4.BÖLÜM

14K 1.6K 1.4K
                                    

Bölüm ilk günden beri güzel yorumlarıyla en büyük destekçilerimden olan NerimanPek3 e geliyor.

İYİ OKUMALAR...

🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁

Müslümana haram kılınan dört duygudan biridir kibir. Ne yazık ki Hacer Hanım bu haram duyguyla kalbini de gözlerini de karartıyordu. O çok önemsediği: " El, âlem ne der? " kaygısını bile görmemişti gözleri bu sefer. Öksüz Elif'in yarasını hiç düşünmeden kanatmıştı. Öksüzlük bir peygamber imtihanıyken ve bu imtihanın sahibi Yaradanken, öksüzlüğü bir kusur olarak görerek acımadan Elif' i suçlu ilan ediyordu. Öksüz Elif'in anne terbiyesi almadığı doğruydu, yalnız babası Ahmet Bey iki kişilik yaşamıştı bu hayatı. Hem eşini çok seven ve eşi için ailesine sırt dönen Ahmet' i, hem de üç yaşındaki yavrusuna doyamadan solup giden Zümra' sını bir bedende yaşatmıştı. Ne kusurluydu ne de ayıplı... Genç kadın her hatırladığında hala gözleri doluyordu. Henüz on bir yaşındayken çiş yerimden kan geliyor, diyerek babasına koşmuştu. Çaresizlik içinde kızını kollarına alan Ahmet Bey ise saatlerce yetemediklerine ağlamıştı.

Her kulun imtihanı farklıydı, Ahmet Bey'in kendi hâli için dökecek gözyaşı dahi yoktu. Kızı içindi her bir damla... Kucağındaki yavrusuyla banyoya ilerlediğinde; Elif'in üzerinden süzülen damlalar musluktan değil, çaresiz bir babanın gözlerinden akıyordu adeta. Köklü bir çınar gibiydi Ahmet Bey, yaraları olsa da gölgesi hep Elif'inin üstündeydi. Dallarıyla saklar, kendi kanar yine de ayan etmezdi yavrusunun öksüzlüğünü. O gün ilk kez yetemediğini hissetmişti adam, ilk kez ayan etmişti kullara; ben de kızım da yaralıyız diye. Kısa süren banyodan sonra kızını giydirmiş ve karşı komşuları emekli eczacı Şermin teyzesine götürmüştü.

Güzel adamdı Ahmet Bey, yol yordam bilir, herkese saygı gösterir, çevresindekilerin kalbini asla kırmazdı. Böyle güzel bir adamın yarasını ağızlara sakız etmekse, tam Hacer ve Hacer gibi kalbini karartmışlara yakışırdı. Yaşlı adam, yaklaşık on bir ay evvel; tek varlığı Elif' ten gelen müjde ile sevinmiş. Doğumda ve sonrasında kızının yanında onunla ilgilenecek, yıkayıp giydirecek, bir annesi olmadığı için saatlerce ağlamıştı. Nasıl da yalnız yaralı bir kuştu Elif'i... Tek tesellisi ise Mehmet'ti. Zümra' sına kavuştuğu gün gözü arkada kalmayacaktı, zira öksüz yavrusunun elini hiç bırakmayacak biri vardı artık.

Eşini kaybetmek zordu bir erkek için, annesiz çocuk büyütmek de zordu. En zor olan ise tek başına bir kız çocuğuna yetmekti belki. Hâli vakti yerindeydi Ahmet Bey'in, her daim akıl vereni de çoktu üstelik. Evlen, gelen kadın çocuğuna da bakar sana da! " diyen nicesine kulak asmadı, yapmadı, yapamadı. Zümra'sından başkasına gözleri bile değmemişti ki... Nasıl kıyardı, hala sevdiğinin hayali ile parlayan gözlerindeki sadakate?

Askerlik için Sivas' a gittiğinde, çarşı iznindeyken görmüştü karısını. Gördüğü an ise gönlü düşmüştü bu yeşil gözlü güzele. Zümra da sevmişti Ahmet' i, hem de ne sevmek... Ailesi tanıyıp etmediğimiz adama verecek kızımız yok dediğinde bile bırakmamıştı, sevdiğinin ellerini. Hiç düşünmeden silmişti ailesini, genç adamın terhisinden iki gün sonra; bir gece vakti kaçmıştı baba evinden. Kaçtıktan sonra Sivas 'ta resmi nikâhlarını gizlice kıyan çift, aynı gün Diyarbakır otobüsüne binmişti. Ahmet yurdundan yuvasında ettiği sevdiğini, baba evine de sığdıramamıştı. Ailesi istememişti Zümra'yı, zira Ahmet amcakızı Kadriye ile beşik kertmesiydi.

İki genç zorlukla bir yuva kurmuşlardı kendilerine... Kimi gün aç yatmışlardı kimi gün tok... Bir gün bile şikâyet etmediler sahip olamadıkları için, şikâyet yerine şükrü tercih edip ellerindeki sevgiye sıkıca tutunmuşlardı. Ahmet ahlakı ve çalışkanlığı sayesinde, birkaç yıl içinde çalıştığı fabrikada ustabaşı olmuştu. Çizgisini hiç bozmadan emeğini ortaya koyduğundan, bir süre sonra vardiya şefi; en sonunda da üretim müdürü olmuş ve sevdiği kadını rahata kavuşturmuştu.

SANA YENİLDİM (KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin