Bölüm 27 // Ailem Sensin
Sehun'dan-
Saatin kaç olduğunu bilmediğim bir vakitte yatakta huzursuzca döndüm. Tuvalete gitmem gerekiyordu, içten içe huysuzlandım. Uyanmak zorunda mıydım? Jongin beni uyutalı ne kadar zaman olmuştu ve tekrar uykuya dalabilecek miydim? Bir gözüm kapalı huysuzca tuvalete giderken bir daha uyumadan su içmemem gerektiğini kendime telkin ettim.
Camımdan gelen ışık bana fazlasıyla yettiği için açmaya yeltenmeyip hızlıca lavaboya girdim ve işimi hallettim. Ellerimi yıkarken bir an gözüm aynaya, annemin fotoğrafına kaydı. Esneyip gülümsedim ona doğru. "İyi geceler anne." dedim sonra kapıyı açıp yatağıma dönmek için oradan çıkarken.
Gözlerim yatakla buluşana kadar tek derdimin yeniden nasıl uykuya dalmak olduğunu sanıyordum. Uykum kaçmasın diye gözlerimi bile tam açmamıştım. Ancak yatak başlığına yaslanmış, yüzüne vuran ay ışığıyla uyumakta olan Jongin'i gördüğümde, neredeyse küçük dilimi yutacaktım.
Bir an rüya gördüğümü sanıp gözlerimi ovuşturdum. Ancak yeniden baktığımda, Jongin hâlâ orada, yatağımda uyuyordu. O kadar ekstrem bir görüntüydü ki bu, ne olur ne olmaz diye kolumu da çimdikledim. Jongin uyumaya devam etti.
Temkinli adımlarla yanına varıp yeniden yatağa girdim ve muhtemelen hâlâ yarı uyku hâlinde olmamdan dolayı bir şaşkınlıkla birkaç saniye suratına baktım. Gitmek için çok acelesi varmış gibi duruyordu, nasıl uyuyakalmıştı böyle? Onu yormuş muydum ya da? Ancak gücünü kullanmanın kendisini yormadığını söylemişti. Öyleyse neden?
Çok rahatsız bir konumda uyuduğunu farkettim sonra. Uykusu hafif mi bilmiyordum, bu nedenle çok sarsmamaya dikkat ederek başının altına elimi koydum ve belinden de destek alarak onu yavaşça yastığıma yatırdım. Anlamadığım bir şeyler mırıldansa da uyumaya devam etti. Herzamanki gibi tatlıydı.
Muhtemelen üzerini yorganla örtsem terleyeceğini düşündüğüm için yataktan kalkıp dolaptan bir pike aldım ve onunla örttüm. Sonra da hâlâ burada, yanımda uyuyor oluşuna inanamayarak ben de kendi yorganımın altına girdim. Resmen buradaydı, rüya görmüyordum. Yatağımda iki yastık olmasına rağmen yüzlerimiz fazlasıyla yakındı, Jonginle ilk defa aynı yatakta uyumuyordum ama nedense ilk gibi hissettirmişti onu izlemek.
Yastığa dağılan uzun sarı saçlarına ve huzurlu yüz ifadesine uzun uzun baktım. Halası Artemis'in ışığı sanki bilerek tam yüzüne vuruyormuşcasına onu aydınlatırken yaşayan her şeyden daha canlı görünüyordu. Bu kadar hayat dolu, istediği her kişiye sahip olabilecek bir melezin benim gibi bir umutsuz vakâya takılıp kalması inanılır gibi değildi. Kalbini çok kırmıştım, buna rağmen yanımdaydı. Başka kim yapardı ki bunu? Belki de öğlen çok yorucu bir işle meşgul olmuştu ama beni düşünüyordu, yine onu biraz bile haketmediğim hissiyle dolup taştım. Jongin tamamen sorunsuz bir insanla bile birlikte olsa o insanın da yine onu haketmediğini düşünürdüm, kaldı ki benden bahsediyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
güneşin oğlu geceye tutulmuş] sekai
Fiksi Penggemar"Beni sevmiyorsun." Kana bulanmış ellerinden tekini farkında olmadan sarı tutamlarının arasından geçirdi. O böylesine sinirlenmişken karşısındaki çocuğun sakinliği sinirini bozuyordu. "Cehennem tazısına ismimi vermişsin." Diğerinin dudaklarına bir g...