BÖLÜM 3 (düzenlendi)

8.6K 490 249
                                    

ARYA

Güneşten gelen ilk ışınlarla gözlerimi yeni bir güne araladım. Mesleğimden dolayı erken uyanmaya çok alışmıştım. Her ne kadar bugün tatil olsa da daha fazla yatakta duramadım. Dün, bütün gün boyunca yataktan çıkmamayı hayal ediyordum ama sanırım uyku bünyeme tersti. Yıllardır telefonuma alarm bile kurmuyordum.

Sanırım en son telefonumun alarmını kullandığımda lisedeydim. O zamanlarda kendimi yataktan kazıyarak çıkarırdım ve uykusuzluğa dayanamazdım. Harp okuluna başladıktan sonra bu yönüm törpülenmişti. Sabah içtimaasına geç kalmanın sonu bizler için hiç hoş olmuyordu. Bu durumu yaşayan arkadaşlarımı gördüğüm için iyice tedbirli uyumaya başlamıştım.

Dün akşam sadece pijamalarımı almak için açtığım valizime doğru ilerledim. Karşılaştığım manzarayla kendi kendime söylenmeye başladım. Uyku sersemiyken iki parça kıyafet alacağım diye tüm valizi dağıtmıştım. Zaten doğru düzgün kıyafetim de yoktu, hayatımın büyük bir kısmı üniformamla geçtiği için pek fazla gerek duymamıştım alışveriş yapmaya. En son çılgınca alışveriş yaptığımda sanırım yine İzmir'deydim. Çiğli'de öğrenciyken izin günümüzde en yakın arkadaşım Ezgi tarafından sürüklenerek alışveriş merkezine götürülmüştüm. İtiraf etmeliyim ki o kadar da sıkılmamıştım. Her kadın gibi ben de güzel giyinmeyi, bakımlı olmayı seviyordum. Sadece kendimde o kadar kıyafeti deneyecek enerjiyi bulamıyordum.

Ezgi şu an Konya'da Hançer Filo'da üsteğmen olarak görev yapıyordu. On parmağında on marifet diyebileceğimiz insanların başında gelirdi. Her şeye nasıl yetişebiliyordu asla anlayamamıştım. Geçen sene de evlenmişti. En son o zaman tüm ekibi bir aradayken görmüştüm. "Umarım en kısa zamanda tekrar toplanabiliriz." diye düşündüm. Öğrenciliğin verdiği strese rağmen beraber geçirdiğimiz yıllar hayatımdaki en güzel yıllardı. Rüzgâr ve Çınar'la yeniden bir araya geliyorduk. Geriye Ezgi ve Bulut kalmıştı. 

Tekrar beşimizin de aynı yerde çalışması neredeyse imkansız olsa da benimkisi küçük bir umuttu işte.

Valizimin derinliklerini keşfederken Çiğli'deki son günümüzde Ezgi ile beraber aldığım yazlık elbiseyi buldum. Giyinip aynadaki yansımama baktım. Su yeşili tonlarındaki askılı elbisem ayak bileklerime kadar uzanıyordu. Yeşil gözlerimle uyumlu kıyafetler giymeyi seviyordum. Normalde dümdüz olan kahverengi saçlarım yataktan kalktığım için biraz karışmıştı. Saçlarımı tarak yardımıyla tekrar eski haline döndürüp at kuyruğu yaptım. Saçım açık gezmeyi pek sevmiyordum. Yaz sıcağında ensemi kaşındırıyordu, kendimi rahat hissetmiyordum. 

Uzun süren kıyafet ve ayakkabı arayışından sonra sonunda kaldığım odadan çıkabilmiştim. Kübra da o sırada nöbete gitmek üzere evden çıkıyordu.

"Yarın akşam görüşürüz artık. Dolapta kahvaltılıklar var, yersiniz abinle."

"Tamamdır, hayırlı işler. Abim kalkmıyor mu hala?"

"Uyanmıştı da yataktan çıkmamak için inat ediyordu. En azından tatil günleri uyumak istiyor ama bunu da başaramıyor sanırım."

"Ben de o yüzden kalktım ya sabahın altısında. Neyse artık, rahatça kahvaltı ederim ev bakmaya çıkmadan önce."

"Bol şans ev bakarken, kolay iş değil. Umarım bugün halledebilirsin."

"Umarım, eğer bir an önce ev bulamazsam bu iş çalışmaya başladıktan sonra çok daha zor olacak."

"Neyse çıkmam lazım benim, geç kalıyorum. Görüşürüz."

"Görüşürüz sevgili yengem."

Kübra önce gözlerini kıstı sonra da gülerek arabasına doğru yürüdü. Ben de mutfağa gidip sofrayı hazırlamaya başladım. Çayları koyduktan sonra abim de kahvaltıda bana eşlik etti ve abi kardeş baş başa kahvaltımızı ettik.

Ufukta BuluşalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin