Bölüm şarkısı yok, istediğiniz şarkıyı dinleyebilirsiniz. Dinlediğiniz şarkıyı buraya yazmayı unutmayın, hepimize öneri olur ♡
" Gitmemiz gerek artık."
"Tamam."
Jimin'in vampir hisleri doğru şeyler olmadığını hissediyordu. Acele etmesi gerekiyordu yoksa olmaması gereken şeylerin olacağı kesindi.
***
Taehyung ve Jungkook ordularıyla birlikte Kuzey vampir sürüsü kapılarına gelmişlerdi. Tabii ki daha önce tahmin ettikleri gibi Kuzey sürüsü karşılarında dikiliyordu.
Aslında söylenecek tek bir şey yoktu. Fakat yine de nezaketen Jungkook konuştu.
"Jimin nerede?" Kuzey sürüsü kralı Jeon alayla gülümsedi.
"Ben de tam aynısını söyleyecektim. Tabii birde sevgili oğlum. Sizin Jimin nasıl bir şeytansa oğlumu da ayartmış."
" Ona şeytan deme hakkına sahip değilsin."
" O senin oğlun değil." Yoongi ve Seokjin'den aynı anda çıkan cümleler Taehyung'u germişti. Seokjin'in burada olmaması gerekiyordu fakat gelmişti. Namjoon'da öyle.
"Uzatmanın anlamı yok değil mi?"
Jungkook'un söylediği ile Kuzey vampir sürüsünün üzerlerine gelmesi aynı anda olmuştu. Hava bir anda olması gerektiğinden daha fazla kararmış, doğa sanki aralarında olan savaşa ayak uydurmuştu.
Beşli takımlarının liderleri aynı anda Kuzey sürüsüne saldırdığında sürü de arkalarından girişmiş savaş resmen başlamıştı.
Etrafta güçlü auralar dolanıyor herkes birbirine girişmiş bir şekilde dövüşüyordu. Taehyung yapamayacağından korkuyordu fakat o an kendisine şaşabileceği şekilde iç güdüleri bedenini ele almış ve ona insan olarak asla yapamayacağı şeyleri yaptırıyordu. Karşısındaki vampirlerin boynunu acımadan kırıyor ve yere seriyordu.
Diğerlerini kontrol ettiğinde Yoongi'nin üç tane Seokjin'in dört tane ve Namjoon'un da iki tane vampirle uğraştığını görmüştü. Gözleri Jungkook'u arıyordu. Onu Kuzey vampir sürüsü kralı ve yanındaki on vampirle görünce ne yapacağını şaşırmıştı, acilen bir şeyler yapmalıydı.
Jungkook diğerlerini halledecek olsa bile daha gücünün doruğuna ulaşamamıştı ve bu yıllardır kral olan vampirin yanında onu kötü hale getirebilirdi.
Hissettiklerini anlatmaya o an kelimeler kesinlikle yetmezdi. Jungkook'u, ruh eşini korumaya öyle odaklanmış öyle çok onun için kendisini feda etmeye hazırdı ki bu duruma kendisi de şaşıp kalmıştı. Sanki içinden baş edemeyeceği bir güç yükseliyor ve geçtiği yerleri yakıp kavuruyordu. Bu duyguyla baş edemezken, bedenindeki gözle görülü değişmeyi kendisi de fark etmişti. Adeta parlıyor ilahi bir varlıkmışcasına, sanki bir melekmişcesine etrafına ışığını ve huzurlu aurasını yayıyordu. Fakat bilmediği bir şey vardı, bu aura sadece sevdiklerine huzur verici türdendi.
O anda gözüne kestirdiği güçlü vampire doğru ilerlerken acıdan yere yıkıldığını gördü. Bunu gören Jungkook etrafına bakarken kendisine doğru gelen Taehyung'u gördü. Tam ona doğru ilerleyecekken arkasından gelen vampiri gözden kaçırmıştı. Taehyung o sırada onu gözüne kestirdiğinde onun da yere yığılması iyiden iyiye ikisini de şaşırttığı gibi gören Yoongi ve Seokjin'i de şaşırtmıştı.
"Ne oluyor?" diye sordu Yoongi.
"B-bilmiyorum, baktığım anda yere yığıldılar."
Yanına gelen Jungkook'un gözlerinin içine dikkatle bakarken o kollarını sıkı sıkı tutuyordu.