Defol git evimden!
"Ne demek burada böyle bir ev yok?
Bakışlarım Yixingi delip geçecekmiş gibi onunla buluştuğunda duran yağmurun ardından kendini karanlığa bırakıp yıldızlarını önümüze seren gökyüzünün altında evin ahşap merdivenlerinden birine çökerken bilgisayarını çantasından çıkartmış, dizlerinin üzerine bırakıp karanlık ekranı aydınlatmıştı.
Dar merdivende yanına sıkışmaya çalıştığımda kayabildiği kadar kayıp bana yer açtı ve uzun parmakları hızlı bir şekilde klavyenin üzerinde dolaşmaya başladı. Kısa süre sonra birkaç harita açmıştı.
"Bak burası şuan olduğumuz sahil."
Eliyle gösterdiği sahil çizgisini takip ettim.
"Ama burada bitiyor. Sahilin bu tarafı hiçbir haritada yok."
Başka bir harita daha açıp aynı sahil çizgisinin üzerinden parmağıyla geçmişti. Sahiden burası gösterdiği haritalarda yoktu.
"Sahilin bu tarafı kayalık olarak biliniyor."
"Yani sen şimdi diyorsun ki bu ev-"
Aklıma yıldırım gibi düşen fikirle, kendimi vücudumda tekrar baş gösteren adrenalinin etkisine bırakıp hızlıca ayaklandım ve arkamda kalan kapıyı sertçe yumrukladım.
"Yeol Sal!"
Gelen cevap kocaman bir sessizlik olunca yumruklarımı kahverengi kapıya geçirmeye devam ederken tekrar bağırdım.
"Yeol Sal!"
Kapıya bir tekme atmaya hazırlanıyordum ki kahverengi kapı içeriye doğru sertçe açıldı sayesinde ben de neredeyse içeriye yuvarlanıyordum.
Yeol Sal sinirle karışık bir şekilde solurken kaşlarını havaya kaldırmış bana bakıyordu. Evet, bu kadar sinirli olmasını beklemiyordum ama şuan ona direk bir süre evinde kalabilir miyim dersem kapıyı açtığı gibi sertçe suratıma kapatırdı bende bunu ancak hayal edebilirdim. Biraz oynamaktan kimseye zarar gelmez. İşim bu nasıl olsa insanları dolandırmak.
Onun bakışları altında omuzlarımı düşürürken birkaç adım geriye attım.
"Acaba telefonunu kullanabilir miyim? Bizimkiler evde kaldı." Sesime yansıttığım çaresizlikle hafifçe başımı kaldırdım ve gözlerine bakmaya çalıştım korkak bir çocuk gibi. Eğlence sektörüne filan mı atılsam acaba oralarda da iyi para var diyorlar.
Havada olan kaşları biraz çatılırken kapıyı kapatmadan uzun karanlık koridorda kayboldu. Elinde bir telefonla çıkageldiğinde ona uzun zamandır eline ilk defa oyuncak verilen bir çocuk gibi teşekkür etmek istemiştim ama o buna müsaade etmedi.
"İşin bitince kapının önüne bırakırsın. Bir daha kapımı çalma!"
Cidden böyle bir kişiliğimi vardı yoksa tanımadığı birisi olduğum için mi böyle davranıyor diye düşünüyordum kahverengi kapı suratıma bir kez daha kapandığı sırada. Madem böyle davranacaktı neden Sehunun peşinden beni kurtarmaya gelmişti ki.
Dengesiz herif!
Başımı iki yana sallarken az önce oturduğum yere, mırıldanan Yixingin yanına çöktüm.
"Ne herif ama!"
"Değil mi? Dengesizin teki"
Yixing başını aşağı yukarı sallarken beni onaylamıştı. Elimdeki telefonun rehberine girerken Sehunun telefon numarasını ezbere bilen zeki arkadaşım rakamları bir bir sıraladı. Ben de zekiyim ama beynim böyle şeyleri ezberlemekten çok başka şeylere çalışıyor. İnsanların zaafları gibi şeyler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Culaccino // Chanbaek
Fanfiction"Berbat haldeyim ve yoruldum, itiraf etmeliyim ki ateşe dayanıklı değilim..." Yutkunmak için birleştirdiği dudakları aralanmadan kaybolmuş bakışlarını yakaladım ve dev için yarım kalan şarkıyı tamamladım. "Bunu beni yakmaya başladığında fark ettim."...