Elli gün önce...
Yıllanmış, çarpıcı bir kırmızı şarap...
~~~~
"Chanyeol-ah"
Uykunun ellerinden kurtulamamış sesim ahşap evin duvarlarından sekip merdivenleri tırmanırken ona eşlik ettim. Chanyeol birkaç gündür odasından temel ihtiyaçları dışında hiç çıkmıyor kişilikler onu rahat bırakmışken çevirisini tamamlayabilmek için canla başla çalışıyordu.
Elindekinin çok önemli bir kitap olduğunu söylemişti dün gece yarısı mutfakta karşılaştığımızda. O sırada uyku sersemi olmasaydım ona aradığım hayalet yazar hakkında bir şeyler biliyor mu diye sorabilirdim belki ama sormam gereken sorular dün gece onun karşısında tezgâha oturmuş vaziyette kısa, keyifli ve bol esnemeli sohbetimizde değil de daha yeni aklıma düşmüşlerdi.
Çıktığım her basamakta vücudum daha da ağırlaşıyordu. Son günlerde sandıkta uyumak çok daha zor bir hal alıyordu. Hiç hatırlamamasına rağmen vücudum yumuşak bir yatağı özlüyordu ya da ben kirli sepetine olan takıntılı eğilimimi çarptırarak kendimi rahatlatmaya çalışıyordum.
Derin nefeslerim günler önce bir işe yaramayı bırakmış beni öylece ortada bırakmışlardı. Son günlerde kendimi bomboş ve evsiz gibi hissetmekten alamıyordum. Teknik olarak evsiz olduğum su götürmez bir gerçekti ama içimden bir ses bu eve ve içindeki deve sımsıkı tutunmak konusunda aklımı çeliyor dengelerimle oynuyordu.
Bilmiyordum.
Bazen bir köşeye çekilip saatlerce ağlamak geliyordu içimden ama bazı zamanlarda kalbim adrenalin arıyor vücudum bu duygunun eksikliğinden titriyordu.
Bir hafta önce 'Bilinmeyen bir kaynaktan' medyaya sızan videom ortalığa bir bomba gibi düşmüş çoğu kişinin içlerinde bir savaşa yol açmıştı. Tüm ülkeye katilin aralarında bir yerde olduğunu söyleyerek içlerine bir korku salmış medyayı bu konuda etkileyip ilgiyi biraz da olsa üzerimden çekebilmek için kullanmıştım.
Halkın sosyal medya üzerinde inanılmaz bir etkisi vardı ve polis sonunda biraz da olsa yakamdan düşmüştü.
Son basamağa ulaştığımda tamamen kamburlaşmış vücudumla öylece karşımdaki kapıya bakıyordum. Ne zaman çalışma odasına girmeye çalışsam ya da çalışırken onu izlemek istesem Chanyeol beni yaka paça kapının dışına sürüklüyor ve rahatsız edilmek istemediğini söylüyordu. Böyle zamanlarda tam adi bir dev oluyordu ve bu benim başından aşağı kova kova buzlu su dökme isteğimi arttırıyordu.
Soğuktan nefret etmesi ve bunu bana açık açık söylemesi benim hatam değildi!
Terliklerimi sürükleyerek arkamı döndüm ve büyük çabalarla çıktığım merdivenleri inmeye başladım. Başımı iki yana sallarken çalışma odasının kapısı aniden açıldı.
"Aish!"
Homurdanma ve sızlanmaları devin derin sesi takip etti.
"Baekhyun?"
Merdivenleri inmekten vazgeçmiş kapıyı açıp odadan çıkmaya çalışırken verdiği küçük savaşı izlemeye koyulmuştum. Burnuna bir peçete tıkıştırmış sakalları hafiften kendini göstermeye başlamıştı. Az önce hissettiğim hayal kırıklığı ruhumu terk etmek üzereydi. Kıkırdayarak indiğim iki basamağı geri çıkıp ona doğru ilerledim.
"Tıraşa ihtiyacın var gibi görünüyor." Kollarımı göğsümde birbirine bağlarken karşısında dikilip ağırlığımı sol bacağıma verdim ve sağ ayağımı öne doğru uzattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Culaccino // Chanbaek
Fanfic"Berbat haldeyim ve yoruldum, itiraf etmeliyim ki ateşe dayanıklı değilim..." Yutkunmak için birleştirdiği dudakları aralanmadan kaybolmuş bakışlarını yakaladım ve dev için yarım kalan şarkıyı tamamladım. "Bunu beni yakmaya başladığında fark ettim."...