Bölüm 24

3.3K 121 3
                                    

( Emir SAYLAN 'dan...)

Aramızdaki sınırları kaldırmış, duvarları yıkmıştık. Artık birbirimize bakışımız bile farklıydı. Tabi, değişmeyen bazı şeyler de vardı. Örneğin, Leyla bana siz demekten vazgeçmemişti. İş yerinde hala seviyeli ve mesafeliydi. Bu hali, ona duyduğum saygıyı arttırıyordu aslında. Çünkü bir başkası olsa, bu durumu suistimal eder, ona olan zaafımı istediği gibi kullanırdı. Ama Leyla... Bazen uyarıyordu beni. "Çalışanınız olduğumu unutmayın!"

( Leyla BAYRI 'dan...)

Çok mutluydum. Onun bana değer verdiğini, beni sevdiğini bilmek... Bu, öylesine önemliydi ki benim için. Ama yine de korkuyordum. Ona bir an evvel gerçekleri anlatmalıydım.

( Emir SAYLAN 'dan...)

Bir Cuma günüydü. Şirketten eve döndüm. Yorgundum. Yemekten sonra odama çekilip, biraz uyumak istedim. Endişelerim, rüyalarımda hortladı ve bir karabasan gibi üstüme çöktü. Rüyamda, o kadın vardı. O şeytan... Yanındaki Leyla'ya beni gösteriyordu.

- O bir katil! Benim suç ortağım. Biz, bir adamın ölümüne sebep olduk.

Bu sözleri duyunca, Leyla yüzüme bakıyor öfkeyle. Öyle bir bakıyor ki... İçimdeki her şey kırılıyor.

Kanter içinde uyanmıştım uykumdan. Leyla'yla konuşmalı, her şeyi anlamalıydım. Saate bile bakmadan kalktım, giyindim ve hemen çıktım evden. Dışarıda yağmur vardı. Gittiğim yer belliydi: Leyla'nın evi!

( Leyla BAYRI 'dan...)

Saat 10'a geliyordu. Erken yatıp dinlenebilirdim. Ama, hiç uyumak istemiyordum. Üzerimde pijamalarımı, mutfağa geçip bir fincan ıhlamur yaptım kendime. Ve salona geçip, pencereden yağmurun yağışını izlemeye başladım. Çok geçmedi, bir araba durdu evin önünde. Sonra bahçe kapısı açıldı. Karanlıktan kim olduğunu seçemedim önce. Eve doğru yaklaştı. Emir Bey'di.Ş aşırmıştım. Bu saatte, bu yağmurda ne işi vardı burada. Durdu. Kötü görünüyordu. Düşündü biraz. Geri döndü. Sonra vazgeçip eve doğru yürümeye başladı. Beni fark etmemişti. Hemen kapıya koştum ben de. Zili çalmasına izin vermeden açtım kapıyı. Yağmurda ıslanmıştı ve gerçekten kötü görünüyordu. Telaşlanmıştım.

L: Emir Bey!

E: Leyla!

L: Bir sorun mu var? Kötü görünüyorsunuz.

E: Konuşmamız lazım.

L: O-Olur. Buyrun.

( Emir SAYLAN 'dan...)

İçeriyi işaret etti. Ben de girdim. Montumu aldı önce.

L: Islak ıslak üzerinizde kalmasın.

Montumu astıktan sonra, birlikte salona geçtik. Gösterdiği koltuğa oturdum.

E: Rahatsız ettim ama.

L: Hayır. Rahatsız etmediniz. Siz oturun. Ben bir havlu getireyim.Saçlarınızı kurutalım.

E: Peki.

Leyla merdivenlere yöneldiğinde, ben arkasından onu izliyordum. Gri bir eşofman takımı vardı üzerinde. Saçlarını gelişi güzel toplamıştı. O gözden kaybolduğunda, evi incelemeye başladım. Beyaz renk hakimdi salonda. Evi de kendi gibi sade ve şıktı. Çok geçmedi, elinde havluyla döndü.

L: Buyurun.

Uzattığı havluyu alıp, saçlarımı kurulamaya başladım.

Bana bakıyordu.

E: Teşekkür ederim.

L: Rica ederim.

Sehpanın üzerindeki fincanı gösterip devam etti.

Melek Misin Şeytan Mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin