Doksan üç gün önce
Atlasam ölürüm değil mi?
~~~~
Ayaklarımın altında kayıp giden kaldırım taşlarının yalnızlığı parmak uçlarımdan tüm uzuvlarıma yayılıyor kalbimin ortasına büyük bir yük bindiriyordu. Belki de en büyük dostumdu yıllar boyu bir gölge misali yanımda dikilip duran yalnızlığım.
Kaldırımın ortasına düşmüş küçük bir taş parçasını ayakkabımın ucuyla ittirip uzaklara fırlatıyorum. Benden oldukça uzağa...
O küçük taş ben değilim.
O küçük taş benim küçük korkak bedenim,
O küçük taş benim titreyen ellerim,
O küçük taş benim küçük korkak ruhum.
Döndüğüm üçüncü köşe ve ben hala pezevenk Sehun'un mekânına ulaşamadım. Yürüdüğüm yol temkinli gözükmüyor ancak bunu gibi yerlerde ilk bulunuşum değil. Bunun gibi yerlerde ilk defa yalnız bulunuşum. Bu sebepten olsa gerek biraz huzursuzum ki bu omuzlarımı birkaç kez silksem de kaybolacak gibi durmuyor.
Yolun sonunda dövmecinin itici bir şekilde yanıp sönen ışıklı tabelasını görünce rahat bir nefes verip adımlarımı biraz daha hızlandırdım. Küçük dükkâna doğru attığım her adımda içeride bulunan tek koltukta oturan adamın cüssesi gittikçe büyüyor ve oldukça tanıdık bir şekle bürünüyordu. Açık duran kapının içeriye inen merdivenlerinin ilk basamağında bıraktım adımlarımı. Evden çıkarken odasında uyukluyor sandığım herif burada dövme yaptırıyordu
Dirseğinin iç kısmına yaptırdığı dövmenin acısını gözlerinden kaçırdığı delici bakışlarda görebiliyor ve az da olsa kendi kolumda hissedebiliyordum. Ne olduğunu henüz anlayamayacağım yarım dövmenin üzerinde gezinen sivri uçlu küçük makinenin sesi odayı hafiften ele geçirmişti.
Elimi yumruk yapıp dudaklarımın önüne koydum ve yalandan boğazımı temizledim. Geldiğimi ilk fark eden acı çeken Chanyeol olmuştu. Sonrasında ise Sehun bana dönüp elindeki makinenin sesinin kesilmesini sağlamış üçümüzü de kısa süren bir sessizliğin içine hapsetmişti.
"Adamım burada ne işin var?"
Yıllarca içince sıkışıp kalsam sesimi çıkarmayacağım sessizliği bozması üzerine yüzüme alay dolu bir gülümseme yerleştirip kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Evet, hoş geldim değil mi Oh Sehun?"
Başını iki yana sallarken ayağa kalkıp az önce dövmeyi kazıdığı kola sırtını döndü ve duvardaki raflara yöneldi.
"Polisin elinde eşkâli bulunan birine göre fazla cesursun"
Ona aldırmadan bir basamak daha inip merdivenlere oturdum ve buraya kadar yürüme aptallığını gerçekleştiren ayaklarıma mola zamanı verdim.
"Korkak bir çocuk olduğunu sanıyordum Chanyeol."
Kaşları çatılırken bana karşı tısladı.
"Ben Chanyeol değilim."
Hiçbir şey anlamamış suratına aval aval bakarken beni evine aldığı ilk gece söyledikleri geldi bir an aklıma. İsmini koruma mekanizması gibi bir şeyler zırvalamış sonrasında sadece evinin içinde ona Chanyeol dememi istemişti.
Bir elimi havaya kaldırıp yüzüne doğru sallarken ikinci basamakta çoktan ritim tutmaya başlamış ayaklarımı izlemeye koyuldum.
"Ah! Pardon. Yeol Sal demeliydim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Culaccino // Chanbaek
Fanfic"Berbat haldeyim ve yoruldum, itiraf etmeliyim ki ateşe dayanıklı değilim..." Yutkunmak için birleştirdiği dudakları aralanmadan kaybolmuş bakışlarını yakaladım ve dev için yarım kalan şarkıyı tamamladım. "Bunu beni yakmaya başladığında fark ettim."...