-6-

544 69 290
                                    


Soluk renkteki eski fildişi kapı tıklatıldığında odadan genç, bariton ama bir o kadar da tenora yakın güçlü bir ses duyuldu.

"Girin."

Bakugou, Departman Müdürü tarafından işe gelir gelmez odasına çağırılmıştı. İçeriden gelen ses de kuşkusuz onun sesiydi. Çağırılma sebebini az çok tahmin etse bile, korkmadan sesin geldiği kapıdan içeri doğru girdi.

Sade bir odaydı. Duvarlar kapı ile aynı tonda fildişiydi. Deri koltuklar 20 senelik, arkadaki tablo ise asırlıktı. Toblo Picasso'nun Guernica adlı eserinin kopyasıydı. Guernica, İspanya’nın Bask bölgesinde yer alan ve 1937’deki İspanya İç Savaşı’nda cumhuriyetçilerin direniş kalelerinden biri olarak görülen bir kasabaydı. Geenral Francisco Franco önderliğindeki milliyetçiler, cumhuriyetçilerin aksine ülkenin eski altın günlerine dönmesi için ortodoks katolik değerlerin hakim olmasını istiyorlardı. 26 Nisan 1937’de Nazilere ait savaş uçakları, Guernica’yı tam 2 saat bomba yağmuruna tuttu. Bu bombardıman Adolf Hitler tarafından finanse edildi. Pablo Picasso da bu trajik olaya yönelik olarak at ve boğa gibi İspanya’da önem arz eden figürlerden oluşan bu resmi yaptı. Eğer bilseydi bu kadar alakasız bir odada "süs" olarak kullanalacağını, yine de yapar mıydı? Diye düşündü Bakugou Katsuki. Sonra da içinden resme ve Müdür'e bir orta parmak çekti. Müdür ise resmin önündeki Ofis Deri koltuğuna oturmuş eliyle Bakugou'nun oturmasına işaret ediyordu.

"Beni neden buraya çağırdınız, Bay Todoroki"

"Nedenini sen de biliyor olmalısın, yine de kelimelere dökmem gerekiyor sanıyorum ki? "

Bakugou çarpık, öfkesini bastırmaya çalışan, bir gülüş gönderdikten sonra bilmezlikten gelerek, masanın önündeki tekli koltuklara oturdu.

"Ne dediğinizi tam olarak anlamış değilim efendim. Beni buraya neden çağırdınız?"

Genel Müdür Todoroki, elindeki bir kaç ses kasedini Bakugou'nun önüne doğru iterken gözlerini devirdi.

"Biliyorsun Bay Bakugou. Bizim görevimiz insanları dinleyip onlara tavsiye vermek."

"Evet, ben de aynen dediğinizi yapıyorum."

"Ama bu demek olmuyor ki, bu işi bir randevu uygulamasına çevirmeliyiz!"

Sesini hafif yükselttiğinde Bakugou sağ elini yumruk yapıp dişlerini sıkmıştı.

"Müşterilerim ile aramda olan konuşmalar sizi alakadar etmez efendim. Hastaların konuşmaları da sadece Müşteri Temsilcileri ile aralarında kalmalıdır diye düşünüyorum."

"Buranın sahibi benim! İstediğimi yapmak için senden mi izin almalıyım?"

Kafasını yana yatırıp gözlerini kısmış bıyık altından da gülümsemişti. Bakugou ise sabrının sınırlarının sonuna yaklaşmıştı. Hatta bu kadar dayandığı için bile kendine saygı duymadan edemiyordu. Derin bir  iç çekip başını geriye doğru attı. Sonra bedenini düzeltip kıravatını genişlettikten sonra donuk bakışlarla Todoraki'nin suratına baktı.

"Kalbimin sahibi de benim, kimi sevip kimi sevmeyeceğim hakkında sizin gibi birinden izin mi almalıyım?"

"Eğer bana borcunu ödemek istiyorsan, evet."

×ᴘsʏᴄʜᴏʟᴏɢɪᴄᴀʟ sᴜᴘᴘᴏʀᴛ ʟɪɴᴇ× Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin