Bu kısa ve hızlı bölümümüzü şu an hastanede olan can tanem Asel Lina'mın güzel annesine itaf ediyorum Smeyyepek1
Hayat bittim dedirttiğin yerde, küçük bir umut kırıntısına kandırıp tekrar tekrar ayağa diken sen ne zalimsin...
Dakikalarca devam eden şokun ardından Galip gözlerini Eylül'ün üzerinden ayırabildi en sonunda. Usulca nefesini üfleyerek dönüp bir kere daha baktı. Ne yapacağını bilemeden elini ensesine atarak saçlarını karıştırdı. İnanamıyordu. Bu kusursuz kadının o kız çocuğu olduğuna inanamıyordu. Eylül'ün üzerine örtmediği ayak dibindeki ince pikeyi çekerek üzerini örttü. Böyle durması tehlike arzediyordu çünkü. İki buçuk yıldır değil bir kadına bakmak, bir kadınla olmayı aklından bile geçirmemişti uğradığı ihanet yüzünden. Bu kadar zamandır yok saydığı duygu ve ihtiyaçları şu manzaradan sonra kilit vursan tutmaz bir hâl almıştı. Bunu kolaylaştıran ise bu akıl alacak kadar güzel kadının, güzelliğinin her zerresinde hakkı olduğunu bilmesiydi.
Hafif gülümseyerek az önce bıraktığı valizine döndü. Olabilecek en sessiz şekilde valizi açarak uyumak için giyecek bir şeyler çıkardı. Üzerini hızlı bir şekilde değiştirip yatağa yöneldi. Eylül'ü uyandırmamaya özen göstererek yatağa yattı. Başını yastığa koymasıyla burnuna dolan tatlı, kadifemsi kahve kokusuyla yüzünü Eylül'e çevirdi. Kokunun kaynağı oydu. Başını hafif bir şekilde Eylül'e doğru uzatırken soluduğu nefese karışan o tatlı koku onundu. Aslında kahveyi pek aramazdı ama bu koku daha önce duyduğu hiçbir şeye benzemeyecek kadar eşsizdi.
Bir süre gözlerini tavana dikerek baktı. Derin bir nefes alarak yorgun olan gözlerini kapattı. Emin olduğu bir şey vardı artık, bundan sonra yalnız yatmyacağı bir eşi vardı.
Sabah yatağında dönen Eylül eline batan dikenimsi bir hisle gözlerini korkuyla açtı. Uykulu korkak gözlerinin gördüğü şey, tek gözünü açmış ona bakan uykulu bir Galip'ti. Eli Galip'in yüzünde olan Eylül neye uğradığını şaşırmış uyku sersemi kendini geri atmasıyla yataktan düşmesi bir oldu. Galip başını kaldırarak, "İyi misin? " diye sordu. Eylül titreyen sesiyle, "Ne işin var ya senin benim yatağımda?! " dedi. Galip sanki aralarındaki ilişki çok normalmiş gibi, "Burası benim odam, sende benim karımsın nerde yatacaktım başka? " diyerek başını yastığa geri koydu. O uykusuna kaldığı yerden devam ederken Eylül hızla ayaklandı. Üstündekileri fark etmesiyle kocaman açılan gözlerini uyuyan Galip'e çevirdi. Isırdığı dudağıyla odadan kaçarcasına çıkarken, ne yapacağını bilmez bir şekilde merdivenleri indi. Mutfağa koşarak girdi, sandalyeyi çekip oturdu. Ellerini saçlarının içinden geçirerek dirseklerini dizlerine dayadı, bir süre öyle oturdu. Zihnini tamamen topladıktan sonra ellerini saçlarından çekerek dik oturdu. Ellerinin titrediğini fark ederken kalkıp su içti.
O sırada bütün gece gözüne gram uyku girmeyen Selvi girdi mutfağa. "Günaydın kuzum " dedi. Eylül ne yapacağını bilmez bir şekilde "Günaydın " dedi. Selvi hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi kahvaltıyı hazırlamaya başladı. "Sende üzerini giy gel kahvaltı yap çıkacaksın " diyerek işini yapmaya devam etti. Eylül sadece başını sallayarak ağır adımlarla merdivenlere yürüdü. Selvi, Eylül'ün gittiğinden emin olduktan sonra Candan'ı aradı. Bütün bir gecedir haber bekleyen Candan bekletmeden telefonu açtı.
"Ne oldu Selvi? " diye sordu. Selvi kıkır kıkır gülerek, "Ne olsun abla Eylül cin çarpmışa dönmüş " dedi.
"Ya Galip, o da uyanık mı? "
"Bilmiyorum. Ama gece aynı odada kaldı ikisi "
"Bu da bir şey çok şükür. Beni sık sık haberdar et "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR TUTAM KAHVE KOKUSU
Ficción GeneralTAMAMLANDI! Kopan düğme Eylül'ün ayaklarının dibine düşerken Galip gözlerini Eylül'ün gözlerinden ayırmadan, "Evet çok kalın kafalıyımdır! " diyerek bir düğmesini daha kopardı. "Laftan da anlamıyorum! " demesiyle bir tane daha kopardı. "Sözden de...