NesibeHarmanc İlk bölümümüzü uzun zamandır sabırsızlıkla bekleyen güzel ablama ithaf ediyorum..
Keyifli okumalar ...
Asırlar boyu konuşulmuştur insanoğlunun zalimliği. Zulme abad bir gelenektir kurban etmek. Adaletsizliğin hükümdar olduğu noksan akıllı güçlüler ve o noksan yoklukla kurban edilen körpeler. Eşitsizlik, ayrımcılık noksan akıllarının ve sakat yüreklerinin nişanesiydi kurban ettiklerinin bir ömür ruhlarında damga damga silinemeyecek azap izleri. Bir ömür koca bir ukte olarak çengellerde asılı kalır hayallerde. Yaşayabilmeyi ulaşılmaz raflara kaldırırlarken uzaktan bakmakla yetinir kurbanlık seçilenler hayatlarına.
Olmayan öfke kontrolü ile sıkıyordu elindeki silahın kabzasını. Parmağının altındaki tetiği çekmek için bir saniye bile düşünmeyecekti.
"Galip yapma! " diyen ses ona o an engel oldu. Öfkeli bakışlarını çevirdiği ses küçük dayısına aitti. "Gözünü seveyim bak sakın! " dayısı korkuyla bakıyor, nasıl engel olabileceğini bulamıyordu. Öfke problemi olan yeğeninin uğradığı ihanetin faillerini asla affetmeyeceğini biliyordu. Uzunca yıllar kan davasından çok canı yanmış biri olarak bir daha aynı şeyin tekerrür etmesine asla izin vermezdi. "Sakın! Sakın yanlış bir şey yapma! "
"Benim yapacağım yanlış değil! " Bir kere daha döndü kin, nefret dolu bakışları, ağzını, yüzünü kan içinde bıraktığı, namlusunun ucunda titreyen ortağına. "Bak aslanım başka şekilde de halledebiliriz. "
"Başka şekil falan yok! Bu şerefsiz ölecek! " Sıktığı dişleri her saniye biraz daha birbirine geçiyordu. "Tamam yaptığı şerefsizlik, haysiyetsizlik! Evet yaşamayı da haketmiyor ama; bu beş para etmez şerefsiz için değer mi ailemizi cehenneme sürüklemeye? " sözleri yeğenine etki etmiyordu. "Bunun yaptığı şerefsizliği savunan herkesi öldürürüm onun gibi! Arkasından intikam güden olursa onlarıda öldürürüm kimsesi kalmaz! " Bağırdığı sesi yeri, göğü inletirken tetiğe bastı. Dayısının son anda elini yana çelmesiyle yapmak istediği şeyde başarılı olamamıştı. Silah sesiyle birlikte korkuyla titreyen, ona ihanet eden nişanlısının sesi doldurdu her bir yeri. Birlikte kaçtığı nişanlısının ortağı ölümden kıl payı kurtulmuştu. Ölesiye korktuğu ve buna rağmen ihanet ettiği nişanlısının onu asla bağışlamayacağını biliyordu.
Galip bir kere daha silahını Hakan'ın kafasına dayayacakken öldürmek için dayısı araya girerek kendini silahın önüne siper etti. "Bu şerefsizleri mi koruyorsun dayı?! Bana ihanet eden haysiyetsizleri mi koruyacaksın? Adımızı dillere düşüren, şerefimizi, haysiyetimizi ayaklar altına alan, bizi milletin ağzına sakız eden bu iki kanı bozuğa mı siper ediyorsun kendini?! " öfkesi tek başına ikisini boğmaya yeterdi. "Benim kendimi siper ettiğim onlar değil sensin. Elini kana bulamana izin vermem! Hele yeni bir kavganın başlamasına asla izin vermem! Onları öldüreceksen önce benden başla. "
"Dayı çekil! "
"Vallahi de, billahi de çekilmem! Benden başla o zaman. " Galip öfkeyle derin ve kısa nefesler soluyordu. Sıktığı dişleriyle gözü seğeriyordu. Uğradığı ihanet yüzünden öfkesinde alabora olan aklı bu kez tamamen boğulmuştu. Dayısı kararlılıkla karşısına dikilmiş bir adım dahi gerilemiyordu. Dayısı silahın ucundan tutarak, "Ya benden başlayarak hepimizi öldür, ya da bırak. " dedi. Biliyordu ki Galip'i durduracak tek şey buydu. Galip yaşadığı öfke patlamasıyla sinirden titrerken dayısı elindeki silahı çekip aldı. Silahı elinden alan dayısına bir parça öfke, bir parça da hayal kırıklığı ile baktı. "Bunu hiç unutmayacağım dayı... Hiç! " Sırtını dönüp arabasına doğru yürüdü büyük öfkesiyle. Yanına ulaştığı arabanın kaputuna iki eliyle olağanca gücüyle vurdu. Hızla bindiği arabasıyla gazlayıp giderken dayısı arkasından derin bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR TUTAM KAHVE KOKUSU
قصص عامةTAMAMLANDI! Kopan düğme Eylül'ün ayaklarının dibine düşerken Galip gözlerini Eylül'ün gözlerinden ayırmadan, "Evet çok kalın kafalıyımdır! " diyerek bir düğmesini daha kopardı. "Laftan da anlamıyorum! " demesiyle bir tane daha kopardı. "Sözden de...