24 // yixing herzaman haklıdır

1.1K 183 82
                                    

Bölüm 24 // Yixing Herzaman Haklıdır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 24 // Yixing Herzaman Haklıdır


Jongin'den

"Senin bir tane bile siyah şortun yok mu gerçekten Nini'm?" 

Gün birden kulübeme damlayan ve abimle ortak kullandığımız dolabın altını üstüne getirmeyi kendine görev bilmiş olan bir Afrodit oğluyla başladı. Herzamanki gibi bütün oda erkenden uyanmış, kahvaltıya hazırlanıyorduk.  Bizim aksimize Yixing çoktan uyanmış, süslenmiş ve odamıza damlamıştı bile. Daha yüzümü bile yıkamamıştım, bana siyah şortum olup olmadığını soruyordu. "Nereden bileyim, vardır belki. Karıştırma dolabı Yixing."

"Karışmış karışacağı kadar zaten. Jongdae'nin kıyafetleri ineğin ağzından çıkmış gibi duruyor." Abim dağınık olabilirdi ama ben değildim, gayet düzgündü kıyafetlerim. En azından kampta sürekli kaldığımız için koca bir dolap sadece ikimize hak görülmüştü de başka kardeşlerimizle kullanmak zorunda kalmıyorduk. Kimsesizlik arada işe yaramıyor değildi yani.

"Ne yapıyorsun tam olarak tanrılar aşkına?"

"Seni biraz sert çocuk gibi göstereyim dedim ama my little ponny'den hallice bir moda anlayışın var. Jongdae'ninkilerden mi giydirsem?" Sabah sabah başına taş düşmüştü herhalde. "Yixing, iyi misin birtanem nereden çıktı bu? Ayrıca abim benden iki beden daha küçük giyiyor saçmalama."

Elleri belinde, bir avucuna turuncu tişörtümü sıkıştırmış bir halde arkasına, bana döndüğünde hala amacını çözebilmiş değildim. Herzamanki rahat hali yoktu üstünde, tedirgin gibiydi. Bir şeyler tersti, ne zaman düz olacaktı acaba? "Yixing," dedim temkinli bir ifadeyle. "Bir şey mi oldu?"

"Jongin'im ya," Sanki bunu söylememi bekliyormuş gibi tişörtü bir kenara fırlattı (babasının malı sanki) ve yatağa, oturmakta olan benim yanıma çöküverdi. Kardeşlerimin hepsi yavaş yavaş terkediyordu odayı, Jongdae de Baekhyun ile antreman için daha erken kalmıştı. Bir an yine benlik bir olay mı var diye korkmadım değil, belalar gelip beni bulmayı severdi sonuçta. "Ben hiç öğrenmemem gereken bir şey öğrendim. Çatlayacağım." 

Bu endişeli hali beni de gerdi. "Birine bir şey mi oldu yoksa?" Yarı tanrı olduğumuz için devamlı ölümle iç içeydik zaten, fakat son günlerde göreve giden melez olmamıştı. Sevdiğim herkesin şu an kampta olduğunu kendime hatırlatıp bu tür bir ihtimali kafamdan attım. "Ne öğrendin?"

Ben cevap beklerken içeriye karman çorman saçlarıyla Chanyeol girdi. Bakışları fıldır fıldır etrafı tararken Yixing ile anında göz teması kurmuşlardı, gerçekten de bir şeyler oluyordu. "Jongin'e söyledin mi?" dedi hemen, sonra da koca adımlarla yanımıza gelip yatağımın yanına çömeldi. "Tam söylüyordum Chan."

"Ne oluyor size be?" Zaten günlerim Sehun yüzünden yeterince gergin geçiyordu, bir de sabah sabah bu iki delinin halini hiç çekemeyecektim. Chanyeol bile Baekhyun'u bırakıp geldiyse başımıza taş yağacaktı sanırım. Lafımla birlikte aynı beyin hücresini paylaşıyormuşcasına derin nefes aldılar. "Biz dün Chanyeol ile ormanda yürüyüşe çıkmıştık. Akşam yemeğinden sonra."

güneşin oğlu geceye tutulmuş] sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin