5. BÖLÜM

13.6K 1.7K 1.2K
                                    


Bölüm YelizGamze ye geliyor.

İYİ OKUMALAR...

🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁

3.BÖLÜM: PERİ KIZI VE KÜÇÜK ÇOBAN

2001 YILI / DİYARBAKIR

Diyarbakır'ın soğuk gecelerine dahi kafa tutacak iki deli, Seydan Konağı'nın terasından geceyi izliyorlardı. Gece ise bu iki deliyi kendine âşık etmek için tüm maharetlerini gösteriyor, karanlığın sonsuz gücüne kafa tutan cesur yıldızlar ise bizde buradayız dercesine parlıyordu. Botan tek başına izlemiyordu bu gece yıldızları. Babası Hamza misafir olmuştu, küçük çocuğun gecesine.

Hamza ve Emine evliliklerinden iki ay sonra, genç kadının rahatsızlanmasıyla ilk oğulları Bedirhan'ın varlığını öğrenmiş ve meczupluğu dillere destan Hamza, daha on dokuz yaşındayken baba olup çıkmıştı. Bedirhan'ın doğumundan üç ay sonra konağın bahçesinde bayılan Emine, yürekleri ağızlara getirmiş apar topar hastaneye götürülmüş, muayene odasına alındığında ise Seydan Ailesi için gergin bir bekleyiş başlamıştı. Yaklaşık bir saat süren bu gergin bekleyiş, Doktor Sümeyye Hanım'ın verdiği haberle yerini büyük bir mutluluğa bırakmıştı, zira mahcup Emine yeniden hamileydi. Hem yaşı hem de üç ay evvel doğum yapması nedeniyle, ikinci hamileliğinde sıkça rahatsızlanarak zor bir süreç geçirmişti.

Hürrem , gelinin solgun halini gördükçe, Hamza'yı azarlamış ve üçüncü bir gebelik konusunda oğlunu açıkça tehdit etmişti. " Bu kız beş sene geçmeden bir daha hamile kalırsa, ömrünüzün sonuna kadar baba oğul beraber uyursunuz. Canı yok mu o yavrucağın her sene, her sene hamile? Dediğimi duydun, hariçten gazel okumayacağımı da en iyi sen bilirsin. Ha, dersen ki ben babamın horultusunu özledim, saygı duyarım. Adamın burnunda et değil but var mübarek. Gerçi bir nevi kardeşin sayılır o but. "diyen Hürrem ile işin ciddiyetini anlayan Hamza ise annesinin tehdidinden sonra çocuk çalışmalarına ara vermişti. Emine'sinin sağlığının zarar göreceğini hiç düşünememişti.

Zaman yarınları düne çevirmiş Meczup Hamza yirmi bir, genç yaşında ikinci kez babalığı tadıp ustalık eserim dediği Botan'ı almıştı kucağına. Gerçi bu ustalık eseri de fazla kusursuzdu. Ortayı bir türlü bulamamıştı genç adam, kimseler duymadan bir söz vermişti kendine üçüncüde tutturacağım diye.

Botan'ın doğumunun üzerinden beş yıl geçmiş ve yıldızlara hayran olan küçük çocuk dedesine yalvar yakar aldırdığı teleskobuyla, her gece gökyüzünü izlemeye başlamıştı. Yaklaşık bir senedir, hiç usanmadan tek arkadaşım dediği teleskobuyla konağın terasından yıldızları izleyen Botan'ın dilinden hep aynı dua dökülüyordu. " Allah'ım, benim Botan yıldızımı gönder artık, tek başına oynamaktan çok sıkıldım. Abim hep Zümra yengem ile ilgileniyor, benimle oynamıyor yalnız kalıyorum."

Bakışlarını geceden ayırmadan araladı dudaklarını Botan" Biliyor musun baba; ben geceleri, gündüzlerden daha çok seviyorum. Daha sessiz. Gökyüzünü izlemek de daha zevkli. Gündüzleri sadece güneş parlarken, geceleri ay ve yıldızlar parlıyor. Bakabileceğim daha çok şey var. Güneşe rahat rahat bakamıyorum ama ay ve yıldızlara uzun uzun bakabiliyorum. Hem yıldız kayınca duan kabul oluyormuş. Ben de kayan bir yıldız görürüm değil mi baba? Eğer kayarsa, Allah'tan Botan yıldızı dileyeceğim . Geçen sene Halil amcam ile Reşat abim konuşurken duydum. Çobanyıldızı diye bir şey varmış, sadece çobanlar mı görüyor o yıldızı? İstesem bende görebilir miyim? Çoban mı olsam acaba? Sen şimdi ağasın ya senin de ağa yıldızın mı var baba? Benim Botan yıldızım nerede peki?"

Gülüyordu Hamza, oğlu tam bir soru makinasıydı. Aynı zamanda da küçük yaşına rağmen çok derin hisleri ve düşünceleri olan bir çocuktu. Yaşıtları top oynarken o, gökcisimleri atlasını kurcalardı. Arkadaşları bisiklet isterken, o teleskop diye tutturmuştu. Bedirhan'a göre daha sakin bir yapısı vardı. Büyük dedesi Kenan komutan Botan'ı hep kendine benzetip damadı Bedirhan ağayı sinirlendirirdi.

SANA YENİLDİM (KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin