BÖLÜM 33

3K 238 401
                                    

ÖVGÜ

Nemli bir yaz akşamında koşuyorum. Nemden ve terden yapış yapış olmuş, karanlık kadar siyah olan saçlarım ben koştukça rüzgara uyum sağlayarak arkamdan dalgalanıyor. Ölü bir ışık yayan sokak lambasının altından geçerken nefes nefese kalıyorum. Küçücük ellerim deli gibi atan kalbimin hemen üstünde duruyor. Durmak istiyorum ama tam o anda bir el saçlarıma uzanıyor.

"Abi..."

Sararmış yapraklar arasında oturuyorum. Kucağımdaki kovaya doldurduğum çamurlu su ve yapraklar bugün birinin başından aşağı döküleceği için mutluyum.

"Sapanı kuvvetlice tutamazsan kuşu da vuramazsın Övgü."

Büyük abim cebine doldurduğu taşlardan birini eline alıp gülümsüyor. Sapan kullanmakta başarısızım, bir kız silah kullanmaz.

Evin önündeki kaldırıma oturmuş, sokak köpeğimiz Muz'un tüylerini okşuyorum. Hayvanları seviyorum.

"Ben veteriner olup hayvanlara yardım edeceğim..."

Yatağımdan kalkıyorum. Sabah serinliği tüylerimi diken diken ediyor.

"Sen artık bir kadınsın."

Durmak istemiyorum.

Annemin yaptığı ekmeğin kokusu burnuma geliyor. Üstümdeki beyaz geceliğin eteklerini tutarak mutfağa gidiyorum.

"Burada böyle gezemezsin Övgü! Baban görürse ne der?"

Annemin gülen yüzü yavaş yavaş soluyor. Gözlerindeki sevgi pırıltıları yerini saf tiksintiye bırakıyor.

"Sana acıyorum..."

Okul tuvaletinde ağlayarak aynaya bakıyorum. Kimseye güvenemem, ben yeterince güçlü değilim. Ben sadece bir kızım.

"Evlen! Kocana itaat et ve çocuklarına bak! Sen bunun için doğdun, sen bir kadınsın!"

Ben daha fazlası olmalıyım. Koşmalıyım, arkama bakmamalıyım.

Babam büyük abime bir zarf uzatıyor. Kanın metalik tadı ağzımdaki yerini korurken halının üstünde sürünmeye devam ediyorum. Kendimi korumak adına yapabileceğim tek şey bu, sürünmek.

Güçlü değilim.

Sokak lambasının ışığı bir an için titriyor ve beni karanlıkta bırakıyor.

"Beni neden korumadınız?"

Birine çarpıyorum. Bir kadın bana neden ağladığımı soruyor. İlk kez farklı biriyle karşılaşıyorum.

Daha fazlası olan bir kadın.

Koşuyorum. Yaşamak için, daha fazlası olabilmek için koşuyorum. Sokak lambası tekrar çalışmaya başlıyor ama ben artık orada değilim.

"Tamam, kabul ediyorum. Evleneceğim..."

Sesim titriyor. Küçük abim 'olması gereken bu' diyor.

"Sen bunun için doğdun."

Sonra zaman birden kayıyor, geriye sadece nemli bir yaz akşamının karanlığı kalıyor.

Yere düşüyorum. Kalkmaya çalıştığımda ise bir el saçlarıma uzanıyor. Karanlık bir gölge bana yaklaşıyor, ellerinde kanlı bir duvak görüyorum.

"Hayır..."

Sesim çıkmıyor, saçlarımı tutan eller boynuma uzanıyor. Boğuluyorum.

Ufukta BuluşalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin