Yazmak istiyorsun, içinden gelmiş. Kafandaki seslerden biri yaz demiş. Oturdun masaya, bilgisayarın karşında. Bir şarkı açtın. Öyle normal bir şarkı değil. Hüzünlü. Acı dolu. İçini parçalayan. Sigaranı yaktın, “son günlerde çok içmeye başladın, neden? Ne oluyor ki yani içtiğinde?” Başladın yazmaya.. “ne yazacaksın ki? Değişen bir şey var mı? Üzgünsün işte yine. İlaçların işe yaramıyor. Yemek yemiyorsun. Doğru düzgün müzik bile dinleyemiyorsun. Saçlarını kestin. Değişen tek şey bu sanırım. Yalnız değilsin aslında. Fark etsene bunu. Etrafında bir sürü insan var. Geçen gün bir arkadaşın seni konsere çağırdı. Neden gitmedin? Anladık bir acın var. Kendini öldürmek istiyorsun. Ama o kadar da kötü mü hayatın gerçekten? O sevmedi seni, tamam. Annen sevmedi seni, tamam. Ama düşünsene, seni seven birileri var aslında. Sen göremiyorsun. Hasta, zehirli, aptal! Kendine istediğin kadar acı çektir. Ama böyle pisliğin teki olmana rağmen seni düşünenlere iyi davran. Çünkü eğer onlarda giderse koca bir boşluk olacaksın sadece. Ve ben o zaman daha da güçleneceğim. Seni daha çok ele geçireceğim” Dedi kafamdaki ses. Ve yazamadım.