Bölüm 13 |Güçlü Birisin|

732 34 0
                                    

Keyifli okumalar...



Zümrüt Yeşili
Bölüm 13 {Güçlü Birisin}

Yağız Keskin

“Yağız Bey, kız adamlardan kaçmayı başarmış. Ne yapmamızı istersiniz ?”

   Dumanı tüten kahveden bir yudum alıp masada ki yerine geri koydum. Akıllı bir kızdı. Kaçmış olması pekte garip bir durum değildi.

“Peşine düşmeyin.”

   Adam beni başıyla onayladı ve odadan çıktı. Nasıl olsa onun nerede olduğunu biliyordum. Benden kaçması mümkün değildi.

   Artık eski ben değildim. Farklı bir olmuştum. Hilal benim sevdiğim kadındı. Hep peşinde koşmuş, beni sevmesini istemiştim. Bir zaman sonra beni sevmemesi canımı sıkmaya başlamıştı. Her zaman kendime 'uğraş, o da seni sevecek' diyordum fakat o bir türlü beni sevmiyordu. Eğer güzellikle olmuyorsa, zorla olurdu.

   Ailem benim üstüme çok düşerdi. Ben de bunu kullanarak onlara Hilal ile evlenmek istediğimi söyledim. Onlar için sadece benim istediğim şey önemli olduğu için bunu sorgulamadan sevdiğim kadının ailesi ile görüştüler. Ailesi kabul etmemişti ama babam onları kendi şirketleriyle tehdit etti. Sonuç olarak, sevdiğim kadının ailesi bunu kabul etmek zorunda kaldı.

   Hilal'i istemeye gittiğimizde kapıyı annesi açmıştı. Kötü gözüküyordu. Bana kızının biriyle kaçtığını söylediğinde çok sinirlenmiştim. Zengin bir aile olmamız benim işime yaramıştı. Adam tutup onları aramaya başladım.

   Bu arayış sadece bir yıl sürdü. Onları bulduğum zaman her şeyin yoluna gireceğini düşünmüştüm fakat öyle olmadı. Hilal, Faruk denen o adamla evlenmişti ve karnında altı aylık bir bebek vardı. Geç kalmıştım.
Garip bir şekilde onu hala seviyordum. Bunun adı bir takıntı veya inat olabilirdi. Ben mutlu değilsem, onun da mutlu olmaması gerekiyordu.

   Çocuk doğduğunda tam bir aile olmuşlardı. Anne, baba ve küçük bir bebek. Onları gördüğümde içimde ki nefret daha da büyüyordu.

   Bir plan yapmıştım. Öykü bir yaşına girdiği için evde küçük bir kutlama yapıyorlardı. O gün geldiğinde gizlice eve girmiş ve bebeği almıştım. Planın bir diğer kısmında bebeği çocuğu olmayan evli bir çifte vermiştim. Paraya ihtiyaçları olduğu için bu iş çok kolay olmuştu.

   Aradan birkaç yıl geçtiğinde onlar hala kaybolan bebeklerini arıyorlardı. İkisi de çok üzgündü. Tam da istediğim gibi...

   Planım daha bitmemişti. Hilal'e mesaj atıp kimseye haber vermeden evlerinin iki sokak ötesinde ki parka gelmesini söylemiştim.

   Parka geldiğinde önce gözleriyle etrafı aramaya başlamıştı. Bir süre sonra beni fark edince yanıma gelmişti. Soru sorar gibi adımı söylemişti. Gözlerinde korku ve endişe vardı. Ona bebeğinin yerini bildiğimi söyledim. Bu sefer şaşkınlıkla baktı bana.

'Sana bunu söylerim, bir şartla.'

   Yaptığım planın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini belirleyen cümle buydu. Kabul ederse her şey daha güzel olacaktı.

'Faruk ile ayrıl ve benimle gel.'

   İç sesim kabul etmesi için bağırıyordu. Kabul et ve benim ol.
Düşündü. Bir süre boşluğa baktı. Sonra, sonra ise her şeyi mahveden o kelimeyi söyledi.

'Hayır.'

   Kabul etmedi. Yaptığım tüm plan suya düşmüştü. 'Anneler çocukları için her şeyi yapar' derlerdi, hayır. Her anne çocuğu için her şeyi yapmazdı. Bunun canlı bir kanıtı Hilal'di.

   Ona tekrar ve tekrar sordum. Hep aynı sonuç karşıma gelince pes edip önce onun yanından, sonra da o ülkeden ayrıldım.

   Yıllar sonra geri döndüğümde birçok şey değişmişti. Küçük Öykü büyümüş, on sekiz yaşında genç bir kız olmuştu.

   Hilal ve Faruk hala birlikteydi ve normal hayatlarına geri dönmüşlerdi. Hilal, Faruk'a benim teklif ettiğim şeyi söylememiş olmalıydı. Faruk kızına düşkün bir adamdı ve eğer karısının yapılan bu teklifi kendisine hiç sormadan reddettiğini söylese onu büyük bir ihtimal boşardı. Ve bence öğrenmesi gerekiyordu. Onlar mutluydu ve ben onların mutluluğunu ikinci defa bozmak için tekrar hayatlarına dahil olacaktım. Ancak bu defa öyle bir plan yapmam lazımdı ki, kötü bir sonuç söz konusu bile olmamalıydı.

   Bugüne kadar yaptığım tüm şeylerin tek bir amacı vardı. Hilal ve Faruk çiftinin mutsuz olması. Benim yaşadığım acının daha fazlasını yaşamalarını istiyordum.

   Aradan üç yıl geçmişti. Planın gerçekleşme vakti yavaş yavaş geliyordu. Bu hikayenin sonu benim için mutlu, onlar için bir felaket olmalıydı. Olacaktı.

Öykü Yıldırım

“Gerçekten bulabilir misin ?”

   Bana vereceği cevap bir şeylerin başlangıcı olabilirdi. Kalbim gereğinden fazla hızlı atmaya başlamıştı.

“Bilmiyorum. Kesin bir şey söylemem mümkün değil ama senin için önemliyse elimden geleni yapabilirim.”

   İçimden sevinç çığlıkları atarken hızlı bir şekilde Kerem'e sarıldım.

“Çok, çok teşekkür ederim.”

   Akşamın devamında Rüzgar Kerem'e bir diz üstü bilgisayar getirmiş ve Kerem birkaç uygulama yüklemeye başlamıştı. Uygulamalar yüklendiğinde bana kimleri bulmak istediğimi sormuştu.

“İsimleri Hilal ve Faruk. Evli bir çiftler. Kaçarak evlenmişler.”

“Hmm, hangi yıl evlendiklerini biliyor musun ?”

“Bu son yirmi bir yıl içinde değil, sadece bunu biliyorum.”

“Başka ?”

“Birde çocukları kaçırılmış.”

“Çocuğun adı ne ?”

   Onlara bunu anlatmam gerekiyordu. Onlara bunu anlatmak istiyordum.

“Öykü.”

“Ne ?”

“Adı Öykü, yani benim. Kaçırılan çocuk.”

   Hepsinin yüzü şaşkınlıkla bana döndü. Onlara güveniyordum. Bu başımdan geçen şeyleri anlatmam için iyi bir nedendi.

   Anlattım. Yeni öğrendiğim gerçekleri, bugüne kadar yaşadığım şeyleri ve başıma gelen felaketleri anlattım. Ben anlattıkça yüzlerinde ki şaşkın ifadeler çok komik duruyordu. Eğer normal bir zaman da olsaydık bu duruma kahkaha atardım. Şu an ne yazık ki fazla gergindim.

“Öykü aşkım çok havalı bir hayatın varmış. Kimin kankası be !”

   Peki, Gökhan gibi birinden anlattığım şeylere böyle bir tepki vermesini beklerdim. Bu çocuğun ciddi halini merak ediyorum.

“Bence de Gökhan haklı, çok havalı ya !”

   Ve ancak Burak gibi biri Gökhan'ı haklı bulabilirdi. Rüzgar ve Kerem benim hayatımın havalı olduğunu düşünen ikiliye göz devirdiler.

“Güçlü birisin. Bu güzel.”

   Rüzgar bunu gözlerimin içine bakarak söylemişti. Heyecanlı olmam normal mi ? Bence normal.

   Kerem Rüzgar'ı onayladıktan sonra işinin başına geri dönmüştü. Umarım onları bulabilirdi.

   Artık tek başıma değildim. İki tane deli arkadaşım, daha şimdiden benden iki yaş büyük olduğu için abi yerine koyduğum Kerem ve bana farklı duyguları yaşatan, kendini beğenmiş, ela gözlü bir Rüzgar vardı.

   Ben yalnız değildim. Değer verdiğim kişiler sayesinde şimdi beni yenmek hem çok fazla kolay hem de çok zor bir işti.

   Olayların dışında ki kız değildim artık. Her şeyi kabul etmiştim. Ben, güçlü biriydim.

(Bölüm sonu)

ZÜMRÜT YEŞİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin