8. BÖLÜM

1.2K 88 15
                                    

Selam canlar malesef bölüm geç geldi ama inanın bölümleri yazarken çok zor zamanlar geçirdim.

Kitabım tutmaz dediğim anda bana destek olan Merve ablam Emanet kitabımın bütün bölümlerini sana ithafen yazıyorum.

Oy ve yorum sayısı az final yapmayı düşünüyorum dediğim anda final yapma diye beni kararımdan vazgeçiren canım Esram Emanet kitabımın bölümlerini sana ithafen yazıyorum.

Yanımda olan ve bana destek olan tüm okurlarım hepinize tek tek teşekkür ederim.

Hepinizi çok seviyorum.....



KASIM GÜNÜ HASTANE

Büşra yine pencerenin önünde Deniz'in uyanmasını bekliyor, eşi göreve gideli bir hafta olmuş sadece birkaç kez telefonda konuşa bilmişlerdi. Deniz'in yaraları yavaş yavaş iğleşiyor ama elinin durumu belli değil ve bu Büşra'yı korkutuyor. Eli düzelmezse doktorluk hayalleri biterdi, cerrah olamazsa Deniz bunu kaldıramaz.

"Deniz canım kaç ay oldu hadi artık uyan güzelim uyan senin o bitmek bilmeyen neşeni özledim, hem bak yeğenlerin de seni merak ediyor, hani bebekler doğduğun da ilk sen kucağına alacaktın, yeğenlerin senin birer kopyan olacaktı. Abin seni çok özlüyor Denizim gözü hep seni arıyor senin sesini özlüyor ama belli etmek istemiyor... Bazen geceleri ağlıyor Denizim seni koruyamadığı için kendini suçluyor, aslında sen benim yüzümden bu haldesin Denizim seni korumam gerekiyordu ama ben onları hafife aldım. uyan Denizim uyanda bu içimde ki vicdan azabı dinsin."

Büşra gözlerini kapatıp başını pencereye dayadı, gözünden akan yaşlar yüreğini her geçen gün daha çok yakıyordu. Neden böyle olmuşlardı yeteri kadar acı çekmediler mi, aileleri bu vatan için kan verdiler can verdiler ama hala bu vatan için kan verecek can verecek insanlar gerekiyor ama bu Deniz olmamalıydı, o daha küçüktü hayalleri vardı cerrah olup mültecilere yardım edecekti, savaş altında ki kardeşlerimize yardım edecekti.

Cihazlardan tekrar sesler yükselmeye başlayınca Büşra başını pencereden kaldırıp Denize baktı hemşireler ve doktorlar odaya koşarak giriyorlardı, Toprak ve Feyza içeride cihazları kontrol ediyordu. Büşra korku içinde onları izliyordu Feyza başını pencereye çevirip gülümseyince içi rahatladı genç kadının. Denizi kaybetmekten çok korkuyordu eğer Denize bir şey olursa kocası değişecekti, Deniz Fırat'ın can damarı hayatının merkeziydi. Büşra bunun hep farkındaydı kocasının Denize verdiği önemi hiçbir zaman kıskanmamıştı.

Feyza ve Toprak kontrolleri yapıp odadan çıkınca Büşra hemen yanlarına gitti. Doktor Feyza gülerek kuzenine sarıldı "Deniz savaşı kazandı artık cihazlara direniyor, ilaçları bırakıcaz artık Deniz'in uyanma vakti geldi."

Büşra sevinçten ağlayıp kuzenine daha çok sarıldı "sana şükürler olsun allahım Denizim uyanıyor kardeşim uyanıyor..."

Büşra sevinçten hem ağlıyor hem gülüyordu, bitiyordu artık üzüntülü zaman bundan sonra mutluluk zamanıydı.


ÜÇ GÜN SONRA

Denizi uyandırmak için ilaçlar kesilmiş her yarım saatte bir kontrol ediliyordu. Büşra doğum yaklaştığı için hareketleri kısıtlanmış eskisi gibi rahat haraket edemiyor zorlanıyordu. Nazlı hanım onun konaktan çıkmasına izin vermiyor dinlenmesi için elinden geleni yapıyordu. Yağmur Büşra yerine kontrol ediyor durum raporu veriyordu. Bugün Denizi uyandıracak ve tedavisine ondan sonra devam edecekler, Büşra zorla Nazlı hanımı ikna edip hastaneye gitmeye ikna etmiş hatta yanında Nazlı hanım ve Zişan hanımda geliyordu. Büşra hazırlanıp avluya indiğinde herkesin hazırlanmış onu beklediğini görünce mahçup oldu, koskaca kadınları bekletmişti.

EMANET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin