18. BÖLÜM

539 43 26
                                    

Bu bölüm benim için yazımı çok ama çok zor bir bölüm oldu. Doğrusunu söylemek gerekirse kitabı yazarken böyle bir bölüm yazmak aklımda yoktu ama bir noktadan sonra finale adım adım gitmem gerekiyordu ve malesef gerçek hayatta her hikaye mutlu sonla bitmiyor...



























Kim istemezdi ki hayatı sonsuza dek mutlu devam etsin. Ailesi sevdikleri hep yanında olsun ama kader değil mi olmasın dediğimiz şeyleri hayatımızın tam ortasına bir bomba gibi bırakıp bizleri bir ömür söküp atılmayacak bir acıya mahkum eden. Şimdi ise koca bir ülkenin tam göğsüne bir kor düştü hemde öyle bir kor ki Türkü, kürtü, lazı, çerkezi herkesin yüreği yanmış İslamin son ordusu için dua orduları harekete geçmiş şehit olan asker için yasinler okunup dualar ediliyor, kaybolan askerlerin ise sağ salim vatanlarına ailelerine dönmeleri için diller durmadan dua edip zikirler çekyor.

Ahmet abinin töreniine timin aileleride katılmıştı. Herkesin gözlerinde aynı hüzün ve acı hakimdi, herkes biliyor ki bu acı yarın bizim de kapımızı çalacaktı. Vatanın yedi öz evladı kayıptı, yedi ailenin eli kalbinde evlatlarından haber beklemekteydi. Bu çaresiz bekleyişin ne denli zor olduğunu biliyordum lakin gönlüm kabul etmiyordu sanki gözümü açıp kapatsam Rüzgar yanımda olucakmış gibi hissediyordum. Tören bittikten sonra herkes şehidin ailesinin evine dönmüştü ben ise mezarlıkta kalıp tek tek şehitleri ziyaret ettim. Vatan için ne çok şehit verdik ne çok ailenin eli kalbinde, mutluluğu boğazında, seviçleri kursağında kaldı.

Vatanımız için ne çok bedel ödedik hala daha ödemeye devam ediyoruz bundan gocunmuyoruz ama sevdiklerimizi kaybedince bizlerinde ruhunun öldüğünü sadece bedenen yaşamaya çalıştığımızı anlamayıp her haretimizi eleştirmeleri bazen gerçekten çok can yakıyor. Evet sevdiklerimiz şehit oluyor ama bizlerin acımızı içimizde tutup annemize, babamıza, kardeşlerimize, çocuklarımıza iyiymişiz gibi davranmak zorundayız.

Ahmetler, Aliler, Fatihler, Mehmetler, Kürşatlar, Furkanlar, Fıratlar, bu vatanın öz evlatları bir bir şehit olurken vatanımızda ki hainlere fırsat verme yarabbi.! Anneleri, babaları, kardeşleri, eşleri, çoçukları bağrı yanık kalan ailelerin ahını yerde bıraka Rabbim.! Bizleri ailelerimizden koparan bu canilerin daha fazla masumların canını acıtmasına fırsat verme Ya Rabbim























İKİ AY SONRA


İki aydır devlet tüm imkanlarını seferber etmiş lakin yinede kimse time ulaşamıyordu. Suriye, Kuzey ırak bölgeleri alt üst edilmiş lakin hala daha time ait bir iz bulunamamıştı. Aileler caresizce beklemeye devam ediyor arada bir iyi haber alma ümidiyle komutanları arıyorlar lakin duymak istedikleri cümleleri duymadan gözyaşları içinde telefonları kapanıyordu.

Konakta hergün dualar edilip fakir fukara için ihtiyaç kolileri hazırlanıp dağıtılıyor, Nazlı hanım evlatları sağ salim dönsün diye sürekli dualar edip herkesten dualar istiyordu çünkü şuan elatlarını kurtara bilecek tek silah duaydı. Her geçen gün Deniz'in umutları yıkılıyordu kendini odaya kapatıyor günlerce ne odasından çıkıyor ne de ağzına bir lokma koyuyordu gelininin bu hali yaşlı kadını her ne kadar üzsede artık gelinini teselli edecek tek bir kelimesi bile kalmamıştı. Sadece Deniz değildi kötü olan tüm konak ahalisinin huzuru yoktu herkes zoraki bir kaç lokma alıp odalarına çekiliyordu o eski neşeli günlerden eser kalmamıştı.

Öylece odasının tavanını izliyordu yanında ki boşluk canını yakıyordu gözleri doluyor tekrar tekrar ağlama krizleri başlıyordu. Elini kalbinde kocasının dönmesini bekliyordu tekrar ailesini yuvasını kaybetmek istemiyordu, bu hayattan çok bir şey istemiyordu sadece kocasıyla çocuklarını büyütmek hayatının her saniyesinde kocasının elini tutup onunla yaşlanmak istiyordu onun soğuk mezar taşına sarılmak istemiyordu. Hayat işte biz ne umuyoruz neler yaşıyoruz, çok birşey istemiyorduk oysa sadece her insan gibi ailemizle mutlu olmak istiyorduk. Deniz hayatı boyunca ailesinin eksikliğini hissetmişti hala daha hissediyordu anne babasını elinden tutup parka gitmesi gerektiği çağda soğuk toprağın altındaydı. Abisi ona hem anne hem baba olmaya çalışmıştı başarmıştı da kardeşine çok iyi bakmış şehit olurken bile can dostuna emanet etmişti. Sol yanı sızlıyordu Deniz'in özlemekten ciğerleri yanmıştı artık.

EMANET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin