Sabah Güneşi, Gece Seni Gösteriyor

545 29 16
                                    

   Sabah saat 6.14
''Artık sabah olsun onun yüzünü göreyim .''
''Artık onun ruhu için bir adım daha atayım. Çünkü onun bana ihtiyacı var...''

İçimden bu sözleri geçiriyordum . Bir yandan da ona nasıl yardım edebileceğimi düşünüyordum. Tamam. Sahile gidecektik ama sahilde ne yapacaktık? Çiğdem (evet çekirdek değil çiğdem:)) çitleyip sahilde yürüyen insanları mi seyredecektik? Ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım. Ama artık göz kapaklarım beni uyumaya o kadar zorluyordu ki düşünemiyordum. Artık uyumalıydım. Kafamı yastığa koydum ve kendimi uykunun ellerine bıraktım.
Saat 11.38
Telefonumdan arka arkaya gelen bildirim sesiyle uyandım. Beynim o kadar çok yorulmuştu ki anca kalkabilmiştim. Elime telefonumu alıp mesajın kimden geldiğine baktığımda hem şaşırmış hem de paniklemiştim . Çünkü mesajda aynen şöyle yazıyordu:'' Ben sahildeyim. Ne zaman gelirsin?'' Ben söylemeden çıkmıştı. Hemen yataktan kalkıp üstümü değiştirdim. Altıma siyah dar pantolonumu üstüme ise kırmızı bir tshirt giyindim. Saçımı da dağınık bir şekilde topladım. Siyah püsküllü çantama cüzdanımı,telefonumu, kulaklığımı ve öğrenci kartımı koyup ayakkabımı giyinmeye başladım. Annem ile babam evden saat yedi gibi çıkmışlardı. İkisi de dedemi ziyarete gitmişlerdi. Dedem alzemier hastası ve durumu ciddileşiyor. Ben de gitmek istedim ama annem ile babam eve göz kulak olmam için beni evde bıraktılar. Ayakkabılarımı giyinip evden çıktığımda saat 12.07' di. Çok geç kalmıştım. Otobüs durağına doğru yürürken telefonuma bir bildirm daha geldi:'' Ben gidiyorum. Bir saattir seni bekliyorum.''Hemen cevap yazmaya başladım.
''Dün saat altıda yattım, uyuyakalmışım. Çok özür dilerim yarım saate geliyorum. Lütfen gitme!'' Ekranda ''Görüldü'' yazısı belirdi ama geri cevap yazmamıştı. Sanırım eve geri gitmişti. Olsun , yine de sahile gidecektim . En azından sahilde biraz zihnim açılır ve kendime gelirdim.
Yarım saat otobüs yolculuğumun ardından otobüsten inip hızlı adımlarla kordona yürüdüm. Gözlerim bir umutla onu ararken karşımda gördüğüm manzarayla sevinç ve şaşkınlık duygularını aynı anda yaşıyordum. Oradaydı. Bir bankta oturmuş öylece denizi izliyordu. Koşarak yanına gittim. Öyle bir koşmuştum ki ayaklarımın sesini duyup bana bakıp ayağa kalktı.
''Çok özür dilerim. Uyuya kalmışım'' dedim.
''Tamam. '' Ne ? Tek dediği buydu''Tamam.'' Gayet soğuk bir ses tonuyla söylemişti. Önce kızmıştı şimdi ise gayet sakindi. Gerçekten iyi değildi . Ama şu an bunları konuşmanın sırası değildi. Ona yardım etmeliydim.
'' Pekala. Başlayalım o zaman '' dedim ve banka oturdum.
''Ne yapacağız?''diye sordu.
Buruk ve aynı zamanda korkarak söze başladım.
'' Biliyorum onu özlüyorsun. Hem de çok. Gerçeği sen de biliyors...'' derken sözümü kesti.
''Bana böyle mi yardımcı olacaksın? Çok saol ama yüzüme bunları vurarak bana yardımcı olamazsın. Çok kolay değil mi? Sizin gibileri için?'' Sözünü kestim. Daha fazla devam etmesine izin veremezdim. Bilirsiniz. Doğru düzgün tedavi edilmemiş bir yarayı onarmak için yarayı ortaya çıkarmanız gerekir ben de tam bunu yapacaktım.
''Saçmalama! Senin yapacağın ilk şey de buydu zaten.''dedim.
''Ne ''
'' Günlerce, haftalarca , aylarca onun acısını içinde tutmuşsun. Bir volkan gibisin . Patlaman gerekiyor. Merak etme kimse zarar görmeyecek. Ama sen böyle devam ettiğin sürece sönen bir volkan olacaksın.''
''Pekala. Üzüntümü kusmamı istiyorsun.''
''Evet!''dedim kararlı bir sesle. Kendini biraz tuttu. Sanki yapacağı şeyin doğru olup olmadığını sorguluyordu. Sonunda karar verdi ve sanki evrende tek o varmış gibi dizlerinin üzerine çöktü, ağlamaya başladı.
Volkan patlamıştı. Herkes onu izliyor , yanından geçip gidiyordu. Kimse zarar görmüyordu. Sadece kendisi zarar görüyordu...
Öylece ağlıyordu. Ben ise arkasında durmuş onun patlamasını izliyordum. Evet izliyordum. Eğer ona sarılırsam daha kötü olacak , ona bir şey desem onu hafife aldığımı düşünecek. Bu yüzden tek yapmam gerken onu yalnız bırakmamdı. Çünkü insan bu dünya da ebediyen sadece kendi ruhuyla kalır .
Yaklaşık yirmi dakikadır dizlerinin üstünde ağlıyordu. Ona bakan insanlar ne onun ne de benim umrumdaydı. Hala sakinleşmemişti. Hala ağlıyordu. Ama artık ruhunun belli bir zamanda da olsa yalnız olmadığını ona göstermeliydim. Yanına diz çöktüm ve kollarımı deniz açıp içimden geçen kelimeleri deniz döktüm:
''Ey deniz ...
Güçlü , kudretli deniz
Nereye baksam onu görüyorum
Ağaçlar onun için yeşeriyor
Çiçekler onun için açıyor
O ise benim yanımda olamıyor
Önemli değil
Her gece onu görüyorım ben
Yanım da olmasa da
Sabah güneşi , Gece onu gösteriyor bana''

Arkadan alkış sesleri geliyordu. İnsanlar bize gülümsüyor , bir yandan da hayranlık duygularını gösteren gülüşleriyle bizi seyrediyorlardı.
Ben şiiri okurken o ağlamaya devam ediyordu fakat son cümleyi söylediğimde ağlamayı bırakmıştı . Sadece denize bakıyordu sessiz ve sakince... İnsanlar alkışlarını bitirip dağılmaya başladıklarında hala dizlerimizin üzürine çökmüş denizi ,en yakın arkadaşımızı, seyrediyorduk. Yavaşça kafasını bana çevirdi ben de ona.
''Adım Emir '' dedi. Olmuştu. Hayata geri dönüyordu. Adını söylerek ruhuna bir şans daha vermişti. Ruhuna Emir'i hatırlaması için şans vermişti.
''Ben de Melis '' dedim gülerek. O da bana hafif bir tebessümle karşılık verdi. Bir süre daha denizi izledikten sonra ikimiz de eve gitmek üzere yollarımızı ayırdık. Eve vardığımda o kadar çok duygu karmaşası yaşıyordum ki hemen bir duş aldım. Yatağıma geçip battaniyemi üzerime çektim ve uyumaya çalıştım. Yatmadan önce ise bir dua ettim. Onun iyi olması için...
Artık volkan sönmüştü( bir süreliğine). Daha büyüğünün olma için hazırlanıyordu. Peki bu sefer Emir duygularını nasıl gösterecekti ? Daha da önemlisi bu volkan bir daha patladığında bu sefer eteafındakiler zarar görecek miydi?

Bölüm sonu...

Ben ve OHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin