Bölüm şarkısı: The Neighbourhood - Afraid
❝ Taehyung'un yatağının üzerine oturdu Jungkook. Ellerini tuttu. Kulağına yaklaştı:
" Asla yalnız olmayacaksın Taehyung. Seni yaşatacağım. Sonucu ne olursa olsun. En çok yaşamayı hak eden kişi sensin. Kalbinin masumluğu gözlerine vurmuş küçüğüm." ❞
Saat sabahın altısını gösterdiğinde yolculuk için pek uygun bir saat olmasa da hazırdı Jungkook. Gece boyunca Taehyung'un yanında kalmış, baş ucunda uyumuştu. Söz vermişti küçüğüne onu tekrar hayatına bağlayacaktı. ' Ne pahasına olursa olsun' diye mırıldandı kendine ' Ne pahasına olursa olsun.'
Bay Kim söylediği gibi ordunun en güçlülerini toplamıştı. On tane siyah kurt vardı. yirmi tane de gri kurt. Beyaz kurt olupta Alfa olanların sayısı çok azdı. Bu yüzden beş tane beyaz kurt vardı. Hepsi kasabanın bir ucundaki heykelin önünde toplandılar. Nereye gidecekleri hakkında hiçbir fikirleri yoktu. Ta ki Yoongi gelene kadar.
" Dün gece biraz araştırma yaptım. Geçmiş 17 yıl içinde çiçeğin nerelerde olduğuna dair. Fazla uzak değil fakat bulmamız günlerimizi alabilir.
" Çiçeğin şeklinin nasıl olduğunu bile bilmiyoruz. Nasıl bulabiliriz? "
" Aslında ben biliyorum. Temsili bir resmi çizilmiş kitaba " cebindeki sararmış eski kitap yaprağını çıkardı. Jungkook'un eline verdi. Yıpranmış sayfayı açtı. Beş yapraklı beyaz bir çiçekti. Yapraklarının hepsi elmas şeklinde ters dörtgendi. Her beyaz yaprağın üzerinde bir tane siyah çizgi vardı. En ortasında ise bir yatay birde dikey siyah çizgi vardı. Gözyaşı büyük ihtimalle buradan çıkacaktı. Sayfayı kaldırıp ekibe gösterdi.
" Şimdi beni iyi dinleyin. Bu çiçeğe hepiniz iyi bakın aradığımız şey bu. Aranızda dolaştırın. Böyle bir şey gördüğünüz anda yanından ses çıkarmadan uzaklaşarak bana haber verin. Asla konuşmayın. Anladınız mı beni?" Gruptan anlaşıldığına dair sesler çıkınca Jungkook devam etti:
" Çiçeğin nerede olduğuna dair düşünceler var fakat kesin değil. Bu yüzden geçtiğimiz her yere bakın. Şimdi Yoongi'yi dinleyin. Çiçeğin nerelerde olabileceğini söyleyecek." Grup tekrar onaylayınca Jungkook Yoongi'ye döndü. Yoongi ağzını araladı:
" Çiçeğe ulaşmak için... Kuzey Vampir sürüsünün topraklarından geçmeliyiz." Herkes şaşkınca birbirine döndü. Vampir sürüsünün haberi olmadan geçmek imkansızdı. Doğrusu hiçbir sürünün haberi olmadan topraklarından geçmek imkansızdı. Kokuları her zaman kendilerini ele verirdi. Yoongi şaşkın bakışları görünce gülümsedi. Asla donanımsız olmazdı. O en iyisiydi. Ve en akıllısı.
" Bunu bildiğim için sabah bilgenin yanına gittim." Elini montunun cebine sokarak bir şişe çıkardı. Elinin avcunun boyutunu geçmeyecek kadar küçük olan şişeyi herkesin görebileceği şekilde yukarı çıkardı. " Gördüğünüz şişe bir süreliğine kokumuzu gizleyecek. Nerelere gideceğimizi bilmiyoruz. Kesin olan vampir sürülerinden geçecek olmamız. Hangi topraklara girersek girelim kokularımız alınmayacak buna elfler de dahil." ardından mırıldandı. "Umarım girmek zorunda kalmayız." Bunu sadece Jungkook duymuştu. Yoongi tekrar söze girmişti:
" Şişeden herkes bir yudum alacak. Bu kadarı yeterli. Bir gün boyunca etkisini sürdürecek. Bu yüzden hızlı olmamız gerekiyor." Herkes kafasını sallamıştı. Yoongi içecekten bir yudum aldı. Ardından Jungkook'a uzattı. İçeceği koklamak için burnuna yaklaştırdığında bayılacak gibi olduğunda direkt kafasına dikti. Yoongi onun bu haline güldü.
Tüm sürüde dolaşmıştı şişe. Herkes içtikten sonra şişeyi tekrar eline alan Yoongi yere atarak kırdı. "Cebimizde bu şişeyle yakalanırsak sonumuz olur." Jungkook'un kafası karışmıştı.