Keyifli okumalar...
•
•
•
Zümrüt Yeşili
Bölüm 20 {Özledim}İnsanı yaşadıkları şekillendirir. Kalp işlevini yitirdiğinde kendisiyle birlikte bir sürü duyguyu da ortadan kaldırır. Eski sen ölür, yeni sen doğar.
Bir sadist gibi karşımda acı çeken insanı keyifle izliyor, bağırış sesleri kulağıma geldiğinde 'yazık' demek yerine, 'hak etti' diyordum.
Bundan birkaç yıl önce iyi veya kötü bir insan olduğu fark etmeden birinin böyle acı çektiğini görsem ne olursa olsun ona yardım ederdim. Ama, eskiden...
Yağız bana yaptığı işkencenin benzerini Hilal'e yapıyordu. Duygusuz olduğunu düşündüğüm bir ifade ile sessizce onları izliyordum. Hak ediyor, hak ediyor, hak ediyor...
Kafamın içinde bir çift kelime durmadan tekrar ediyordu. Duygular benden oldukça uzaklaşmış gibiydi. Ne zamandır burada olduğumu bilmek bir yana, saatin kaç olduğunu dahi bilmiyordum.
Hilal Yağız'ın bana yaptığı işkencenin yarısı bile ona yapılmadan bayıldı. Şu an bulunduğumuz yere tam bir isim koymak mümkün değildi. Depoya benzeyen bir yerdi ve bağırış sesleri kesildiği için sessizlik oluşmuştu.
Yağız kafasını bana doğru çevirdi. Düz olan ifadesi bana bakınca değişmişti.
"Neden bakıyorsun ?"
Bana doğru birkaç adım atıp durmuştu. Neden gülüyor ?
"Melek kız Öykü, annesi gözü önünde acı çekerken hiçbir tepki vermeden izliyor. Ne dersin, bence yavaş yavaş hayatın gerçek yüzünü görüyorsun."
Belki de ilk defa doğru bir şey söylemişti bu psikopat. Haklıydı, hayatın gerçek yüzünü görmeye başlamıştım. Lakin değişmek istemiyordum. Duygusuz biri olmak istemiyorum.
Rüzgar Alkım
Karanlık sokakları güneş yavaş yavaş aydınlatmaya başlamıştı. Sönmemiş sokak lambaları hala işe gidenler için erken bir saat olduğunu gösteriyordu.
Zeynep oturduğu koltukta Gökhan ile yan yana uyuyakalmış, Kerem saatlerdir bilgisayarla uğraşarak bir iz bulmaya çalışıyordu. Burak ve Faruk Bey ise benim gibi sessizce oturuyordu.
Gözlerim muhtemelen kızarmıştı. Uykusuz olduğum zaman hep böyle olurdu çünkü.
Faruk Bey bize hayatıyla ilgili bir sürü şey anlatmıştı. Cümlelerinde her 'Öykü' ismi geçtiğinde ona duyduğum özlem biraz daha artıyordu.
Bir gece yarısı sahilde yürürken onun yanına oturduğum zaman başlamıştı her şey. Sonrasında birçok kez tekrar karşıma çıkmıştı. Onu bazen tesadüfen, bazen de isteyerek görmüştüm. Bir zamanlar o cafeye gitmekten şikayet eden ben, şimdilerde oradan çıkmaz olmuştum. Çünkü o, orada çalışıyordu.
"Buldum, buldum."
Bilgisayarın başında bağıran Kerem, herkes gibi beni de düşüncelerimden çıkarmıştı. Gökhan ve Zeynep uyanmış, diğerleri de benim gibi ayağa kalkmıştı.
Kerem bize Öykü'nün nerede olduğunu anlattıktan sonra Zeynep'i gelmemesi için ikna ettik. Geriye sadece, Öykü'yü kurtarmak kalmıştı. Bekle beni Zümrüt Yeşili gözlü kız, geliyorum.
Öykü Yıldırım
Sen kötü değilsin,
Sen kötü değilsin,
Sen kötü değilsin,
Ben, kötüyüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜT YEŞİLİ
Teen Fiction|Yeşil gözler serisi~1| Küçüktü, etrafındaki yalanlar acı gerçekleri görmesini engelliyordu. Hayatına kaos etkisi yaratacak olan gerçekler, yalanların arkasına saklanmış bir şekilde kendisini bekliyordu. Acı gerçekler elbet bir gün açığa çıkacakt...