6.BÖLÜM

67 7 0
                                    

2017 yılı
MİRA PARLAK ARSLAN
Tam bir hafta önce Yudum'un gazına gelip Atlas'a onu sevdiğimi söyledim söylemesine de o da bana sevdiği kızı bu gün söyleyeceğini söyledi. Tabi bu zamana Atlas'a kaç kere sevdiği kızın kim olduğunu sordum ama bana hiç bir şekilde cevap vermedi. Bugün söyleyecekmiş. Ben değilsem diye düşünmeden edemiyordum ama Yudum ve Eylül bana her seferinden benden başkası olmayacağını söyleyip durdular. Bu müthiş düşüncelerim beni servise bindiğimden beri rahat bırakmıyordu. Ne zaman okula geldiğimizi anlamadım. Bana bu gün söyleyeceğini Yudum'da Eylül'de biliyordu ve servisten iner inmez yanıma geldiler. Yudum bir elini omzuma atıp beni sınıf sırasına götürdü.
Sınıfa çıktığımızda gözümü Atlas'tan alamıyordum çünkü her an bana gelip sevdiği kızı söyleyebilirdi. İlk dersimiz matematikti ve Derya Hoca tahta da bir şeyler anlatıyordu ama ben transa geçmiş gibi Atlas'a bakıyordum.

 İlk dersimiz matematikti ve Derya Hoca tahta da bir şeyler anlatıyordu ama ben transa geçmiş gibi Atlas'a bakıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elimi uzatsam dokunabilecek kadar yakındım ona ama elimi uzatmaya cesaretim yoktu. Elimi yumruk yapıp başıma yasladım ve bu şekilde izlemeye devam ettim. Ama ne olduysa birden koluma bir şey çapınca elim başımın altından gitti ve başım sıraya çarptı. Kafamı kaldırınca Yudum'un bana bakıp güldüğünü gördüm. Koluma o vurmuştu ve sınıfın ortasında rezil olmama neden olmuştu. Çünkü kafamın sıraya çaptığında çıkardığı ses yüzünden herkes bana bakmıştı. Buna Meriç ve Atlas'ta dahildi. Utancımdan kıpkırmızı olmuştum. Atlas ve Meriç'in gülüşmelerini duyabiliyordum.

Yudum'a doğru dönüp kısık bir sesle -çünkü hoca bizi hiç takmamıştı ve dersi anlatıyordu. -"Kızım sen manyak mısın? Neden koluma vuruyorsun. Çocuğa rezil oldum." dedim. Yudum kısık sesli gülmeye devam edince kafasına bir tane geçirdim. Eliyle vurduğum yeri ovalarken.

"Ne yapmamı isterdin. Çocuğu on beş parçaya böldün. Senin çocuğa yiyecek gibi baktığını görmedi dua et. Abi hayatını kurtarıyorum gördüğüm muameleye bak ya."dedi ve kollarını bağlayıp hocaya dinlemeye devam etti.Yudum sayesinde bende utancımdan çocuğa bakamadım ve ders bitimine kadar hocayı dinledim.

Teneffüs zili çalınca Yudum'la birlikte sınıf kapısına gittiğimizde bizim peşimizden Demet ve bir kaç kız daha geldi. Hep birlikte bahçeye çıktık. Hava güzel olduğu için okulun neredeyse hepsi dışarıdaydı. Bulduğumuz boş bir banka oturduk.

Demet bana dönerek"Ne oldu söylemedi mi daha?" diye sordu. Kızların hepsi bana dönüp vereceğim cevabı beklemeye başladı. Ben de başımı olumsuz anlamda sallamakla yetindim. Bu durumdan sıkılmıştım, bir haftadır bekliyordum ama beyefendi söyleme gereğinde bulunmuyordu. Bu duruma canım sıkılmıştı suratımı asarak ders zilinin çalmasını beklemeye başladım. Kızlar kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlar ama hiçbiri benim ilgimi çekmiyordu.

Sınıfa çıktığımızda ben içeri girdikten bir-iki dakika sonra Atlas ve Meriç içeri girdi. Çok mutluydu ve kahkaha atıyordu ama ben burada onun vereceği cevabı beklemekten yorulmuştum. Ne oldu bilmiyorum ama birden gelen ağlama istediğini geri çeviremedim ve ağlamaya başladım. Sinirlendiğim zaman ağlama huyumdan nefret ediyordum. Çok sinirlerim bozulmuştu. Beni bu halde gören Yudum, Demet ve Eylül yanıma geldi.
"Kankacım ne oldu niye ağlıyorsun? Yoksa Atlas başkasını mı seviyormuş?" Yudum sorusunu cevapladım.
"Söylemedi ki bileyim hangi kızı sevdiğini. Söylemeyecek de işte. Beni sevmiyor sevse şimdiye kadar söyler bir hafta bekletmezdi." Deyip ağlamaya devam ettim. Tam o sırada Atlas Eylül'le seslenip yanına çağırdı. Baksana yanına bile gelmiyor. Sen kendini kandır, seni sevmiyor ve seni üzmemek için kimi sevdiğini söylemiyor. Vazgeç kızım sen bu çocuktan. İç sesim bana doğruları gösteriyordu ama gerçekler o kadar çok canımı yakıyordu ki.

UMUDUNU KAYBETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin