Sarılayım mı?

212 11 7
                                    

                                      ...
Hadi...
Ayağa kalk...
Çok yorgunsun, biliyorum...
Ama lütfen,lütfen kalk...
Her şey düzelecek söz veriyorum.
Ben yanındayım. Gözyaşlarını silme, bırak aksınlar. Yıllarca esir tutmuşsun onları. Artık özgür olsunlar. Bırak kolların düşsün, bırak bacakların titresin, bırak bedenin yorulsun, bırak ruhun yenilensin...
Şimdi önce yenil, sonra ayağa kalk. Çünkü yenilmezsen ayağa kalkmanın anlamı olmaz.

                                    ...
Artık bir yolunu bulup evden çıkmalı ve Emir'i görmeliydim. Yoksa meraktan ölecektim. Annemi bir şekilde atlatmalıydım ama ona yalan söylemek istemiyordum. Özelliklr bunca olan şeyden sonra. Ona açıkça söylemeliydim. Yavaşça oturduğum koltuktan kalkıp mutfağa, annenim yanına gittim. Annem beni görünce hemen elindekileri bırakıp beni sandalyeye oturttu.
"Kızım nedne geldin? Ben geli-."
"Anne... Dur lütfen." .Gözlerim dolmuştu.
"Anne ben... ben Emir'i görmek istiyorum." Annemin elini tuttum.
"Biliyorum zarar gördük. Ama hiçbiri Emir'in suçu değil. O sadece bir kurban. Lütfen, lütfen...
Sana yalvarıyorum anne...". Hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Kafamı annemin elinin üstüne koydum. Saçlarıma düşen gözyaşlarını hissettiğimde doğruldum. Islak gözlerimle annemin gözlerinin en derinine baktım. Elimle gözyaşlarını sildim. Annem hafif bir şekilde tebessüm etti. Ona güldüm.
   2 saat sonra...
Annem kabul etmişti. Yalnız tek bir şartı vardı o da beni kendisi Emirlerin evine götürecek ve yalmızca yarım saat orada duracaktık. Olabildiğince hızlı giyindim. Annem de bana yardım etti. Dinlenmem gerkeiyordu, yaralarım acıyordu. Tüm vücudum hasar görmüştü. Ellerimi kasıklarıma götürdüm. Ufacık bir şans olsa da orası bir gün bir can ile dolacak mıydı? Gözlerim doldu. Annem bana bakınca hemen kendimi toparladım. Annemin koluna girip dışarı çıktık. Annem bir taksi çağırmıştı. Heyecandan içim kıpır kıpırdı. Tek sorun acaba Emir hala kendi evlerinde miydi? Yoksa ailesi ile birlikte her şeyden kurtulmak için buradan gitmişler miydi? Yol boyunca içinden dua ettim. Şöföre yolu ben tarif ediyordum. Hafızam iyileşmişti. Çoğu şeyi gayet iyi hatırlıyordum. Sonunda evin önüne gelmiştik. Araba durunca öylece evin bahçesine baktım. O gece aklıma geldi. Her şeyin bir savaşa dönüştüğü o gece. Annem elimi tuttu bana güç vermek istercesine. Ona baktım. Onaylarcasına başını salladı. Arabadan indik. Yavaş yavaş eve yaklaştık. Ellerm ve ayaklarım titriyorsdu. Ben ne kadar kötüysem annem benden bin kat daha kötüydü ama bana destek verebilmek için duygularını gizliyordu. Tupkı bir kahraman gibi...
   Zile bastım. Kapıyı Emir'in annesi açtı. Bizi görünce şaşırmadı. Alsine hemen bizi içer aldı. Bize sarıldı...
Her şey çok ani oldu...
İçer girdik, annem bana sadece yarıö saat dedi, görevli merdevenleri çıkmama yardım etti, Emir'in odasının önüne geldim ve kapıyı açıp içer girdim.
    Savaştan kurtulmayı başarmıl cesur asker yatağında yatıyordu. Kapıyı o kadar sessiz açmıştım ki beni fark etmemişti. Onu görünce sevinçten ağlıyordum. Elimi ağızıma götürüp yavaşça yere çöktüm. Emir bu seslere uyandı. Yatağında duygusuz bir yüz ifadesiyle doğruldu. Ağlıyordum. Sesimi duymasınlar diye içime atarak. Onu çok özlemiştim...
    Emir yavaşça yanıma geldi. Yere diz çöktü. Başımı hafif bir hareketle kaldırdı ve bana şu soruyu sordu: "Sarılalım mı?"
Güldüm. Kafa salladım. Ve biz birbirimizi hissettik. Birbirimizi koruduk. Birbirimize güvendik. Biz sarıldık. Kollarım Emir'in yaralı vücudunu, onun kolları benim yaralı vücudumu sardı. Çok mutluydum. Birbirimzin kokusunu içimize çektik. Soluduğumuz bu koku pansumanlardan gelen ilaçların kokusuydu. Ama bu da güzeldi. Çünkü o koku Emir'e aitti.

    Kaybetmedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

    Kaybetmedim... Kazandım...
Kendimizi daha iyi hissettiğimizde birbirimizden ayrıldık. Sadece bunu diyebildim: " Seni çok özledim."
Emir yüzüme duygusuzca bakıyordu.
"Ben de seni."dedi ve benim kalbimin kelebek olup uçmasını sağladı. Ellerini tuttum. Çok zayıf ve güçsüzdü. Savaşta benden daha çok yara almıştı.
"Her şey iyi olacak. Söz veriyorum."dedim.
Bir anda ayağa kalktı ve yatağa oturdu. Zorlukla ayağa kalkıp onun yanına oturdum. Başımı onun omuzuna koydum onun birmiş enerjisinfen güç al ak için. İkimiz de bitmiştik. Ne önemi vardı kimin daha güçlü olduğunun?
"Melis..."
"Efendim?"
"Hiçbir şey iyi olmayacak."
Sustum.
"Şimdi sana bir şey soracağım?". Kafasını bana çevirdi.
Elleriyle kasıklarımı ilaret etti.
"Orada bir bebek olsun istiyorum. Saf...Masum...Bizim bebeğimiz olsun istiyorum.". Sözünü bitirsi başımı omuzundan kaldırdı ve yatağa uzandı. Elini kasıklarıma koyup,
"Ona masal okumak istiyorum, ona bizim yaşadığımız şeylerin tam tersini, her şeyin en güzelini yaşatmak istiyorum. Bizim ruhumuzdan bir parçamız mutlu olsun istiyorum..." dedi ve gözleirini kapattı. Ağlamaya başladı. Yanına uzandım.
"Söz. Sana söz veriyorum biz çok kötü hayatlar yaşadık. Ama bizim parçamız çok mutlu olacak. Söz..."
Gözleirni açmadı. Sadece yavaşça eklerini yüzümde gezdirdi. Saçlarımı okşadı. Eli sanki sihirliydi. Her sokunduğunda kendimi kaybediyordum.
"Melis..."
"Efendim?"
"Yarın..."
"Yarını iple çekiyorum."
"Neden?"
"Çünkü bugünden yoruldum. Yarınındaha güzel olmasını dileyerek yarını iple çekiyorum."
Bu sözü beni bin parça etti. O kadar kötüydük ki sadece yarını dileyebiliyorduk. Onun da nasıl olacağını bilmiyorduk.
Yarım saat sonra...
"Artık gitmem lazım..."
"Gitme."
"Gitmem lazım."
"Lütfen."
"Üzgünüm. Anneme sadece yarım saat demiştim."
Sustu. Ayağa kalktı. Odadan dışarı çıktı. Yavaşça doğrulup tutuna tutuna merdivenlerden indim. Emir aşağıda kendi annesi ve benim anneme bir şeyler söylüyordu.
"Lütfen bunu kabul edin. Çok zor şeyler yaşadık. Lütfen. Bu bir özür."
"Peki."
"O zaman Melis'in yorulmaması için akşam yemeğine kadar burada kalsın. Söz veryorum onu anneme emanet edeceğim. Ben hiç bir şey yapmayacağım."
"Bu kadarı fazla değil mi küçğk bey?"
"Lütfen Selin Hanım. Kzıınuz bana emanet." Nalan Hanım samimiyetle annemin elini sıkıyordu.
" Peki o zaman."
Annem bana ciddi bir şekilde baktı ve kapıdan dışarı çıktı. Öylece kalakalmıştım.
"Emir Melis'e her şeyi anlat. Ben de size bir şeyler getireyim."
"Tamam."
Emir yanımdan hiçbir şey olmamış gibi geçti. Odaya vardığımda yatağına oturmuş boş boş duvara bakıyordu.
"Ne oluyor?"
"Ne oldupunun bir önemi yok. Öenmli olan buradasın ya."
"Emir ben..."
"Ben burada durmak istemiyorum."
Emir şaşırmış gözlerle bana baktı.
"Neden?"
"Korkuyorum..."
"Ben de..." ayağa kaktı ve yanıma geldi. İlk defa bu kadar yakındı yüzüme. Nedesi yüzüme değdikçe kalbim hızlanıyordu.
"Çok korkuyorum Melis. Ama daha fazla buna dayanam..."
   Dudaklarıma yapılan baskıyla nasıl baş edeceğimi bilememiştim. Sersemlemiştim. Hayatımın ilk öpücüğü böyle mi olacaktı. Emir ger çekildiğinde gergin bir şekild eyüzüne balktım.
"Ne yaptın sen?"
"Korkunu yendim..."
Şaşırmış gözlerle ona baktım. O ise yaptığından kararlılıkla yüzüme bakıyordu. Korkusunu yenmişti. Peki ya ben? Kafam karışıktı. Ne olacaktı? Ne yapmalıydım? Belki de...
Belki de...

Belki de

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ben ve OHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin