Bölüm Yirmi Sekiz

2.8K 300 186
                                    

Bölüm şarkısı: Sleeping Wolf - Runaways

" "Daha az önce benim dayanıksız olduğumu söyledin şimdi nasıl ordunun başına geçebilirim ki?"

"İşte bu senin için gerçek bir fırsat,

Diğer Kim Taehyung'u çıkarman için." "

Kaç gün geçtiğini saymamıştı, zaman algısını kaybedeli çok olmuştu. Tek bildiği dayanılmaz seviyedeki açlığı ve hala dayanmaya çalışan iradesiydi. Çoktan sınırlarını aştığını biliyordu, büyük ihtimal komaya girmişti.

Vampirler uzun süre beslenmezlerse komaya girerdi. Vücut artık kanı kabul etmez kendi kanıyla beslenirdi. Böylelikle ölüm kaçınılmaz olurdu.

'Muhtemelen ölümlerin en acı verici olanı' diye düşündü. Hiçbir vampir için bundan daha korkunç bir ölüm olamazdı.

Deponun kapılarının gıcırdayarak açıldığını duydu. Duyularının algılamasına bile şaşırıyordu. İçeri girenin kim olduğunu bilmiyordu, görüşü bir hayli pusulanmıştı.

"Artık hiçbir şeye tepki vermiyor, amma dayanıklı çıktı."

"Olmaması şaşırtıcı olurdu"

"Her an komaya girebilir, ne yapmamız gerekiyor?"

"Majestelerine haber vermeden biraz besleyelim, ölürse hepimiz için daha kötü olur"

Yanındaki adam elindeki kan torbasının plastik kapağını açtı. Jimin'in saçlarını tutarak kafasını geriye çekti.

Yanındaki diğer adam çenesine parmağını bastırarak açılmasını sağladı. Aralanan dudaklarına torbanın ağzını dayayarak içmesini sağladılar.

Tabii besledikleri kişinin kendilerinden kat kat güçlü safkan vampir olduğunu hesaba katmamışlardı.

<><><><><><><><><><><><><>

Taehyung defalarca aramasına rağmen Yoongi'ye hala ulaşamamıştı. Artık iyiden iyiye sinirlenmişti.

Evden çıkmak için hazırlanırken neredeyse çıldıracaktı. Günlerdir hiç dinlenmeden savunma binasında planlar kuruyor, ne yapmaları gerektiği hakkında konuşuyorlardı. SeokJin, Namjoon ve Jungkook hala oradaydılar. Kendisi ise eve duş almaya gelmiş günlerdir Yoongi'den haber alamadıklarını fark edince onun yanına gitmek için hazırlanmıştı.

Postallarını ayağına geçirerek kapıyı sertçe kapattı. Ormanın ucuna kadar koşması gerekiyordu çünkü kaybedecek bir saniyeleri bile yoktu.

Bir yandan onu hala arıyor açmasını umuyordu. Artık ciddi ciddi başına bir şey gelmesinden şüphelenmişti. Ya da kendisinin başına bir şey getirdiğinden.

Tam 3 gün olmuştu.

3 gündür Jimin onların elindeydi ve ellerinden hiçbir şey gelmiyordu. Her ne kadar onu kurtarmak için plan yapsalar da harekete geçecek cesareti bulamıyorlardı, Yoongi'nin ortalarda bulunmaması da işin cabasıydı.

Evinin önüne geldiğinde etraftaki koku burnuna dolmuştu. Bunun için sevinse mi üzülsem mi bilemiyordu. Duyuları gelişiyordu, fakat Yoongi'nin üzgün kurdunun kokusunu hissedebilmesi iyi bir şey değildi.

Kapıyı tıklattı. Tekrar tıklattı. Zaten almasını beklemiyordu. Bunun için hazırlıklıydı. Evin kapısının önünden birkaç adım geri gidip tam omzunu kapıya vuracakken arka bahçeden çıkan Yoongi'yi gördü.

WHO AM I? | TaeKook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin