twentyone

4.1K 310 87
                                    

Sevdiği adam ve en yakın arkadaşı Taehyung dışında kimsesi olmayan kız sığındığı odasında saatlerdir ağlıyordu. Hayır mübağla yapmıyorum. Gerçekten saatlerdir sel olmuştu göz yaşları. Saatlerdir bir kapının ardında yoo diğer ardında Kook oturmuştu. Kook yalvarsa da kız bir hınçla ağlıyor ve kapıyı açmıyordu.

"Yoo yapma güzelim bırak gireyim konuşalım. Bununda üstesinden geleceğiz sana yemin ediyorum yoo. Lütfen aç şu kapıyı."

Kız hıçkıra hıçkıra ağlıyordu adam bunları söylerken.

"Yoo kalbim acıyor... Lütfen aç kapıyı."
Kız artık dayanamamış ve "Hayır kook! Açmayacağım! İstemiyorum seni! İstemiyorum o lanet yüzünü görmeyi!" diye bağırmıştı adamcağıza. "Hayır yoo! Hayır. Sen şu an sinirlisin. Sağlıklı düşünemiyorsun. İnanmıyorum sana!"

Adam ayağa kalkıp kapıya hızla vurmuş ve

"Yoojung! Aç kapıyı artık! Sağlığından şüphelenmeye başlayacağım!" demişti endişe ile.

Yoo bunca yalvarmaya dayanamamış ve o da bir sinirle kilitlediği kapıyı açmıştı. Hızla açtığı kapı duvara sertçe değmişti sonucunda yüksek ses belirmişti kook'un kulaklarında.

Yoo'nun sırıksıklam olmuş gözlerine dayanamayan adam kadınına sımsıkı sarılmış ve ardından ısırmaktan kırmızılaşan dudaklarını kızın narin dudakları ile birleştirmişti.

Sevdiği kadını acı çekerken görmek ve hissetmek ona kat kat acı veriyordu. Tek bir göz yaşı için canını verecebilecek olan adam ona şu an engel olamıyordu.

Çünkü bunu kendisi bile beklemiyordu. Böyle bir ihaneti beklemiyordu. Bu sırrın ortaya çıkacağını biliyorlardı fakat yeri ve zamanı mıydı? Hayır ikisi içinde yeri ve zamanı değildi.

Narin ve yumuşak öpücükleri kalplerine dokunuyordu.

Güçlü sevgi bağları ayrılmalarına izin vermiyordu. Her öpücük hareketleri şiddet ve heyecan yüklüydü.

Kızı sakinleştirmeyi beceren adam, kendisine bastırıp sımsıkı sarılmıştı sevdiği kıza.

Kafasına öpücük kondurup kokluyordu kızın gür ve çiçek kokulu saçlarını. Bu huzur ile kızın gözündeki yaş dinmiş ve kendisini daha iyi hissetmişti.

"Sen olmasan ne yapardım bilemiyorum kook." dedi kız buğuya boğulan sesi ile.

"Ah sevgilim senin her zaman yanında olacağım yemin ederim." demişti kook, yoojung'a cevaben.

Kız kendisini anlık alı koyduğu adamın boynuna kendisini bırakıvermişti. Kokusuna, bakışına, sevgisine yanıp tutuşan kız, bırakmıştı bedenini canı gibi sevdiği adamın şefkatine...

Yoojung'u sakinleştirmek ve acısını dindirmek isteyen adam geçen zaman zarfında kızı mutlu edebilecek her yolu denemişti nerdeyse.

Şu an ise bacağında uzanan kıza bir film açmıştı. Kız televizyon filmini izlemekten yanayken kook kendi filminden yanaydı.

Sevdiği kızın kızarmış dudaklarını, ağlamaktan şişen gözlerini, itinalı kaşlarını, kızaran yanaklarını izlemeyi tercih ediyordu. Bakmalara doyamıyor ve delice sarılmak istiyordu. Sevgisi ile boğmak, mutlu etmek istiyordu. Ama elinden gelen pekte bir şey yoktu. Onu mutlu edemiyordu ve böyle mutsuz görmeye dayanamıyordu.

Kız hafifçe kafasını sevdiği adama doğru çevirdi.

"Ben sanırım sıkıldım kook." dedi titreyen sesi ile.

"Oh bebeğim kapatabilirim istersen." dedi adam ilgili ses tonu ile.

"Ah aslında kapatabilirsin. Başımda hafif bir ağrı var." dedi cevaben.

Adam eline aldığı kumanda ile filmi kapatmıştı. Kız daha çok doğrulup adamın yanağına elini koymuştu.

"Çok özür dilerim hayatım sana karşı fazla serttim. Çok üzgünüm ve seni onca şeye rağmen tuhaf bir şekilde seviyorum." adam kızın bu kelimelerine tebessüm etmişti içindeki hoşnutluk ile.

"Güzelim bunların hiç bir önemi yok. Unut bunları lütfen. Hiç bir şekilde sana darılmadım ama şunu bil ki seni sevmekten vazgeçmeyeceğim. Yani sen her ne yaparsan yap senden vazgeçmeyeceğim. Söz veriyorum yoo..." dedi jungkook içten bir şekilde.

"Beni hiç bırakmazsın değil mi? Beni hep seversin, benim ile ilgilenmekten bıkmazsın, saçmalıklarıma katlanabilirsin değil mi? Cidden bunlara katlanabileceğini düşünüyor musun?"

Adam kaşlarını çatmış ve sinirli bakışlarla birlikte "Ne dediğinin farkında mısın yoo? Bu ciddi bir şey." kız arayı açmadan "Bende zaten ciddi bir konu olduğu için sordum kook." dedi.

"Yoo cidden? Tabiki de yoo b-bu cidden sinirlerimi zıplatıyor. Seni seviyorum ve bunun sadece sözde kalmadığını da biliyorum. Çünkü hissettirebiliyorum sevgimi, sevgini hissedebildiğim için." yoo yavaşca yaklaştığı adama yaklaşıp dudaklarına ufak bir öpücük kondurup geri çekilmişti.

"Seviyorum bu bakışlarını, biraz kırık biraz yakışıklı, biraz da keskin yapılı bakışlarını. Kalbimi şenlendiriyor gülüşün, öpüşün, dokunuşun... Seninle şenleniyorum sevgilim, seninle eğleniyorum, seninle gülüyorum sevgilim... Bunları benden alma. Beni bırakma kook..."

Adam duyguları okşanmıştı. Sevdiği kadının kulağına doğru vaziyet değiştiren adam "İnsan kalbini kendi elleriyle nasıl çıkartıp atabilir ki? Öleceğini bile bile. Hem bu gözlerden bu kokudan kendimi alı koymaya hiç niyetim yok yoo. Sana söz veriyorum seni bırakmayacağım güzelim."

Kızın gözlerini yaşartan ve güldüren bu konuşmaya karşı kız kısık sesle ve parmaklarını promise işareti yaparak "Yookook sözü..." dedi.

Aynı şekilde adam da aynı işareti yaparak "Yookook sözü sevgilim..." dedi.

Artık birbirlerinin değerlileri olmuşlardı. Birbirlerinden başka kimseleri yoktu artık. Gözlerini birbirlerinden saniye olsun ayırmıyorlardı. Saniye olsun ki vazgeçemiyorlardı bakışlarından. Oysa ki kızın içinde bulunan jungkook'u kaybetme korkusu açığa çıkıyordu içten içe. Ama Jungkook'un verdiği söz üstesinden gelebilirdi. Sonuçta yookook sözüydü. Bu bakışmayı bölen şiddetle ve öfkeyle çalan telefondu. Bu da kimdi?

...

Uzun zaman olmuştu böyle aralıklı yazmayalı. Arada değişiklik önemlii. Umarım beğenir ve oy verirsiniz. Sizin görüşleriniz benim için çok ama çok önemli lütfen düşüncelerinizi yorumda belirtirseniz çok şenlendirirsiniz beni.

Yb için 40 yorum yeterli olabilir. Tabi benim yazışıma da bağlı. Neyse ilk sınırım olabilir bu djddb. Bu arada ara yorunlara önem veriyorum. Ara yorum yapın heeee.
❤❤❤

Heart Teacher ✦ Jeon JungKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin