Bölüm 26 // Yaraların İçin Başkalarına Gitme Ben Sararım Hepsini
Jongin'den"Senin gözüne ne oldu Chan?"
Yine sabahı bir şekilde etmişti tüm kamp. Herzamanki gibi, aynı masamızda, aynı yerlerde oturarak kahvaltımızı yapıyorduk. Minseok ve Kyungsoo arasındaki bizden başka kimsenin bilmediği sır, abimin tabağıma koyduğu çörek ve Yixing'in sol kulağındaki dört küpe herzamanki gibi yerli yerindeydi. Konuştuğumuz konular bile benzerdi fakat diğer günlerin aksine, ben Sehun'u bekliyordum. Düşünmesi bile komik geliyordu ama bekliyordum işte. Ondan bir şey beklemeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki, doğru düzgün yemeğimi bile yiyemiyordum.
"Gece Ares kulübesine girip Baekhyun'a yatağında sürpriz yapayım demiştim de. Karanlıkta ben olduğumu anlamayınca yumruk attı, bulanık görüyorum hâlâ biraz." Bir gözüm sohbet eden arkadaşlarımda, diğer gözüm yemekhanenin kapısında huzursuzca otururken Chanyeol'ün şişmiş gözü biraz olsun keyfimi yerine getirmişti.
Dün, Sehun'dan kahvaltıya gelmeye çalışacağının sözünü almakla iyi yapıp yapmadığımdan hâlâ emin değildim. Haddim olmadığını söyleyip kızıyordum bir taraftan da kendime. Fakat ben yardım etmezsem, kim edecekti ki? Diğerleri farkında bile değildi. Üstelik rahatsız olsa devamlı yanımda olmak istemezdi diye düşünüyordum, aramızdaki ipi daha fazla germeyecektim. Benimle acısını paylaşmıştı, öylece sırtımı dönmeyi bırakın sevdiğim adama, sıradan bir yarı tanrıya bile yapamazdım.
Düşüncelerimde kendimle kavga etmeyi acilen bırakmam gerekiyordu.
"Kampın içinde biri sana saldıracak değildi ya, güzelim çocuğun yüzü kaymış."
"Burada bana saldırmaya cesaret edecek kimse zaten yok. Kardeşlerimden biri eşek şakası yapıyor sandım, nereden bileyim ya."
"Sorun değil Yixing, yeterince pişman zaten. Bir de sen söylenme." Chanyeol iyi olduğunu göstermek istercesine otuz iki diş gülüp sevgilisinin yanağına bir öpücük kondurdu. Bu hareketiyle dalga geçmek için sırasını bekleyen Kyungsoo ve abim de ağızlarını kapatmak zorunda kalmıştı. Eğlenceleri ellerinden alınınca yemeklerine döndüler, ben de kapıyı izlemeye.
Kahvaltılarını bitirip yemekhaneden çıkmaya başlayan melezler umutlarımı büyük ölçüde yıksa da bekledim. Sonuçta uyuyamıyordu, kalkıp gelemezse de onu suçlamazdım. Yardım edecektim ama, buna da onu motive ederek başlayacaktım tabii ki. Bu yüzden kahvaltıya gelmesini söylemiştim ona, denerse bir şeyleri düzeltmeye başlayabilirdi. İçimden sürekli onun psikoloğu olmadığımı söyleyip dursam da aldırmadım. Dediğim gibi, kendimle kavga etmemin bir anlamı yoktu.
"Sen geldiğinden beri neden hiç konuşmadın Nini'm?" Yixing bana seslendiğinde dönüp ona cevap verecektim ki, içeri gözlerini ovuştura ovuştura giren Sehun tüm dikkatimi dağıttı. Pijamasını bile değişmemiş, saçlarının ön kısmı havada, uyandığının tek kanıtı olan açık gözleriyle yemek sırasına girerken neredeyse çığlık atacaktım. O kadar tatlı görünüyordu ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
güneşin oğlu geceye tutulmuş] sekai
Fanfic"Beni sevmiyorsun." Kana bulanmış ellerinden tekini farkında olmadan sarı tutamlarının arasından geçirdi. O böylesine sinirlenmişken karşısındaki çocuğun sakinliği sinirini bozuyordu. "Cehennem tazısına ismimi vermişsin." Diğerinin dudaklarına bir g...