22 // tilkinin kürkçüye olan aşkı bitmez elbet bulur dükkanı

1.1K 182 126
                                    

Bölüm 22 // Tilkinin Kürkçüye Olan Âşkı Bitmez Elbet Bulur Dükkanı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 22 // Tilkinin Kürkçüye Olan Âşkı Bitmez Elbet Bulur Dükkanı


"Ee Sehun, anlatsana biraz. Kamptan bu kadar ayrı durunca yaratıklar sana saldırıp durmadı mı?" Gerçekten de bunu yapıyorduk, gerçekten. Elimizde şişelerle, birbirimize yakın bile değilken burada sohbet etmek o kadar mantıksızdı ki diyecek tek bir sözüm yoktu. Cep telefonum olsa en azından bizimkilerden birine bir saat sonra falan beni almasını mesaj atabilirdim ancak yoktu. Gerçi yarım saat sonrası için bile kendime güvenmiyordum. Çok, çok minik damlalarla içkimi yudumlamam da bu yüzdendi.

Genel akışımız Mina'nın sorular sorması ve Sehun'un kısa cevaplar vermesinden oluşuyordu. Dört seneden uzun zamandır bu kampta bulunan her yarı tanrı gibi kız da onun hakkında bir şeyleri merak ediyordu elbette, onu suçlayamazdım. Ancak son sorduğu soruya kadar Sehun cidden Mina'yı cevaplamış olmasına rağmen bu sefer kaşlarını çatarak kafasını diğer tarafa çevirmişti. "Bu seni ilgilendirmez." demişti sonra da biraz tersleyerek, hemen ardından içkisinden büyük bir yudum almıştı. Bir psikolog gibi onu analiz etmeye çalışmayı bırakmalıydım ama Sehun'un sadece yorgun olduğuna inanmıyordum.

"Senle de hiç sohbet edilmiyor."

"Olabilir."

"Ah, cidden." Mina cevap alamayacağını anlamış olacak ki bir süre sonra bana döndü. Keşke dönmeseydi. "Bununla aynı görevde delirmeden nasıl bulundun?"

Trajikomik bir soruydu, çünkü o zamanlardaki aptal Jongin dünya üzerindeki en mutlu insandı. "İşin aslı Hades beni zindana atana kadar gayet zevkliydi." dedim. Sesimdeki alaya engel olamamıştım. Böyle söylememle birlikte Sehun başını yere eğdi, elimde olmadan içkimden büyük bir yudum aldım bu sefer. Başını eğip benden kaçamazsın Oh Sehun.  "Neredeyse açlıktan bayılacak olmasam, ağlamaktan gözlerim kapanmasa çok eğlendiğimi söyleyebilirdim."

"Üzgünüm, bu konuyu hiç açmamalıydım." Demeter kızı pişmanlıkla suratıma baktığında önemli değil dercesine başımı iki yana salladım. Beni o zamanlar yaralayan zindanda oluşum değil abimin ihanetiydi. Hatırlayıp üstü kapanmış bir şey üzerinden Jongdae'ye sinirlenmek istemiyordum ama insanın aklına bazen düşüveriyordu işte. Ben de insandım. Ah, bir de döndükten bir hafta sonra Sehun'un ormana gelişi vardı. Aklıma gelmesiyle birlikte biraz daha içtim. Gözlerime bir kez olsun bakmamıştı, şimdi karşımda oturup bakmaya ne hakkın var? "Sorun değil, üzerinden epey zaman geçti."

"Yine de kolay bir şey değildi. Kamptaki neredeyse herkes size sırf bu yüzden tapıyor." Elini hülyalı hülyalı yüzüne koydu. "Hele de Baekhyun, kaç kişinin hayali ama Hermes oğluyla epey ciddi görünüyorlar." Güldüm, bu dediklerini Chanyeol duysa kalpten giderdi büyük ihtimalle. Baekhyun dört senedir ona aitti ancak eski playboy defterleri kolay kapanmıyordu. Bazen birlikteliklerini sorguluyordum, bu duruma o kadar imkansızlarken nasıl gelmiştik? Söz konusu ben değilsem mucizeler gerçekleşmeye yer arıyordu gerçekten, zaten bozulmuş sinirlerim daha çok bozuldu ve kendimi sıkmayı bıraktım. Sehun çimenleri dalgın dalgın seyrederken ben içmeyecektim de kim içecekti? "Üzgünüm, o sonsuza kadar Chanyeol'ün kalacak."

güneşin oğlu geceye tutulmuş] sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin