Bölüm Şarkısı: Dean Lewis - Waves
Herkese Merhaba;
Öncelikle bu bölüm bir devam bölümü değildir, 30K için yapılan özel bir bölümdür. Yani okumanız sizin tercihinize bağlı, tamamıyla kurgudan bağımsız.
Bu ilk özel bölüm ama son olmayacak :)
Sadece biraz mutluluk depolamak istiyorum size.
O zaman,
Herkese iyi okumalaaar
Taehyung yattığı yataktan sabah güneşinin gözlerinin içine kadar girmesi yetmiyormuş gibi tüm tenini kavurması üzerine oflayarak uyandı.
Yatakta gerinerek bağdaş pozisyonu kurduğunda daha nerede olduğunu algılayamamıştı. Gördüğü gri oda, siyah gardırop ve siyah yatakla nerede olduğunu anlaması pekte fazla vaktini almamıştı.
Gülümseyerek yataktan kalktı, kapıyı açıp dışarı çıktı. Aşağı kata inerken kalp atışlarının yavaş yavaş arttığını hissediyordu. Belki de çok hızlı bir artış oluyordu ama o bunu idrak edecek kadar üzerine düşmemişti.
Salonda gördüğü yatan vücut ile gülümsemesi tüm yüzüne daha çok yayılabilirmiş gibi arttı. İşte oradaydı, sevdiği adam.
Televizyonun önündeki koltukta bir bacağı kıvrılmış diğer bacağı koltuktan sarkar şeklinde uyuyordu. Aşağı sarkan kolundan telefonu düşmek üzereydi. Hızlıca gidip telefonunu aldı. Ana ekranı saate bakmak amacıyla açtığında gördüğü kendi fotoğrafı midesinde gerçekten hiç hissetmeyeceğini düşündüğü kelebeklerin havalanmasına neden olmuştu.
Saatin daha sabahın 9'u olması umurunda değildi. Mutlu bir gün geçirmek, sevdiği adamla birlikte huzurlu vaktine uzun uzun doymak istiyordu.
Jungkook'un üzerine uzadığında iteceğini düşünmüştü ama sanki bunu bekliyormuş gibi kollarını gövdesine sarmasını hiç beklemiyordu. Karnında başlayan ikinci dalga kelebek uçuşları bu kez daha şiddetliydi.
" Günaydın küçüğüm"
" Günaydın"
Aradan yalnızca birkaç dakika geçmişti ki Taehyung Jungkook'un üzerinden hızlıca kalkıp elini tutup çekiştirmeye başladı.
" Jungkook pikniğe gidelim mi lütfen ben daha önce hiç gitmedim"
" Gidelim gitmesine de ben de nasıl yapılıyor hiç bilmiyorum" sevdiği adamın mırıltılı sesine kahkaha atmaya başladı. Ta ki dudağının üzerindeki ufacık öpücüğü hissedip heyecan ve şok etkisiyle olduğu yerde kalana kadar.
Bu kez gülme sırası Jungkook'taydı. O da pamuk şekeri andıran karşısındaki küçüğünün saçlarını okşayarak gülümsedi.
" Hadi bakalım madem prensimizin canı bu kadar piknik yapmak istedi malzemeleri hazırlayalım o zaman."
Taehyung'un sağ elini tutarak onu peşinden mutfağa götürdü. Dolabın altından piknik sepeti çıkardı.
" Onu nereden buldun?"
" Sevdiğim kişiyle birlikte bir gün piknik yaparız diye saklıyordum evde"
Taehyung gözlerini devirdi, dalga geçmese asla olmazdı.
" Ne yerleştirelim içine?"
" Bilmem kahvaltı yapmak için gerekenleri koy."
" O zaman iki torba kan koyuyorum."