Duş...?

1.6K 69 37
                                    

"Kimdi o?"
"Ne zamandan beri burdasın?"
"Şimdi geldim"
"Ee şey... Oya aradıda Selim çok ağlıyomuş onu söyledi"
"Hee anladım"
"Sen niye kalktın?"
"Su içmek içinn"
"Söyleseydin ben getirirdim canım"
"Hmm öylemii"
"Evet"
"Uyuyalım o zaman hadi"
"Tamam"

Oyayla amacımıza ulaşmıştık. Fakat kendimi zar zor kurtarmıştım. Normalde yalan söylerken hep kızarırım ama bu sefer totom tutuştuğu için yalan bulmuştum. Teşekkürler allahım.

***
Aradan 4 gün geçmişti. İlacın etkisi bu kadar fazlamı olurdu ki?
Akın'ın isteksiz olması canımı sıkmıştı sanırım.
Kedilere nankör derlerde aslında insanlar daha nankör örneğin ben.
Adam beni ellemesin diye ilaç koyuyorum. Şimdide ben istiyorum?

Oya'da aynıydı...

Bugün pikniğe gidecektik. Annemler erkenden gelip Selin'i alıp götürmüştü.4'müz kafa dinleyecektik.

"Güzelim bakar mısın?"
"Efendim canım"
"Şu şortla, tişört uygun mu?"
"Çok güzel"
"Sen ne giyeceksin"
"Hani dizimin altına gelen kırmızı elbise varya hatta üzerinde beyaz puantiyeler var. Heh işte o"
"Çok güzel olursun hayatım"

*****

Oyayla beraber sofrayı düzenledikten sonra piknik alanını gezmeye başladık. Mis gibi yeşillik ve doğa...

Bir taşa oturup, derenin soğukluğuna aldırmadan ayaklarımızı soktuk.

"Ebruşş ne olacak halimiz?"
"Bilmiyorum ki"
"Keşke hiç koymasaydık ilacı"
"Pişmansın sende dimi?"
"Hemde çok..."

Akın'dan:

"Kardeşim şimdi erkek erkeğe kaldık seninle bir şey paylaşacağım"
"Söyle kardeşim"
"4 gündür bende bir tuhaflık var... yani anlayamıyorum. Hani aşırı isteksizim"
"Lan!"
"Ne oldu?"
"Bak allah belamı versin ki benimde aynı"
"Şaka yapıyosun"
"Allah belamı versin dedim oğlum"
"Gel kızların yanına gidelim çabuk"
....

Ebru ve Oya ayaklarını dereye sokmuş, bir şey üzerine fısır fısır konuşuyorlardı.
Tansu'ya elimle gel işareti yaptım.

Arkalarında olan ağaca yaslanıp söylenenlere kulak verdik.

"Keşke hiç koymasaydık ilacı"
"Pişmansın sende dimi?"
"Hemde çok..."
"Kızım ne bileyim ki ben bu kadar etkili olacağını? Bir gün istemez sonra ister sandım"
"Düzelir elbet"

Tansu bana döndü. Fısıldadı.

"Düşündüğüm şeyimi düşünüyorsun kardeşim?"
"Aynen öyle düşünüyorum Tansu"

Tansu dayanamayıp kızlara seslendi.

"Kızlar!"
"Ee...noldu hayatım?"
"Söyleseydiniz, ilaç koymanıza gerek kalmazdı Oya!"

Ben hiç konuşmamıştım.

Tansu hızlı adımlarla yürürken Oya'da peşinden koşturdu.

Ebruyla ben kalmıştık.
Kendini mahçup hissettiği belliydi.
Hiç bir şey demedim. Uzun uzun bakıp "demek öyle" der gibi dudaklarımı yana kıvırıp kafamı salladım, ve yürümeye başladım.

"Akın dur!"
...
"Gerçekten açıklayabilirim"
...
"Nolursun dur"

Ebru'dan:

Akın'ın arabaya bindiği gibi hemen bindim bende.

"Hayatım bir dinle beni..."
...
"Lütfen konuş. Susman daha kötü"
"KES SESİNİ!"

Direksiyona vurmuştu.

"Senin sesini duymak istemiyorum!"
"Akın kırıcı oluyorsun. Pişman olacağın sözler söyleme"
"SEN?"
...
"SEN BENİ KIRMAMIŞ MI OLDUN YAPTIĞIN ŞEYLE?
"Hayır"

Gözlerim dolmuştu.

"Evliyiz biz Ebru farkındamısın?"
"Evet"
"E O ZAMAN EBRU? O ZAMAN?"

Tekrar direksiyona vurunca bağırdım.

"Bağırıp durma artık Akın!"
"Ebru kes sesini!"

Eve gelmiştik. İçeri girdiğimizden beri hiç konuşmamıştık.

Bir ara konuşmadan dışarı çıkıp, 1 saat sonra kızımızla eve gelmişti.
Annemlere gidip almış olsa gerek.

Akşam yemeğini yemek yerine Selin'le ilgilenip, ben yemek yerkende yatmaya gitmişti.
Gerçekten kırmıştım kalbini...

2 gün sonra;

Aramızdaki rüzgar dinmek bilmiyor, soğukluk devam ediyordu...

Haklıydı. Büyük bir hata yapmıştım.
Ama onun bu kadar sessiz kalması, susması daha kötü oluyordu.

Buzları eritmenin vakti gelmemişmiydi sahiden?

Akın koltuğa uzanmış televizyon izliyordu. İçeriye girdiğimde gözlerinin üzerimde olduğunu hissetmiştim.

Günlerdir tek kelime konuşmamıştık...

Rahatlamak için duşa girmeye karar verdim.
Çamaşırlarımı kirliye attıktan sonra kendimi sıcak suyun altına attım.
Gözlerimi kapatıp bir an önce tüm bu felaketlerin sonlanmasını diledim.

Saçlarımı köpükle yıkarken, banyonun kapısı açıldı. Büyük ihtimalle Akın sakallarını traş etmek için malzemelerini alacaktı. Bende gözlerimi kapatıp duş almaya devam ettim.

Duşakabin açılmıştı. Bense gözlerimi yıkayıp açana kadar ne olduğuna bakana kadar duşakabin geri kapanmıştı.

Gözlerimi açabildiğimde ne olduğuna bakmak için dönmüştüm ki... Akın'la göz göze geldim.

Çırılçıplaktı.
Sadece dudaklarıma bakıyordu.
Saçlarından yüzüne, yüzünden dudaklarına, dudaklarından ise vücuduna akan suya aldırmadan yaklaştı.

Kollarımdan tuttuktan sonra alnını alnıma yasladı.

"Sen benim kalbimi çok kırdın..." dedi.
"Ben..."
...
"Özür dilerim"

Dudaklarımdan öpmeye başladı, ardından boynumu. Göğüslerime geldiğinde, yanaklarını avcuma alıp tebessüm ettim.
Sordum.

"Napıyoruz biz?"
"Sen, ben değil biz oluyoruz..."

Bu sefer ben öpmeye başlamıştım.

Belimden tutup, kucağına aldı sonra sırtımı duvara yasladı.

Başımızdan şarıl şarıl akan su, şuan ki ortamı harlıyor, aynı zamanda da zorlaştırıyordu.

İnlemeler arasında fırsat bulup sordum.

"Affetin mi beni!"

Zevkten gözlerini kapattığı için, konuşmak yerine kafasıyla onayladı...

Hemen ardından dudaklarını dudaklarıma bastırdım...

"Sana aşığım"
...
"Sırılsıklam"

*****

Selam bebekler.❤️

Sizi çoook seviyorum.✨🍓

30 vote.💛

DARMADAĞIN HİSLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin