in gözbebeği Emir...
Sen o zamanlarda o şapşal kıza aşıktın...
"Onunla düzgün konuş!"
"Evet, ona tehdit mesajları gönderdim. Ona her şeyi anlattım. Senin eğer o ölmezse öleceğini söyledim."
Umursamaz bir gülümseme ile suratıma baktı.
"Ne aptal kızmış. Hemen inandı."
Söylediği sözler silah sesinin sağır edici sesi gibi kulaklarıma gelmişti. O an ruhum ne yaşıyordu bilmiyordum.
Acı... Özlem...Nefret...

Ben ve OHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin