~ 4. Bölüm ~

408 112 3
                                    

Çünküü.. çünküüü.. ççüünküüüü...

   Çünkü hayatımda gördüğüm en mavi gözlere sahipti. O kadar maviydi ki gözlerine baktığınızda sonsuzluğu hissedebiliyordunuz. Bir an için o gözlerde kaybolmak istedim. Sonsuza dek o gözlere bakabilirdim. Sonra birden kendime geldim. Ben ne yapıyordum? "Kendine gel Duygu." dedim içimden. Konuşamıyordum. Diyeceklerimi unutmuştum. Bu da neyin nesiydi böyle. Diyeceklerimi nasıl unuturdum? Artık ona bakmayı kesmeliydim. En sonunda kendime gelmiştim ve o sırada çocuğun da bana tuhaf tuhaf baktığını gördüm. Adını bilmeme rağmen ona hala çocuk diyordum. Kalemimi elinden alıp "Teşekkür ederim." dedim ve önüme döndüm. "Kalemini düşürdün." dediği zaman aklıma geldi. Ses tonu iç gıcıklayıcıydı. Sürekli konuşsa sıkılmadan dinleyebilirdim.

   Hoca sınıfa girdiğinde tüm düşüncelerimi bir kenara bırakabilmiştim. Bütün ders onu düşünmemeye çalışmakla geçti. Sürekli ona bakmak istiyordum ama kendime engel oluyordum tabiki. Tenefüs olduğunda hemen kendimi sınıftan dışarı attım. Gamze'yi zor da olsa benimle gelmeye ikna edebilmiştim. Hızlı adımlarla bahçeye giderken Gamze sorular sorup duruyordu. Hiçbir sorusuna cevap vermedim. Bahçeye ilk adımımı attığımda Gamze hemen kolumu tutup beni yavaşlattı.

-Sorularımı cevaplamadığın sürece hiçbir yere gidemezsin Duygu.

-Tamam sor bakalım.

-Şimdi, ilk sorum neden peşinden atlı kovalıyormuşcasına sınıftan çıktığımızı söyle bakalım.

-Bir nedeni yok sadece bahçeye çıkmak istedim.

-Hadi ama, sence ben inandım mı?

-Kendimi iyi hissetmiyorum. Temiz hava iyi gelir diye düşündüm.

-Emin misin?

-Hiç olmadığım kadar hem de.

-Peki.

-Başka sorun yoksa oturmak istiyorum.

   Yok anlamında başını salladı. Boş bir banka oturduk. Konuşmadan etrafa bakınıyorduk. Aklımdan bana bakışları çıkmıyordu. Hiçbir insan o kadar güzel gözlere sahip olamazdı. Bana ne oluyordu böyle? Yoksa... yok daha neler. Asla böyle bir şey olamazdı. Hele ki Cem'in arkadaşıysa bu kişi asla olamazdı. Cem'in tüm arkadaşları onun gibi kabadayı ve kendini bir bok sanan tiplerdi. Ben öyle birisine aşık olan kızlardan değildim. Olmayacaktım da. Böyle bir hata yapamazdım. Tenefüs bitmek bilmedi. Gamze zaten bahçedeki çocukları kesmekten beni bile unutmuştu. Zilin sesiyle irkildim. Gamze'nin kolundan tutarak sınıfa zorla götürdüm. Yolda Cem'i gördük Gamze hemen kafasını çevirdi. Cem bana bakıyordu. Nedenini anlayamadığım bir bakıştı bu. Yine de aldırış etmedim. Sınıfa girdim ve yerime geçtim. Çocuk kulaklığını takmış kafasını sıranın üzerinde birleştirdiği ellerinin üzerine koymuştu. Fazla yükses sesle dinliyordu. Bunu anlamıştım çünkü geldiğimi fark etmemişti. Ayrıca kulaklıkla dinlemesine rağmen müziğin sesi bana kadar geliyordu. Biraz dikkatli dinleyince Cem Adrian dinlediğini anladım. Şaşırmakla kalmamış, hayranlığımda artmıştı. Benden başka Cem Adrian dinleyen birisi görmek tabiki de ona olan hayranlığımı arttırmıştı. O kadar güzel gözlere sahip olmanın yanı sıra bir de Cem Adrian dinliyordu. Kesinlikle mükemmeldi. Hem de her şeyiyle mükemmeldi. Ben de kulaklığımı takıp onunla aynı parçayı açtım ve dinlemeye başladım.

   Uzun bir süre öğretmen sınıfa girmedi. Sanırım ders boştu. Ben de kafamı çocuktan tarafa dönük şekilde sıraya koymuştum ama bunun farkında değildim. Zaten gözlerim de kapalıydı. Bir an için gözlerimi açtım ve çok şartıcı bir durumla karşı karşıya kalmıştım. Çocuk gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Fazla utanç verici bir durumdu ama hoşuma da gitmişti. Yine de utanmak daha ağır basıyordu. O da utanmışa benziyordu.

-Özür dilerim. Ben şey.. Ben dalmışım da. Sana bakmıyordum. Aslında bakıyordum ama bakmıyordum. Şey.. Gerçekten üzgünüm.

-Sorun değil.

-Kızgın mısın?

-Hayır, sorun değil. Cidden bu kadar özür dilemene gerek yoktu.

-Peki.

   Ve işte ilk konuşmamızı da yapmıştık. Ses tonu o kadar güzeldi ki... Kalp ritmimin hızlandığını hissedebiliyordum. Adını bildiğim halde ona adıyla hitap edemiyordum. Nedenini de anlayamıyordum. Bana ne oluyordu? Yoksa aşık mı oluyordum? "Saçmalama Duygu. Kendine gel." İç sesim sürekli bunu söylüyordu. Bir süre sonra normale dönmüştüm. Bir an önce okulun bitmesini istiyordum. Eve gitmeliydim. Yanımda oturması yetmiyormuş gibi bir de aklımda yer edinmişti. Derse odaklanamıyordum. Farkında olmadan defterime bir şeyler çizmiştim ve bu çizimler hiç bana göre çizimler değildi. Kalp çizmiştim. Çıkış ziline az kalmıştı. Sayfayı yırttım ve zilin çalmasını bekledim.

   Nihayet zil çalmıştı. Hemen kağıdı çöpe attım. Kimse görmemeliydi. Güzel resimler çizebilirdim ve arkadaşlarım çizimlerimi beğenirlerdi. Ama hiç kalpli şeyler çizmemiştim ve çizmeye de niyetim yoktu. Gamze oyalanacağını söylediği için eve kadar tek başıma yürüdüm. Bu sessiz yürüyüşümde onu düşünmemeye çalıştım. Eve vardığımda annem evi süpürüyordu. Dışardan elektrikli süpürgenin sesini duyabiliyordum. Kapıda kalmıştım, ne harika.. Israrla zile basıp duruyordum. 5 dakika kadar çabaladıktan sonra annem zilin sesini duyabilmişti. Kapıyı açtı ve "Özür dilerim. Evi süpürüyordum." dedi. Ben de "Biliyorum, duydum. Sonuçta birisinin evi temizlemesi şart." diye karşılık verdim. Annem imalı bir bakış attı. Aldırış etmeden odama çıktım. Odam tavan arası tipinde bir odaydı ve tahmin edebileceğiniz gibi üst kattaydı. Odamın pek güzel olduğunu söyleyemem ama ben bu haliyle beğeniyordum. Duvarlar posterlerle kaplıydı. Yatağımda bolca yastık vardı ve hepsi birbirinden farklı boylardaydı. Odama bağlı küçük bir balkonum vardı. Bazen balkonumdan çatıya çıkıp yatarak yıldızları seyrediyordum. Pek yıldız göremiyordum çünkü şehir ışıkları onları görmemi engelliyordu. Yine de bir kaç yıldız görmek de yetiyordu. Bazen de orada kitap okurdum. "Düşmekten korkmuyor muydun?" diye bir soru aklınıza takılabilir. İlk zamanlar biraz tedirgin oluyordum ama zamanla alıştım. Sakinleşmem, kafamı dinlemem, rahatlamam ya da mutlu olmam gerektiğinde hep oraya çıkardım. Muhteşem derecede etkisi vardı. Yine oraya çıkacaktım ama onun yerine bilgisayarımı açtım. Bütün sosyal medya hesaplarımdan o çocuğu aradım. Siz kimden bahsettiğimi anladınız. Sonunda onu buldum. Fotoğraflarına bakıyordum ve olan oldu. Korktuğum şeyle karşılaştım...

Sonsuzluk MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin