Artık kime yazsam götürmüyor içimdeki yalnızlığı. Sebebini bilmeme rağmen bana gelen geç cevaplar için bile bunalıma giriyorum. Elimde olan bir şey değil bu... Sanki kendimi, aynada gördüğüm "ben"i göremiyorum. Duygularım, hareketlerim, mimiklerim...Yoklar; olsa da fazla değiştiler. Ben, ben olmaktan çıktım...
Beni uzun zaman aralıkla görmeyen insanlara ayrı zaafım var. Bir yerde bir şey farklıdır ya hani, hani yer değiştirmiştir, asıl olması gereken değildir; işte bunu onlar fark edebiliyorlar. Ama umurumda olan onların ne düşündüğü değil ki? Oysa farkımda olmalarını istediğim insanlar da var ama... Bu hiçbir zaman olmayacak. Hiç olmayacağını bile bile bunu istiyorum, komik değil mi? Saatlerce sürebilecek dalgınlığımın sebebini merak edecek biri olmayacak, en kötü ve saçma şeylere bile attığım kahkahaların altında yatan korkuyu, hazinli bakışları hisseden biri olmayacak, ben fark edemeden benim sayemde büyüyen bir çiçeği görünce yaşadığım mutluluğa kimse tanık olmayacak!
Tanrı var, Allah var hemfikiriz öyle değil mi? İnandığınız bu dinde bir insanın derdine deva olmak var, kötü günde koşmak var, sevmek sevilmek var, bunda da hemfikiriz. Yahu bunların arasında kalp kırmak, umut yıkmak, hayal çalmak, uykuları bölmek, göz altları morarana kadar ağlatmak yok ki... Neden yapıyorsunuz ki bunu? Benim bir kalbim var, senin, onun, bunun... Artık çok hassas bir kalbimiz var. Bundan adım gibi eminim çünkü benim de öyle. Bilmiyorum cidden. Bağırsak, kendimizi yırtsak bizi duymak istemeyecekler, duysalar da duymazdan gelecekler. Biz ise ölümümüzü bekleyeceğiz...
