13 // jongdae'nin hançeri

1K 179 37
                                    

Bölüm 13 // Jongdae'nin Hançeri

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 13 // Jongdae'nin Hançeri

"Günaydın uykucu." Jongin sabah uyandığında göreceği ilk şeyin, ellerini başının iki yanına koymuş ve yüzüne eğilmiş Sehun olacağını bilse muhtelemen uyumazdı. Başı döner gibi oldu, ellerini yüzüne çekip gözlerini kapadı hemen bu yüzden. Aklını mı kaçırmıştı bu yarı tanrı?

"Günaydın." dedi utanarak. Öyle yaklaşmıştı ki parlak siyah saçları kendi alnına değiyordu. Sarışının bu zamana kadar gördüğü en güzel manzaraydı bu.

"Elini yüzünü yıka, kahvaltı için aşağı indikten sonra hemen yola çıkıyoruz." Diğerinin utanmış olduğunu anlayıp üstelemedi ve üzerinden kalktı Hades'in oğlu. Zaten Sehun, sarışının neden bu kadar kolay utandığını da anlamıyordu. Kendisi mi garipti yoksa o mu?

Jongin başını sallayıp yattığı yerden doğruldu. Büyük gün gelmişti, yeraltına inip tanrı Hades ve eşi Persephone ile tanışacaklardı. Eliyle karışmış saçlarını düzeltirken derin bir nefes çekti içine. Umarım kimse ölmez veya sakat kalmazdı. İşte yarı tanrı olunca içinizden bu tür dualar ediyordunuz. Babacığım, senin sözünü dinlemeyip kamptan ayrıldım ama yine de ölmeyeyim olur mu? Elbette kaçtığımdan haberin varsa. Eğer yoksa, bu duayı görmemişsin gibi yapalım.

Kendisi ayılmaya çalışırken Sehun da banyoda olmalıydı, o çıkana kadar çantasından çıkmış ufak tefek şeyleri toplamak için yerinden kalktı. Sonra temiz bir tişört çıkardı, üzerindekiyle değiştirdi hızlıca. Bir daha ne zaman kıyafet değiştirmeye fırsatları olurdu, ya da olur muydu, kestirmesi çetin şeylerdi bunlar.

O sırada odalarının kapısı tıklatıldı. Anlaşılan kardeşi ve Baekhyun çoktan uyanmıştı. Sehun'un hâlâ içerisinde olduğu banyoya kısa bir göz atıp kapıya yöneldi. Jongdae'yi Ares oğluyla uyuttuğu için kendisini biraz suçlu hissediyordu.

Kimin geldiğinden fazlasıyla emin olduğu için delikten bakmadan hızlıca kapının kolunu çevirmişti fakat beklediğinden farklı bir görüntüyle karşı karşıya kaldı. "Buyrun?" İki tane hizmetli kıyafetleri içindeki kadın, kahvaltı servisi ile gelmişlerdi.

"Oda servisi." İkisi de başını yana eğip aynı anda, ve aynı tonda konuştuğunda Jongin kaşlarını çattı. Oldukça garipti, yine de kabalık olmasın diye suratlarına kapamayıp nazikçe reddetmeyi seçti. "Üzgünüm, sanırım yanlış odaya getirdiniz."

"Apollon oğlu sen değil misin?" Kadınlar yine aynı anda konuştuğunda bir terslik olduğunu anlamıştı, ürkekçe bir adım geri çekildi. Kapıyı kapatmak için hamle yaptığında, küt saçlı olan sertçe önlerindeki kahvaltı masasını yarı tanrıya doğru itti. Jongin ister istemez tökezlemişti, ancak o kadar şaşkındı ki, tepki bile veremedi. Kimdi bunlar böyle?

"Öyle güzel kokuyorsun ki yarı tanrı, büyük tanrıların çocuklarından bile daha güzel bir koku bu." Saçları diğerine göre daha uzun olandan tıslarcasına bir ses çıktı ve o an farketti sarışın, insan değildiler. Bedenleri gözünün önünde yavaş yavaş form değiştirmeye başladı. Manikürlü eller birer pençe yerini alırken, ağızları keskin gagalara dönüşüyordu.

güneşin oğlu geceye tutulmuş] sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin