Aykız, Yiğit'le gerçek anlamda evli oldukları zamandan kısa bir süre sonra halsizliğinden ve iştahsızlığından ötürü hamile olabileceğini düşünüyordu. Beyler işe uğurlanmış, hanımlar da Hafsa hatunun düğün hazırlıkları için çarşıya gitmişlerdi. Aykız halsiz olduğundan konakta kalmayı istemişti. Hafsa hatun geldiğinde konuyu ona açmayı düşünüyordu. Her şey kesinleşmeden umutlanmak istemiyordu. Olabileceği ihtimalinden ötürü bugün ayrı bir güler yüzlüydü. Bahçede ki çiçekleriyle uğraşmak için bahçeye çıkmış, etrafı süpürüp dökülen yaprakları temizlemişti. Çiçeklerini sulayıp, onlara iltifatlar etmişti. Yaşadığı heyecanı ve mutluluğu çiçeklerine anlatmıştı. Dışarıdan gören birisi Aykız'ı deli sanırdı, lakin Aykız çiçekleriyle konuşmayı onlara iltifat etmeyi çok seviyordu. Bahçede ki işini bitirip, alışverişten sonra gelecek misafirler için birkaç ikram da yapmıştı. Son olarak şerbeti yapıp, dinlenmek için odasına çıkacağı sırada konağın kapısı çaldı. Hanımların döndüğünü düşünerek, hızlı adımlarla kapıya gidip gülen yüzüyle kapıyı açtı. Lakin karşısında hiç beklemediği birisi duruyordu.
🍁🍁🍁
Hanımlar alışverişi bitirmiş konağa geri dönüyorlardı. Hepsi epey yorulmuştu, lakin bu tatlı telaşlar, yorgunluklar birbirini seven iki insan için değerdi. At arabası konağa yaklaşmıştı, Hafsa hatun bir kadının konaktan çıktığını ve hızlı adımlarla uzaklaştığını gördü. Görebildiği tek şey kadının şapkasından dışarıya çıkmış birkaç tutam saç teliydi. Hafsa hatun telaşla Gonca hatuna döndü.
" Ana konaktan çıkan bir kadın var. Hızla uzaklaşıyor, baksana." Gonca hatun baktığında iyice uzaklaşmış, köşeyi dönüyordu.
" Hayırdır inşallah." At arabası konağın önünde durduğunda, hepsi telaşlı bir şekilde aşağı inmişti. Konağın kapısı sonuna kadar açık duruyordu.
Gonca hatunun aklına gelen tek kişi Aykız idi. Konağa girdiklerinde, Aykız'ın yerde yattığını gördüler. Hafsa hatun hızla yanına gidip baktığında Aykız'ın ağzından hala köpükler çıktığını gördü. Başını kaldırıp dizine yatırdı, korkudan elleri titriyordu. Aykız'ın elinden düşürdüğü bardağa baktı. Sonra dönüp yaşlı gözleriyle Gonca hatuna baktı.
" Ana Aykız'ı zehirlemişler." Gonca hatun duydukları karşısında kendini tutamamıştı. İkizler yere yığılan Gonca hatunu tutmaya çalışırken, ne yapacaklarını bilemeden Hafsa hatuna bakıyorlardı.
Hafsa hatun Aykız'ın elini tutmaya çalışırken, elinde bir kağıt olduğunu fark etti. Şimdi bunların hiç sırası olmadığından kağıdı elbisesinin cebine koydu. Etraf bir anda curcuna haline dönmüştü. İkizler Gonca hatunla uğraşırken, Hafsa hatun Aykız'la ilgileniyordu. Mektepten yeni dönmüş olan Ali ise daha ne olduğunu anlayamadan haber vermesi için dükkana gönderilmişti.
🍁 🍁 🍁
Yiğit ve Kağan dükkana gelen imam efendi ile sohbete dalmışlardı. İmam efendi öğütler veriyor, evlilik hakkında güzel şeyler anlatıyordu. Kağan evliliğe karşı sıcacık olmuştu. Hafsa hatunla karşılaşması en güzel tevafuktu onun için. Koyu bir sohbete dalmış olan beyler heyecanla dükkana giren Ali'ye dikkat kesilmişti. Ali nefes nefese kalmış haldeydi.
" Sakin be oğlum, niye böyle koşturdun. Hayırdır inşallah." Ali nefes almaya çalışırken, kelimeleri ağzından zar zor çıkarabildi.
" Aykız yengemi zehirlemişler abi, onlar darüşşifaya gittiler. Haberi çabuk ulaştırayım diye koşarak geldim." Ali'nin gözleri buğulanmıştı. Olayın şokunu hala üzerinden atlatamamıştı.
Yiğit olduğu yerde donakalmıştı. Ne yapacağını bilmez bir şekilde Ali'ye bakıyordu. Birden her yer sessizleşti, kafasının içinde kulaklarını sağır eden bir ses vardı. Ne kendisine seslenen imam efendiyi, ne de Kağan'ı duyabiliyordu. Sadece neden birinin Aykız'ı zehirlemek isteyebileceğini düşünüyor, bir türlü aklı almıyordu. Gözünden bir yaş damladı, tüm vücudunu yakıp kavuran tek bir damla süzüldü. Kalbi öyle hızlı atıyordu ki, nefes alamıyormuş gibi hissetmeye başlamıştı artık. Başına giren keskin ağrıyla ellerini başına götürdü. Hala kesilmeyen uğultu ve başına giren ağrı yüzünden yere çöktü. Bütün nefretini kusmak istercesine, tüm gücüyle bağırdı. Kağan ve imam efendi Yiğit'i zar zor yerinden kaldırabilmişti. Yiğit hemen dükkandan çıkıp oradan oraya koşturmaya başlamıştı. Sanki ne yaptığını bilmez gibi bir hali vardı. Kağan ve imam efendinin yardımıyla bir at arabasına bindiler. Yiğit'in bütün vücudu titriyordu. Aykız'ı kaybetmenin eşiğinde olduğuna inanmak istemiyordu. Bir kez daha sevdiği kadını kaybetmeye dayanamazdı.
![](https://img.wattpad.com/cover/156235338-288-k730036.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİVANE-İ AŞK
EspiritualAşk kıştan sonra baharın gelmesi gibidir. Kışın güzelliklerle dolu, buz gibidir. Bahar, rengarenk çiçeklerle dolu, sıcacıktır. Aşkta böyledir işte. Hayatın güzelliklerle doludur aslında, ama her zaman bir şeyler eksik ve soğuktur. Aşk geldikten sonr...