Tansu beni stresten strese sokmuş. Sinir krizleri geçirtmişti. Allah'a şükür sağ salim piknikten dönmüş, yorgun argın yatıyordum. Bacağımın birini koltuğun üstüne attım, kolumuda alnımın üzerine koydum.
Bir yandan yamacımda uyuyan Selin'in hafif hırıltı sesi uykumu daha huzurlu bir hale getiriyordu. Akın'nın lavaboda olduğunu anlıyordum gelen seslerle.
Çeşme açıktı, elini yüzünü yıkayıp çıktı."Canım nerdesiniz?"
Ağzımı dahi açacak halim yoktu. Zaten uyku arasında gelip gidiyordum. Kılımı kıpırdatamadım.
"Yaa siz burda uyuyamı kaldınızz?"
"Hıhı"Sadece evet anlamında "hı" demiştim.
Ardından Akın kolumu çekip alnımdan öptü. Üzerimi örtüp balkona sigara içmeye çıktı.***
Ertesi Gün:Uzun zamandır Akın'la baş başa kalmamıştık.
Mutfakta krep döndüren Akın'a seslendim.
"Hayatım yakıcaksın krepleri, bak eline verdiğime pişman etme"
"Ebru ben aşçı mıyım. Yapıyorum işte allah allah"
"İyi be ne bağırıyon"İyice 25 senelik evli o kaba çiftlere dönmüştük...
Bir fikir bulup baş başa kalmamızı sağlamam gerekiyordu. Buna ikimizinde ihtiyacı vardı..."Akın bugün Selin'i Tansu'lara bırakıp yemeğemi çıksak?"
"İyi fikir canım ama..."
"Ama ne?"
"Tansu'ların kızımıza bakabileceklerini sanmıyorum ya"
"Ya hayatım" diyip kahkaha kopardım.Selin'in bebek çantasını hazırlayıp gerekli-gereksiz tüm her şeyi koydum. Sonuçta Tansu ve Oya var...
Başıma neler gelebileceğini çok kestiremiyorum.***
"Tansu kızıma iyi bak döverim"
"Akın kardeşim ayıp yapıyorsun"
"Ne ayıbı oğlum ciddiyim ben"
"Şşşt" diyerek araya girdim.
Oya atladı;
"Biz onunla kız kıza dedikodu yapar eğlenirizz merak etmeyin"
"Oya Selin sadece 3,5 aylık...? Siz oğlunuzla tavla falan mı atıyorsunuz nasıl bi cümle bu"
"Ya şaka yapıyorum Ebru kuşum. Sende hemen ciddiye alıyosun. Şaladan da anlamıyorsun ya ahaha"Sabır çekerek Oya'ya döndüm. Gözlerimi devirip bebek çantasını Oya'nın boş koluna takıp arabaya ilerledim.
Akın arkamdan küçük küçük koşarak geliyor bir yandan beni yatıştırırcasına 'tamam tamam haklısın' diyordu.
Arabaya gelene kadar aklımda tüm olan biten tekrar canlandı.
Ve bende gerçekten peygamber sabrı vardı..."Evet aşkım nereye gidiyoruz"
"Deniz kenarına bir yere gidelim de derin derin nefes alarak kendime geleyim Akın"
"Sakin ol hayatım biliyorum haklısın. İşte bende böyle oluyorum. Gün geçtikçe ikisinin de ıq'sü düşüyor. Oğulları Selim'e üzülüyorum açıkçası."
"Yaa..." diyip güldüm.Deniz manzaralı lüks bir restorana gelmiştik.
Akın'ı dürtüp cam kenarını gösterdim.
E kapılmadan oturmamız gerekiyordu değil mii?"Ne yemek istersin bebeğim"
"Benim için hiç farketmez. Sen ne istiyorsan bana da ondan söyle"
"Benim güzel karımm"
"Yaaa aklıma hercai geldi"
"Nedenn"
"Dizide de 'karımm karımm' diyordun sürekli"
"Hee doğru. Demek ki neymiş; bazı şeyler rol değilmiş"
"Öyle mi" diyip burnumu yaklaştırdım.
"Öylee"
"Kendine gel Akın. Restorandayız"
"Bana yaklaşan sensin Ebru"
"Haa doğru"
"Ebru bizim ıq'müzde yavaş yavaş düşüyor farkında mısın?"
"Susu Akın sus"
"Evet karar verdiniz mi?" diye araya giren genç garson bize baktı.Akın siparişleri verip bana döndü.
"Ebru"
"Efendim"
"Canım"
"Efendim"
"Bitanem"
"Ne var Akın"
"Sana zarif, bir çift küpe almıştım. Al" diyip tavırla kutuyu önüme koydu.
"Ayyy Akın!! Ama 5 saat uzattın ben napayım?"
Kollarını masaya yaslayıp yaklaştı."Sadece sev"
"Ama zaten seviyorum"
"Daha çok sev o zaman"
Dolan gözlerimi silip kısık, titreyen sesimle "Tamam" dedim.***
Bu yalnızlık, ikimize de çok iyi gelmişti.
Biz çok iyiydik tamam. Ama kızımız Selin ne haldeydi? Kim bilir...***
Tansu;
Minik Selin'e bugün biz bakacaktık.
Neymiş neymiş beyfendi Akın, ve hanımefendi Ebru yalnız kalacakmış. Hele hele.
Akın'lar bebeği bize bıraktıktan sonra gittiler. Ama Ebru tavırlıydı.
"Allah allah Ebru neden bana kızdı ki?" Dedi Oya.
"Valla bende anlamadım hayatım, neyse içeri geçelim"Selin'in eşyalarını kucaklayıp içeri bıraktım.
Ve minik Selin'i kucağıma aldım. Aynı annesi gibi saçları vardı. Minik minik kıvırcık lüleler. Gözleri de babası gibi bal rengindeydi. Küçücük kız şimdiden hayatındaki tüm şansı burda kullanmıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARMADAĞIN HİSLER
Romanceİçinde tutulamayan, yargısız hislere engel olunamayan bir AkRu masalı.