36-"GİT"

9.7K 366 72
                                    

     Şebmen Ferah~ DEĞİRMENLER

ASLI'DAN

"Biliyor musun Ateş,sen sadece yanında olmamı istiyorsun.Çünkü beni hala Ebru sanıyorsun.Bana bakıp ,onu görmek sana iyi geliyor.Sen öldürmek falan istemiyorsun."

Yüzüne hiç olmadığım kadar ciddi baktım.
Cevap vermek yerine yüzüme mal mal baktı.
Gözlerimi sabır diler gibi kapatıp açtım.Cevap verecekti.Bekliyordum.

Ama beklemem uzun sürmedi.
Neden oldu anlamadım ama midem bulanmaya başladı.
Bir elim karnımı tutarken diğer elimlede ağzımı kapattım.

Ateş'i orada bırakıp odadan çıktım ve önüme çıkan ilk odaya girdim.
Banyonun beyaz kapısını kapattım.Anahtarı gördüğüm an hemen çevirip lavobaya ilerledim.

Açtım.Midem boştu o yüzden kusamazdım da.
Suyu açıp elimi yüzümü yıkadım.

Yüzümü hala yıkarken kapı kolu zorlandı.

"Aslı?"
"Kapıyı aç."

Umursamadım.Saçlarımı geriye attım.

"Açmazsan kırarım.Aç şu kapıyı!"
Evet,kesinlikle kırardı.
Anahtarı çevirip kapıyı yavaşça açtım.
Ve dışarı çıktım aynı yavaşlıkta.
Hala ıslak olan ellerimi boynuma sürdüm.

Ateş,dibimde durmuş beni izliyordu.
"Çekil."
Önümden çekildiğinde cama ilerledim.
Pencereyi açar açmaz deniz kokusu doldu burnuma.
Rüzgar boynumda ıslatığım yerlere değiyordu.
Fazla ferahlatıcıydı bu olay.

"Neyin var?"
Arkamda duruyordu.
"Yok bir şeyim."
Neyim olabilirdi ki durduk yere!Değil mi?

Pencere bütün bir duvarı kaplıyordu.
Yatağın dibinde olduğu için yatağa oturmak yerine yere oturup, bacaklarımı kendime çektim.
Midem hala feci derecede bulanıyordu.Açlıktan da mide bulantısı olabilirdi.
Midenin açlığı gidermesi için bir nevi insana uyarısı gibi bir şeydi bu.

Ama açlıktan ölsem de bu adamın evinden bir ekmek parçası bile istemiyordum.
Karnımın şuanlık guruldamaması iyi bir şeydi tabii.

Ateş,dikildiği yeri terk edip yanıma doğru yaklaştı.
Benim gibi yere oturduğunda,umursamadım onu.
Ne yaparsa yapsın umrumda değildi.

Üzerimdeki bu lanet elbise beni boğuyordu.
Ama çıkaramazdım haliyle.

Gözlerimi kapattığımda düzenli nefes alıp veriyor ,kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.

Kollarımı bacaklarıma sararken denize baktım.
Bu ev bir yalıydı.
Aşağıda bir iskele vardı.Eve bağlı olduğu için de masa ve sandalye vardı üstünde.Bir de krem rengi bir koltuk.Evin bir odası gibiydi.
Çoğunluk beyaz ve kahve renkleriydi.

Ne güzel bir evdi.
Ebru'yla burada yaşayacaklardı belkide.
Ateş'i gülerken görmemiştim hiç.
En azından alaycı,korkutucu ve bir o kadar da sevimsiz kahkahaları dışında.Kahkahalar atacaktı belki de çocuklarıyla oynarken.

Savaş'a kızgındım.
Ateş'i,sevgilisine benzeyen birinin yanında olmasını istemeye, muhtaç etmişti.Yanında olmamı istiyordu.
Sırf sevgilisine benziyorum diye.
Nasıl bir çaresizlikti bu?
Hıçkırıklarımı durdurmaya çalışıyor ama başaramıyordum.
Neden yaptın Savaş bunu?Neden?

Kafamı geri atıp yatağa yasladım.
Gözlerimi kapatalı daha 30 saniye bile olmazken
yüzüme değen el ile irkilip hızla açtım.

Ateş,bana az önceki ruh halinden çok uzak olan şefkatle bakıyordu.
Kalbi kırıp bir insan gibi buruktu bakışları.

SERT MAFYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin