Bölüm Şarkısı: Selena Gomez - Wolves
" ''Gerçi'' diye mırıldandı.
" Kimsenin haberi yok, tıpkı dahasından haberleri olmadığı gibi."
Mavi gözleri parladı. "
Taehyung şimdi Yoongi'ye dikkatle baktığında ne kadar çökmüş olduğunu fark etmişti. Tırnaklarını yemişti. Göz altlarının morluğu çok daha koyu bir hal almıştı. Duş alıp almadığı konusunda bile şüpheliydi.
Sağ yanından kendisini dürten Jungkook'a döndü. Gözlerindeki şefkatin birtek kendisine böyle parlak olması onu özel hissettiriyordu. Onun kalbinde gözlerine yansımasının bu kadar güzel düşeceği şekilde yer kaplıyordu.
" İyi misin?"
"Kesinlikle"
"Biraz dinlen istersen"
"Hayır"
"Taehyung yarın harekete geçeceğiz, dinlenmek zorundasın."
"Sen de"
" Sen gittikten sonra geleceğim"
Gözlerinin içine baktı. "Söz mü?"
Jungkook Taehyung'un belini kavrayarak kendine çekti. Sıkıca ona sarılırken saçlarına doğru fısıldadı.
"Söz."
Taehyung sarılışına karşılık verip boynuna öpücük kondurduğunda belinde olan ellerin saniyelik titrediğine şahit oldu.
Bu adamın üzerinde böyle hakimiyeti olması hoşuna gidiyordu.
Binadan ayrılırken yüzünde oluşan gülümseme görenleri de hayran bırakacak şekildeydi.
Sokakta fazla kişi yoktu. Ara sokaklarda olduğu için biraz korkutucu olsa da burada insanların ona herhangi bir şey yapma cesareti gösteremeyeceğini biliyordu.
Bunun sebebi Alfanın oğlu olması değil, Jeon Jungkook'un eşi olmasaydı.
Elleri cebinde yavaş adımlarla ilerliyordu. Kafasını eğdiğinde önüne düşen gölge anlık olarak gerilmesini sağladı. Cebindeki ellerini yumruk yaparak başını kaldırdı.
Karşısındaki adam kırklarında duran gayet normal hatta biraz da ürkek bir tipti. Neden önünde dikildiğini merak etmişti.
Adam bu merakını sezmiş olacak ki söze girmişti.
"Efendim size anlatmam gereken şeyler var."
"Ne ile ilgili?"
"Alfa Min Yoongi ve Delta Jeon Jungkook hakkında."
<><><><><><><><><><><><><>
Jimin deponun etrafında kapıdan başka bir çıkış yolu arıyordu. Mümkün olduğunca hızlı olması gerekiyordu yoksa hiçbir şey yapamadan tekrar yakalanacağını biliyordu.
Neyse ki buraları ondan iyi bilen kimse yoktu.
Deponun arkasında kalan kısmına giderek yerdeki kirli toprağı eşeledi. Kutunun içindeki anahtarı bulduğunda zafer sırıtışı çoktan yüzüne oturmuştu.
Olduğu yerden kalkarak deponun yukarıda kalan penceresine tırmanmak için kullanabileceği herhangi bir şey aradı.
Onun için bu kadar iyi önlemler almaları gururunu okşamıştı. Bu kadar güçlü olduğunu bilmek mükemmel bir histi. Eğer aylar önce bu anahtarı buraya yerleştirmeseydi kesinlikle kapana kısılmıştı.