1. BÖLÜM

31.8K 2K 3.3K
                                    

İlk hikayemle karşınızdayım.
Yıldıza dokunmayı ve yorum yapmayı lütfen unutmayın. En büyük destekçim MssEmka ' ya sonsuz teşekkürler.

🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁

1.BÖLÜM: BİRİ BEDO MU DEDİ?

1997 YILI DİYARBAKIR

Mehmet, evinin bahçesinde çayını yudumlarken; mutfak kapısından çıkıp kendisine doğru gelen, güzeller güzeli karısını görünce Rabbine bir kez daha şükretti. Genç kadının bir eli şişkin karnını bebeğini korumak istercesine sarmıştı. Karşısındaki manzara ile dudakları çapkın bir şekilde kıvrılan genç adam " Aa Elif'im gel gel. Bende tam beş yıl önce mola yerinde; nefesimi nasıl kestiğini düşünüyordum. İyi insansın vesselam ki gönlümden geçtin ve gözümün önünde belirdin. Dur bakayım ne demiştin sahi? Hah, hatırladım! Beni hala seviyor musun Mehmet'im? Sen sevilmez misin be! Manav dükkânı gibi hatunsun. Yanaklar elma, dudaklar kiraz, hele o portakallar yok mu?" dedi ve hızla ayaklandı. Karşısındaki kadının çatılan kaşları ve şişen ayakları yüzünden giymek zorunda kaldığı koca terliği; dikkatli bir şekilde çıkarmasıyla ise kaçmaya başladı. Bu yaşında, kırk numaralı bir terlikle mabadını haşır neşretmek, istediği son şeydi.

Henüz onbeş yaşındayken vurulmuştu karısına. Okulun ilk günü sınıfa giren sessiz sakin Elif, bir anda her şeyi olmuştu Mehmet'in. Esmer delikanlı bol jöle yardımıyla şekillendirdiği gece karası saçları, kısık kahverengi gözleri, yaşına göre hayli uzun bedeni ile çevresindeki akranı olan kızların gözdesiydi. Lakin nereye baksa genç kızı arıyordu gözleri. Ne yazık ki onun güzelliğinin farkında olan tek kişi, sadece Mehmet değildi. Elif, beline kadar uzanan siyah saçları, beyaz teni, büyüleyici gülüşü, yüzünde değerli bir mücevher gibi parlayan iri ela gözleri ve güzel ahlakıyla, küçük yaşına rağmen birçok erkeğin dikkatini çekmişti. Mehmet bunlardan sadece biriydi... Ya da kendisini öyle sanıyordu.

Zaman geçtikçe ve genç kız iyice serpildikçe, Ahmet Bey'in kapısını birçok kişi aşındırdı. Baba Ahmet Bey ise; ölen karısı rahmetli Zümra hanıma verdiği sözü tutarak, biricik kızını kimselere vermedi ve gelen görücüleri kibarca reddetti.

Lise yılları su gibi akıp gitmiş, iki genç için üniversite imtihanları gelip çatmıştı. Sonuçlar açıklandığında iki gencin evinde adeta bir bayram havası vardı. Mehmet İstanbul Marmara Üniversitesi İnşaat Mühendisliğini, Elif ise İstanbul Marmara Üniversitesi Sınıf Öğretmenliğini kazanmıştı. İki aile birbirlerinden habersiz, büyük bir gururla evlatlarını İstanbul' a uğurlamış, Mehmet'in aşkı o gece Elif tarafından, nihayet karşılık bulmuştu.

Tohumun toprak altında geçen bekleyişi gibi, güzel Elif'in bekleyişi de nihayet sona ermiş. Üç yıl önce; genç kızın gönlüne düşen sevda tohumu, sonunda sinesini yarıp, gün ışığına sundu kendini... Genç delikanlı hayatın cilvesine sevine dursun, ikisinin aynı üniversiteyi tesadüfen kazanmadığını bilen tek kişi Elif' ti. Mehmet'in tercih formunu gizli gizli alıp, bu forma göre tercihlerini yapan yine oydu.

Aynı otobüse binmeleri de tesadüf değildi tabi ki! Sevdiği gencin amcakızı Yaren'den, çaktırmadan öğrenilen basit bir bilgiydi bu ve bu ilişkinin cesur kahramanı yine Elif olmuştu.

İki acemi aşık; gecenin karanlığında, yeni hayatlarına doğru giderken, otobüs muavinin sesi aracın içinde yükseldi." Mola süremiz yirmi dakikadır.''

Mehmet hemen indi otobüsten ve uyuşan bacaklarını hareket ettirmek gezinmeye başladı ve bunu fırsat bilen Elif , gülümseyerek ilerledi kendisine irileşmiş gözlerle bakan delikanlıya.

SANA YENİLDİM (KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin