Kurşuni Renkler

1.6K 100 18
                                    

2 hafta sonra:

Ebru'dan:

Artık göz altlarımda oluşan morlukları kapatmaya çalışmıyordum. Çünkü yorulmuştum. Günlerce Oya'nın dizinde ağladım... Sadece ağladım.
Akın'la defalarca konuşmak istedim, denedim ama hiç birinde dinlemedi beni. En kötüsüyde buydu işte.

Çektiğin acının sebebini bilmeden yaşamını sürdürmek...Gerçi buna yaşamak denirse...

Oya ve Tansu'nun isteme merasimi 3 gün önce gerçekleşmişti. Ve yarından sonra düğünleri vardı. Bir hafta çekim yapmama kararı alıp, Oya'nın hazırlıklarına yardım ettik. İstanbul'a gelmiştik...
Mesela şuan da Akın'la sahil kenarında denizi seyredip hayallere dalabilirdik.

Ama olmadı. Kurduğum hayalleri yerle bir etti.

*Akın isteme merasiminde bir kez olsun gülümsememişti. Sadece bana bakıyordu. Gözlerini hiç ayırmadan, kırpmadan. Nasıl yıprandığımı inceliyordu. Göz altlarıma bakıyor, kafasını yana çevirip gözlerinde biriken yaşları siliyordu.
Kendi isteğinle ayrılıp, ağlamak neyin nesiydi?...*

Oya gelinlik seçmeye giderken benide aramıştı. 'Sanada elbise alacağız! Gelmezsen konuşmam' demişti. O benim en yakın arkadaşımdı. Beni yalnız bırakmayan tek kişi.

"Efsane bir elbise bu Ebru, hem senin fiziğini ortaya çıkarır"
"Güzelmiş" dedim sahte gülümsemeyle, 2 haftadır içten gülümsediğimi hatırlamıyordum.
"Hadi dene"

Kabinden çıktığımda Oya bağırdı.
"EF-SA-NE"
Oya'ya döndüm.
"Gerçekten mi?"
"Evet kızım"
"Tamam o zaman"

Elbise omuzları açık, uzun balık modeldi. Krem renge hakimdi. Bronz tenimin üzerinde güzel durduğu için seçmişti bu elbiseyi Oya.
O seçtiği ve beğendiği için almıştım. Yoksa elbiseydi, ayakkabıydı umrumda değildi ki.

Akın'dan:

Kaç paket sigara bitirdiğimi hatırlamıyorum, saymamıştım.
Dışarı dahi çıkmamıştım. Setten otele- otelden sete...

"Oğlum giyinmemişsin"
"Hazırım işte"
"Pijamaylamı geliceksin Akın? Bende senin düğün-"
Bu cümlenin beni üzeceğini anlayıp, lafını kesti. Başka bir konu açtı.
"Eee şey... sanada alıcaz"
"Tansu uğraştırma beni"
"Hadi hadi hadi"

"Bu nasıl?"
Tansu kabinden çıkmıştı.
"Çok güzel kardeşim benim"
"Sende kendine bak hadi"

Tansunun ısrarı üzerine siyah bir takım elbise alıp mağazadan çıkmıştık.

"Aa karşıdan gelenler Ebru ve Oya değilmi?"

Ebru, uzun kollu siyah bir sweatin altına kısa bir etek giymişti, onun altınada siyah bot. Sonbahar ayındaydık. Aksine hava sıcaktı.

Suratı asık bir şekilde önüne odaklanmıştı, sadece önüne... bir şey düşündüğü çok belliydi. Kafasını kaldırıp beni görmesiyle tebessüm etti, gözleri parıldadı.

Oya ve Tansu kıyafetlerine bakıp konuşurken bizde onları izliyorduk.

Ebru gerçekten çökmüştü. Hiç bir şey yemiyormuydu?
İsteme günündeki göz morlukları artmıştı. Uyumuyormuydu?
Benim gibi...

*******
Ebru'dan:
Limonatamı yudumlarken, Akın'ın gözlerinin üzerimde olduğunu anlıyordum, bir kez olsun bakmadım, bakamazdım.

DARMADAĞIN HİSLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin