Yazarın Geç Kalmış Not'u.

470 70 36
                                    

Öncelikle sürekli not yazdığımı biliyorum ve bunun için üzgünüm. Bazen katlanamayacağım derecede hüzün ve özlem çöküyor üzerime. Anlatabileceğim kimsem yok. Zaten anlatsam da beni anlamıyorlar. İçimi dökmem gerekiyor. Bunu da en iyi burada yapabiliyorum. Facebook'a falan yazsam okunmaz, zaten "O" görürse de kızar. Gerçi artık umrunda mıyım o tartışılır bir konu.

Her neyse, bu yazıyı yazmamdaki amaç dün -5 Nisan- , eğer birlikte olsaydık 2. ayımız olacaktı ve 2. ayımızı kutlamak üzere bu yazıyı yazıyorum. Gerçi dün de yazmıştım ama kısa bir tweet olarak. Yetmeyeceğini düşündüm. Sonuçta hayatım olan bir adam için kısa bir tweet hakaret gibi olurdu.

Ben hep geç kalırım, bu huyumu en iyi o bilir ve bana çok kızardı. Beklemekten nefret eder ama beni hep beklerdi. Şimdi diyorum ki keşke o beklettiğim dakikalar kadar da olsa birlikte olabilsek. Yine geç kaldım. Bu sefer onu bekletmedim tabiki ama bu yazıyı dün yazmam gerekiyordu. Hatta bu yazıyı bitirip yayınlayana kadar belki de saat 12'yi geçecek ve daha da geç kalmış olacağım. Bunun için de özür dilerim sevgilim. Gerçi okumayacaksın ama olsun, ben yine de özür dilerim.

Nasıl başlasam bilemiyorum fakat bir yerlerden başlamam gerekirse sen mükemmel birisiydin. Burada seni anlatmaya kalkışsam bitiremem sanırım. Hayatıma giren en güzel ve en anlamlı şey sendin. İyi ki de girmişsin. Pişman değilim. Hiçbir şey yaşanmamış olsaydı ve bana seninle olan anılarımız anlatılsaydı ama sonunda böyle bir ayrılık olduğu da söylenseydi yine hiç düşünmeden kabul ederdim. Şu an ne kadar kötü durumda olsam da bana en güzel anıları, duyguları sen verdin. Belki de sen olmasaydın boşlukta kalacaktım ve bunun farkında olmayacaktım. Ama sen beni o boşluktan çıkardın, bir şeylerin farkına varmamı sağladın. Şimdi bir boşlukta değilim; aksine, içimde kocaman bir boşluk var. O boşluğu sen yarattın. Benim içim boştu, kalbim boştu, aklım boştu ve hepsini sen doldurmuştun. Hayatım da boştu, gelip hayatımın kendisi oldun. Gittiğinde hayatımı ve doldurduğun boşluklardaki parçaları söküp aldın. İnsan boş olarak yaratılmış, bu yüzden hissetmiyor o boşlukları ama birisi gelip o boşlukları doldurduğunda ve sonra parçaları yerinden söküp yine boşluklar kaldığında bunu en şiddetli haliyle hissediyor. Ben hissediyorum. Sen varken güzel gelen şeylerin hiçbirisi zevk vermiyor artık.

Burada yağmur yağıyordu, biliyorsun. Dışarı çıkmışsın, tweetini gördüm. Bu yüzden bu delirmişcesine yağan yağmurda seni aramaya çıktım. Kendine hiç dikkat etmiyorsun, hasta olacaksın. Belki bulursam engel olurum hiç değilse haftalar sonra seni bir kere de olsa görürüm diye düşünmüştüm. Olmadı, çok aradım ama bulamadım. Bir de dünya küçük derler; ben küçücük Bandırma'da seni bulamamışken. Sırılsıklam oldum. Annem sürekli aradığı için eve geri dönmek zorunda kaldım, bunun için de özür dilerim. Seni aramaya devam etmem gerekirdi.

Ben seni özlediğim için her gün delirip, başkalarında seni görürken sen ne yapıyorsun? Hiç aklına geliyor muyum? Peki ya hiç özledin mi? Özlenecek birisi değilim biliyorum, ama bir insan aşık olduğu kadını özlemez mi? İlk aşık olduğundum ben senin. Bana ilk kez gözlerime bakarak seni seviyorum diyen adamdın. O kadar içten, o kadar derinden bakarak, hissederek söyledin ki ağlayabilirdim. Tabiki de ağlamadım. Ağladığımda bana kızıyorsun biliyorum. Gittiğinden beri tutamıyorum ki kendimi. Sanırım bir de bunun için özür borçluyum sana.

Bazen düşünmüyor değilim, acaba başkası mı var diye. Ama sonra diyorum ki: "Yoktur. Saçmalama. O adamı kendinden iyi tanıyorsun. Sen bu haldeyken böyle bir şey yapmaz." Sen ne kadar gitsen de, benim sana hala güvenim sonsuz. Zaten bunun için değiştirmedim şifrelerimi. Bana güvenmen için değil, zaten bana güveniyorsun ve seni nasıl sevdiğimi de iyi biliyorsun. Ben sana güvendiğim için değiştirmedim şifrelerimi.

Her gün, her saat başı, her profilini kontrol etsem de ne haldesin bilmiyorum. İyi misin? Yoksa hasta mısın? Mutlu musun? Ya da seni üzen bir şeyler mi var? Derslerin nasıl? Peki ya ailenle aran? Konuştuğun birileri var mı? Seni mutlu edebiliyorlar mı? Gülüyor musun? Veya ağlıyor musun? Hiçbirisini bilmiyorum. Konuşamıyorum, göremiyorum, sarılamıyorum. Ağlamaktan ve geceleri rüyamda seni görmekten başka elimden bir şey gelmemesi de acımı biraz daha katlıyor. Ha bir de dua ediyorum tabi. Ne kadar kabul olur bilemem, ama ben ediyorum. Umarım mutlusundur.

Düşünüyorum da fazla uzun zaman geçiremedik seninle ama yine de seni en iyi ben tanıyordum, tabi annenden sonra en iyi. Mesela en sevdiğin renk mavi. Benim de en sevdiğim renk mavi, çünkü mavi sonsuzluktur, çünkü senin gözlerin mavi. Mesela canın sıkıldığında muhallebi yaparsın. Hamaratsındır. Kremşanti gördüğün yerde saldırırsın, dayanamazsın. İçtiğin sigaranın markasını, en sevdiğin sigaranın markasını hepsini bilirim. Sigarayı nasıl tuttuğunu, sigara içmediğinde nasıl sinirlendiğini de iyi bilirim. Ya da en çok nereyi öpmeyi sevdiğini, en çok da nerenden öpülmeyi sevdiğini de ben bilirim. Saçlarınla oynanmasını çok sevdiğini, 5-6 dakika sonrasında uyuya kaldığını da dizlerime yatıp dakikalarca saçlarınla oynadığım zamandan biliyorum. Mesela çaya bayılırsın, beni de sevmediğim halde içmeye zorlarsın. Bardak ince belli ve biraz küçükse 1 tane şeker atarsın, biraz büyükse eğer 2 şeker. Nereye gitsek en sevdiğin şarkı çıkınca bana bakıp gülümserdin. "Beni gördükleri için açıyorlar bak görüyor musun" derdin. Tabiki en sevdiğin şarkıyı biliyorum. Hatta sevdiğin çoğu şarkıyı biliyorum. Ben sana dair her şeyi biliyorum. Hangi gün kaç saat dersin olduğunu bile aklıma kazımıştım.

Ne kadar uzun oldu bilmiyorum. Belki de kısa olmuştur. Daha yazacak çok şeyim var fakat annem yat diye tutturdu. Yatsam iyi olacak sanırım.

Daha önce de söylediğim gibi bir gün dönersen eğer hiç düşünmeden affederim. Seni her zaman affederim ben ama affetmemeye gücüm yetmez. Kendimi daha fazla acı içerisine sokacak kadar gücüm yok. Sarılsam bir anda her şey geçecekmiş gibi geliyor. Belki de geçer, bilemiyorum. Denemeden bilemem, demek ki bilemediğimde kalacağım. Daha fazla sizi de yormadan yazımı burda bitiriyorum. Seni çok özlediğimi bilmeni isterim sevgilim. Bu yazıyı okumayacak olman sorun değil. Derdimi anlatmam gerekiyordu. Kim bilir, belki birisi benimle aynı durumdadır. Belki ona yardım ediyorumdur bu yazıyla. Belki de beni anlayan birileri çıkar.

Seni çok seviyorum. Birlikte olmasak da 2. ayımız kutlu olsun her şeyim.

05.02.2015 ∞

Sonsuzluk MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin