"İtiraf etmeliyim ki ateşe dayanıklı değilim..."
~~~~
Düştüm.
Düştüm.
Daha fazla düştüm.
Karanlık her hücremi ele geçirdi önce. Islak kıyafetlerim sardı her yanımı ardından ciğerlerim bir yakarış kopardı ben henüz ne olduğunu anlayamadan tuzlu su doldu zihnimin her köşesine. Gittikçe daha dibe batıyordum. En sevdiğim mavi şimdi siyahtı ve beni yutuyordu.
Yutmuştu.
Karanlığın beni alıp götürmesini istemiştim. Öyle huzurlu öyle rahatlamış hissediyordum ki gözlerimi aralamak benim için çok zor bir eylemdi o sıralarda. Bende açmamıştım. Omuzlarıma binmiş yüklerle yüzleşmemek için açmamıştım gözlerimi. Devimin bana bakan kırgın gözleri hatırına açmamıştım.
Korkuyordum da aslında. Başaramadıysam diye ölesiye korkuyordum. O yüzden uyudum uyudum ve uyudum ama etrafımdakiler daha fazla sessiz kalmaya dayanamadılar. Ölüyorum sandılar sanırım bir bilseler onlar bunu dile getirdikçe ölmek istediğimi.
Fısıltıları yavaş yavaş daha yüksek bir hal aldı. Daha çok kaybolmamla ilgili konuşuyorlardı. Chanyeol'un adı öyle nadir geçiyordu ki gözlerimi aralayıp neler olduğunu öğrenmek için can atıyor ama yine de kendime gelemiyordum. Ruhum bir karanlığın içinde süzülürken arada sırada seslerini duyar gibi oluyor sonra sürekli denk geldiğim konuşmalarındaki gibi kayboluyordum.
Zaman kavramı yok olmuş başka bir şey görmediğim karanlık beni öyle bir sarmalamıştı ki bir daha uyanamama korkusu bedenimi ele geçirmiş ve bir anda yüzüme çarpan ışıkla gözlerimi aralamıştım.
Yan tarafımdan kalp seslerimi duyabiliyordum. Onlar düzenli bir şekilde atarken içimden bir şeyler kopmuştu. Daha o anda hissetmiştim, uyanmaya çalıştığım anda Chanyeol'un etrafımda bir yerde olmadığını ya da bir camın ardında beni beklemediğini daha o zaman hissetmiş fakat tekrar karanlığa dönememiştim.
Uyanma çabam fark edilmişti.
Etrafımdaki hareketlilik beni öylesine yormuştu ki o zamanlar tek yapabildiğim yatmak tavanı izlemek bana heyecanla yöneltilen sorulara baş veya göz hareketlerimle tek kelimelik cevaplar vererek yatmaya devam etmekti.
Kalbimin tam ortasında koca bir boşluk vardı. Chanyeol. Koca devim eksikti. Sanki senelerce uykuda kalmış ve artık onun var olmadığı bir zaman diliminde açmıştım gözlerimi.
Uyanmamı izleyen muayene muayene ve muayenenin ardından sonunda normal odaya alınacağım haberi gelmiş ve yaklaşık on iki gündür kısılıp kaldığım bu odaya alınmıştım. Tek kişilik oldukça ferah bir oda olsa da daracık geliyordu bana. Öylesine dardı ki şimdi şu kapıdan Chanyeol girse eğilmek zorunda kalırdı kanımca.
Abartıyor muyum bilmiyorum ama oda gitgide küçülüyor ve ben artık nefes almakta dahi zorlanıyordum. Geçen bir düzine günün sadece tek bir anında konuşma gereği duymuştum.
Dudaklarımdan tek bir seferliğine onun ismi dökülmüş aldığım cevabın üzerimde yarattığı etki yüzünden tekrar konuşmaya hatta düşünmeye bile cesaret edememiştim.
Chanyeol Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesine kaldırılmıştı. Min Seok Hyung uğradığı bir ara "Kişiliklerin geride bıraktığı fazlalıktan başka bir şey gibi görmüyor kendini." Demişti. Gözlerim dolu dolu dinledim onu. Başarmıştım sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Culaccino // Chanbaek
Fanfic"Berbat haldeyim ve yoruldum, itiraf etmeliyim ki ateşe dayanıklı değilim..." Yutkunmak için birleştirdiği dudakları aralanmadan kaybolmuş bakışlarını yakaladım ve dev için yarım kalan şarkıyı tamamladım. "Bunu beni yakmaya başladığında fark ettim."...