Özel Bölüm *Park Chanyeol, yüreğimin en güzel yangısı sensin.*

2K 216 102
                                    



Gün devrilmişti. Saat gece yarısını çoktan geçmiş yıldızlar büyük bir hâkimiyet ile gökyüzüne çıkmışlardı. Ahşap evin tahta duvarları tüm günü yalnız geçirmiş olmanın verdiği bir iç sıkılmasıyla üzerime üzerime geliyordu. Sabah uyandığımdan bu yana tek başımaydım Chanyeol, okumama asla izin vermediği yeni kitabının basımıyla uğraşmak için dün gece sabaha karşı yanımdan kalkıp gitmişti. Yataktan kalkarken onun sıcaklığının beni terk edişini, bedenimi yavaş yavaş ele geçiren o soğuk havanın beni nasıl titrettiğini hatırlıyorum. Ardından üstümü örtüp alnıma bir öpücük bırakmıştı. "Akşama kalmadan dönmüş olurum, sevgilim." Diye fısıldamıştı gecenin içinde fakat henüz gelmemişti. Telefonlarıma cevap vermiyor olması da cabasıydı.

Yatak odasında öylece oturmuş büyük pencereden kayalara çarpan denizi izliyordum. Chanyeol'ün yokluğu tüm evi kaplamıştı. Bu içimi sızlatıyordu. Bütün günümü benim yokluğumdaki halini düşünerek geçirmiş ve kendime yapabildiğim kadar eziyet etmiştim.

Bütün kötü anıların ardından birbirimizin karşısına sahiden kendimiz olarak çıktığımızda ve hayatımız için kendi inşa ettiğimiz o yeni kapıdan içeriye adımlarken ellerim Chanyeol'ün büyük ellerinde kaybolup gitmişti. O gece herkesi sahilde bırakıp yuvamıza girişimiz aklıma düşünce yüzümde bir gülümseme peydahlanmıştı.

Chanyeol usulca aralamıştı tahta kapıyı, ışıkları açmadan ezbere bildiğimiz yolu el ele yürümüştük. O gece yıldızlara karışmış, bedenlerimizi tekrar tekrar ezberlemiştik. İçimdeki mutluluğun, rahatlığın ve ruhumu ele geçiren o huzurun tarifini yapabilmemin imkânı yoktu. Sonunda demiştim Chanyeol beni sarıp sarmalarken bedeniyle sonunda ait olduğum yerdeyim, yuvamdayım.

Derin bir nefes alıp sesli bir şekilde verdim. Bugün özel olarak ipek geceliğimi giymiş ve odayı loş tutabilmek için mum yakmıştım. Bugün iki yıl olmuştu tekrar kavuşalı ama Chanyeol henüz gelebilmiş değildi. Ona biraz kızgındım fakat merak etmiyor da değildim. Yaşanan onca şeyin ardından aklımda dönüp duran senaryolar huzursuzluğuma huzursuzluk katıyordu. Beni hiç bu kadar yalnız bıraktığı olmamıştı.

Odanın birkaç yerinde yaktığım mumların güzel kokusu etrafa yayılmıştı ve bu da beni mayıştırıyordu fakat uyumak istemiyordum. Chanyeol'ü beklemek, iyi olduğundan emin olduktan sonra onun kollarında huzurlu bir uyuya dalmak istiyordum. Kavuştuğumuzdan beri henüz onsuz uyuduğum tek bir gecem olmamıştı.

Bazı günler onun gözlerinde Yeol Sal ve Bia'nın yansımalarını görür gibi oluyordum fakat bir daha ortaya çıkmalarının mümkün olmadığını da biliyordum. Chanyeol atlatmıştı. Bu savaşı kazanmıştı. Benliğini tekrar bir araya toplamayı başarmıştı ve gördüğüm yansımaların yalnızca Chanyeol'ün kişiliği olduğunu biliyordum. Bütün kişilikler aynı zamanda kendisiydi de. O yüzden çok garipsemiyordum. Onları anımsatan bir şey söylediğinde veya bir hareket yaptığında aslında bunun da Chanyeol olduğunu biliyordum. Tuhaf bir durumdu fakat alışmıştım.

Hepsi giderken bir parça bırakmıştı. Mesela Yeolsal kimyona olan alerjisini, Bia hırçınlığını, No Name ise uyurken ortaya çöken huzurunu... Bunlar onları güzel hatırlamanın bir yoluydu aslında. Chanyeol çoğu zaman hem minnettar olduğunu hem de nefret ettiğini söylerdi. "Önce hayatımı kurtardılar sonra zindan ettiler..." Haklıydı. Yeolsal olmasa o yangında sahiden ölecekti, yeni bir hayat kuramayacaktı, onu bulamayacaktım. Chanyeol asla hayatımda var olmayacaktı ve bunun düşüncesi bile nefeslerimi kesmeye yetiyordu.

Onsuz geçirdiğim bir yıl öyle bir işlemişti ki zihnime, kalbime bir kez daha kaldıramazdım. Bir kez daha onun olmadığı bir dünyaya razı gelemezdim. İç huzursuzluğum gittikçe büyürken tekrar telefonuma sarılacağım sırada odanın kapısı aralandı. Dikkatimi o tarafa verip yatakta otururken hafiften yana baktım. Chanyeol başını uzatmış bana bakıyordu. Kollarımı göğsümde bağlayıp hızlı bir omuz silkip tekrar önüme döndüm. Şimdi dalgalar daha hırçın vuruyordu kayalara. Onlarla olan iç kavgam henüz sona ermiş değildi fakat biraz dinmişti. Şu sıralar birbirimizi daha iyi anlıyorduk.

Culaccino // ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin