Kuşların cıvıltısı, güneşin etrafı aydınlatan ışıltısı baharın geldiğinin habercisiydi. Her yerde rengarenk çiçekler, etrafta koşuşturan çocuklar vardı. Aykız hasta olmuştu, yinede bu onu durdurmamış sabahın erken saatinde kalkmıştı. Büyük çiçek baskılı geceliğini üstünden çıkarıp, pembe elbisesini giyindi. Odasından çıkıp koşarak sedirde oturan babaannesinin üstüne atladı.
"Hayırlı sabahlar babaanne, saçlarımı örer misin?" Aykız her sabah saçlarını babaannesine ördürürdü.
Aykız babaannesine arkasını dönerek, uzun bal sarısı saçlarını arkaya doğru uzattı. Babaannesi iki taraftan Aykız'ın saçlarını örüp, başına pembe kofisini taktı. Aykız babaannesine dönerek büyük öpücükler kondurdu pamuk yanaklarına.
"Misler gibi oldun Aykız'ım." Aykız hapşurunca Selda hatun kızarak,
"Yine hasta mı oldun sen?" Dedi, yağmurda ıslandığını biliyordu.
"Evet, ama birazcık hasta oldum." Aykız ayağa kalktı, koşarak dış kapıdan çıktı. Pembe pabuçlarını ayağına geçirdi.
Hemen aklına bir fikir gelmişti, elbette Yiğit'i de peşinden sürükleyecekti. Koşarak yan konağın kapısının önüne geldi, minik elleriyle tahta kapıya vurdu. Kapıyı Gonca hatun açmıştı, Aykız gülümseyerek Yiğit'i çağırmasını rica etmişti. Kısa süre sonra Yiğit gelebilmiş, Aykız'ın söyleyeceklerine dikkat kesilmişti.
"Yiğit benimle gelir misin? Sana çok önemli bir şey söyleyeceğim." Yiğit Aykız'ın yine bir şeyler planladığını anlamıştı.
"Tamam geliyorum, ana ben dışarı çıkıyorum." Yiğit tahta raftan pabuçlarını alarak ayağına geçirdi.
Aykız konağın az ilerisinde ki ağacın kenarına gelerek, ağaçta ki kuşları gösterdi.
"Bu kuşlara ev yapalım mı?" Aykız bu fikri, sabah pencerelerinin önüne konan kuşu görerek bulmuştu. Kuş öyle güzel şakımıştı ki, Aykız'ı güzel rüyalarından ayırıp uyandırmayı başarmıştı.
Yiğit bir kuşlara birde Aykız'a baktı.
"Buna gerek yok Aykız, kuşlar kendi evlerini yapabilir.
"Yiğit lütfen, çok güzel olacak." Yiğit başını iki yana sallayınca Aykız sinirlenmişti.
"İyi bende kendim yaparım o zaman." Aykız Yiğit'in yanından geçerek, konağın arkasında ki ahıra girdi.
Birkaç tahta parçası, birkaç tane çivi ve çekiç alıp ağacın yanına geri döndü. İki tahtayı birleştirip çiviyi yerleştirdi, parmağıyla çiviyi tutarken çekici kaldırıp çiviye vurdu. Tekrar çekici kaldırıp çiviye vuracağı sırada, yanlışlıkla parmağına vurmuştu. Çığlık atarak çekici yere düşürdü, Yiğit Aykız'ın yanına oturup elini kendisine doğru çekti. Vurduğu parmağına bakarak,
"Of Aykız, yaptın yine sakarlığını." Dedi, Aykız hızla elini çekti.
"Acımıyor." Dedi sinirle, eline tekrar çekici aldığında Yiğit elinden çekici almıştı.
"Ben yaparım tamam." Aykız gülümseyerek tahta parçasını Yiğit'e uzattı.
Elinin sızısını da en derinden hissedebiliyordu, Yiğit'e belli etmeden parmağını inceledi. Hemen morarmış ve hafif şişmişti. Parmağını saklayarak Yiğit'in yanına oturdu. Yüzündeki kocaman gülümsemesi ile birlikte Yiğit'i izliyordu. Yiğit kuş evini bitirdikten sonra gülümseyerek Aykız'ın önüne koydu kuş evini. Aykız hemen ayağa kalktı, ahıra koşarak boya getirmişti bu sefer.
"Hadi boyayalım, daha güzel olur." Dedi Aykız heyecanla.
Birlikte kuş evini boyayıp, içine topladıkları çalı çırpıyı koymuşlardı. Bir süre sohbet ederek kuş evinin kurumasını beklediler. Daha sonra Yiğit kuş evini yerleştirmek için ayağa kalkıp, kuş evini eline aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİVANE-İ AŞK
SpiritualeAşk kıştan sonra baharın gelmesi gibidir. Kışın güzelliklerle dolu, buz gibidir. Bahar, rengarenk çiçeklerle dolu, sıcacıktır. Aşkta böyledir işte. Hayatın güzelliklerle doludur aslında, ama her zaman bir şeyler eksik ve soğuktur. Aşk geldikten sonr...