Bölüm Şarkısı: Taylor Swift - New Year's Day
ARYA
Pencereme vuran yağmur damlalarının sesiyle yeni bir güne uyanmıştım. İzmir'de yağmurlu günlerin başlaması kışın yaklaştığının en büyük göstergesiydi. Son on gündür hayatım tamamen monoton bir haldeydi. Tuna ve ekibinin göreve gitmesiyle olaylı günlere ara vermiştik. Teğmenlerin uçuşları başlamıştı, bu da benim gün içinde çok kez uçuşa çıkmam anlamına geliyordu. Haliyle eve geldiğimde oldukça yorgun oluyordum. Yine de teğmenlerin gözlerindeki ışığı görmek, heyecanlarına ortak olmak tüm yorgunluğuma değiyordu.
Hayatımdaki en büyük değişiklik artık bir arabamın olmasıydı, en azından teorik olarak. Sonunda kendime bir araba almıştım ama ocak ayında ancak teslim alabilecektim. O zamana kadar biraz daha sabretmem gerekiyordu.
Tuna iki gün önce görevden dönmüştü. Karaya ayak bastıktan sonra mesaj atmıştı ama ondan sonra pek konuşmamıştık. Muhtemelen uyuyordu ve görevin yorgunluğunu üzerinden atmaya çalışıyordu.
Şu son on günde kendime büyük bir iyilik yaparak abimle konuşmuş, izinli olduğum günlerde Çınar'a nöbet yazdırmıştım. Piknik olayından sonra kendime verdiğim sözü tutmuştum. Ancak ne yalan söyleyeyim, sakin geçen birkaç günden sonra gözlerim Çınar'ı aramaya başlamıştı. Sanırım bu sefer kendim kaşınıyordum.
Kahvaltımı yapıp kahvemi içerken bir yandan da telefonuma gelen mesajlara bakıyordum. Annemin bir fotoğraf göndermesiyle aile grubumuz olan "SÖĞÜTLÜ FAMILY"e bildirimler yağmaya başladı. Grup ismini muhtemelen yine Almanya'da yaşayan ve zekâ seviyesinden şüphe ettiğim kuzenim değiştirmişti. Mesajları açarken başıma gelecekleri biliyor ve 'ne olur düşündüğüm şey olmasın' diye dua ediyordum.
Dün gece profil fotoğrafımı jetimin önündeki üniformalı bir pozumla değiştirmiştim. Annem kaç defa söylememe rağmen tabi ki yine aynı şeyi yapmış ve benim fotoğrafımı aile grubuna göndermişti.
ANNEM: Canım kızım benim, minik kuşum... Sen ne zaman büyüdün de pilot oldun? Yolun açık olsun kızım, ayağına taş değmesin. Kızıma bakın, nasıl da yakışmış üniforma.
HALAM: Maşallah yeğenime.
AMCAM: Helal be! Amcasının yeğeni işte. Gurur duyuyoruz!
STEFAN: Schönes Foto! Güzel fotoğraf!
İşi gücü olmayan insanlar neden sabahın köründe telefon başında olur ki! Herkes resmen bu anı bekliyormuş gibi mesaj üzerine mesaj atıyordu. Aile büyüklerimin hepsi emekliydi ve yeni yeni akıllı telefon kullanıyorlardı. Bu nedenle bazen çok saçma durumlar oluşabiliyordu. Bir keresinde Almanya'da yaşayan halam, kuzenim Okan'la kavga ederken ses kaydı almış ve gruba göndermişti. Yarı Almanca yarı Türkçe olan tartışmalarını dinlerken abimle gülmekten yerlere yatmıştık resmen.
Annemin attığı fotoğrafı ve ona gelen yorumları okudukça kan yavaş yavaş beynime çıkıyor, yanaklarıma sıcaklık basıyordu. Abim muhtemelen gelen fotoğrafı görünce benimle dalga geçmiş, sonra sohbete girmemek için sessizce telefonu bırakmıştı. Ancak benim öyle bir şansım yoktu, kısa da olsa cevap vermem gerekiyordu.
BEN: Teşekkür ederim. :)
BABAM: Kız sana kaç defa dedi, bunu yapma diye. Hala aynı şeyi yapıyorsun.
ANNEM: Ama hakkım değil mi Engin? O kadar emek verdik onun için. Azıcık gururlanmak benim de hakkım.
OKAN: Wow, ein wunderschönes Foto! Du bist echt so cool! Beni de bindiremez misin? Ich möchte auch mit dir fliegen. Wow, harika bir fotoğraf! Gerçekten çok havalısın! Ben de seninle uçmak istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufukta Buluşalım
Romansaİki güçlü ama birbirinden bağımsız karakter yan yana gelirse ne olur? Daha da önemlisi bu iki meşgul hayat nasıl yan yana gelir? Arya Söğütlü başarılı bir F-16 pilotu. Yıllar önce acemi bir pilot olarak ayrıldığı İzmir'e bu sefer kendi öğrencileri...