twentytwo

4.1K 302 70
                                    

Arayan okul müdürü Kyung seok Beydi. Bunu açması gerekliydi her ne kadar bu aşk dolu anı bir gram bozmak istemesede. "Bebeğim bu önemli sanırım açmalıyım." dedi ve açtı.
-Alo? Kyung Bey?
-Jungkook. Önemli bir konu var.
-Ah buyrun.
-Biliyorsun bu evlilik meselesi bir öğrencimiz tarafından deşifre edildi. Maalesef okul kurulu seni atmak istemekte. Bilirsin seni severim. Ben bu damgayla gitmeni istemiyorum okuldan. Kendi istifan ile gitmen senin için ve geleceğin için en iyisi olur.
-Evet anlıyorum Kyung bey beklediğim bir durumdu. Yarın erken saatte gelip istifa dilekçemi vereceğim Bay Kyung.
-Peki Jungkook umarım herşey iyi olur.
-Umarım Bay Kyung. Herşey için teşekkür ederim.
-Lafı bile olmaz iyi akşamlar.

Kook büyük bir iç çekip kendisini merakla izleyen ve dinleyen sevgilisine baktı. "Okul kurulu atmak istiyormuş. Atılıp ismime leke gelmemesi için Kyung bey bizzat kendi istifamı vermemi istedi."
Kız kafasını onaylarca sallayıp "Böylesi en iyisi. Hem ilerleyen zamanlarda tekrar mesleğine de başlayabilirsin." Jungkook sevgilisine katılırca "Evet bebeğim. Böyle olması gerekli. Yarın sabah okula gidip vereceğim dilekçeyi." Kız sıkıntılı bir şekilde "Jungkook." demişti telefonuna bakan adama doğru. "Efendim güzelim." "Ben okula gitmek istemiyorum. O insanlar ile aynı ortamda durmak istemiyorum. Hem kullanmadığım bir sürü devamsızlık hakkım var. Sınava da 2 hafta kaldı, 2 hafta devamsızlık yapsam sıkıntı olmaz."

Dedi yoo emin bir şekilde. Kook her ne kadar istemese de onunla vakit geçirme fikri hep cazip gelirdi. "Ah peki güzelim sen nasıl istersen öyle olsun." dedi ve kızın anlına ufak bir öpücük kondurdu. Kız ufak bir iç çekmeden sonra "Uyuyalım mı?" dedi. Onca yaşanılanlara karşı mecali kalmasa gerek kendini adamın boynuna bıraktı. Kokusunu son çekişiymişcesine içine çekti. Son sarılışıymışcasına sarıldı. Bacaklarını adamın beline sardı. Bir koalaymış gibiydi. Adam kızın bu hâline kıkırdamıştı. Fakat bir şey vardı. Neden böyle sarılma gereği duymuştu? Bunları düşünürken çoktan odalarına gelmişlerdi. Kızı hafifçe yatağa bırakan Jungkook dolaptan pamuklu yorganları çıkartmış ve kızın üzerini örtmüştü.

Evet, kesinlikle yoojung'ta bir sorun vardı. "Yoo bebeğim bir sorun mu var?" Bir yavru kedi misali bakıyordu kocasına. Kızın yanına geçerken kız konuşmuştu "Korkuyorum Jungkook." adam soru dolu gözlerle ve çatık kaşı ile bakıyordu. "Çok korkuyorum." Adam "Neden? Neyden?" diye sordu. "Eskiden kaybedeceğim hiç bir şey yoktu, ama şimdi kaybetmekten korktuğum şeyler var. Kaybedersem canımın acıyacağını bildiğim şeyler. Sen varsın Jungkook. Eğer gidersen bir gün ya da bir şeyler yaşayıp ayrılmak zorunda kalırsak ne yaparım ben? Sen geldin her şey oldun bana. Ben, ben bilmiyorum. Çok kötü hissediyorum. Çok korkuyorum." kızın göz yaşları gözünden öylece akıp gitmişti. Jungkook ne olduğunu anlamadan kızı bir anda ağlarken bulmuştu. Sorun buydu.

"Güzelim, güzelim. Ben burdayım ve hep senin yanındayım. Sakin ol ağlama. Lütfen güzelim." Kız kafasını adamın göğsünden çekip. "Eğer böyle bir şey yaşarsak... Yookook yıldızını unutma. Her zaman o yıldıza bak ve beni, bizi hatırla. Lütfen sevgilim. Belki bu gün değil, ama bir gün olursa bu söylediklerimi hep hatırla. Seni en içtenliğimle seviyorum sevgilim." durduramadığı göz yaşları akmaya devam ederken Jungkook kızı sarmalayarak sımsıkı sarılmıştı. Böyle düşünmesine anlam veremesede pozisyonlarını bozmuyorlardı. Yoo adamdan hafif uzaklaşıp dudaklarına minik buseler konurmuştu. Bu hareketine karşılık Jungkook, yoo'nun güzel dudaklarını öpmüştü.

Bir süre sonra kızın ağlamaktan bitkin düşen bedeni kendisini Jungkook'un kollarına bırakmıştı. Fakat Jungkook'un gözüne bir gram uyku girmemişti. Uyuyamıyordu. YooJung'un bu kalbe dokunan sözlerine karşı nasıl uyku girebilirdi ki gözüne? Bir insanı gerçekten sevince sarardı bu korku. Tam ve içten sevince sarıyordu. Korku böyle bir şeydi işte. Can acıtıcı bir o kadarda  sevgi yüklüydü. Tabi bir anda belirmesi Jungkook açısından daha şühpeli hâle gelmişti. Neydi bunu tetikleyen? Bu düşünce yığınına kapılarak saatlerce düşünmüştü. Sabaha karşı uyuyamadığı yatağından kalkıp duş almıştı.

Erken saatlerde ayağa dikilen yoo ile hızla ve hevesle kahvaltı hazırlamıştı kook. Camdan giren güneşin hafif buğusu adamın yüzüne değerken kız tekrardan hayran kalmıştı adamına. Bedenini sevgilisine yakınlaştırmış ve işi ile ilgilenirken büzdüğü dudaklarına değdirmişti dudaklarını parmak uçlarıma çıkarak. "Kalbim yerinden çıkacak sanırım. Ah hiç alışık değilim yoo!" Jungkook'un böyle komikçe bağırışına gülmüştü Yoojung.
...
Kısa bir kahvaltı arasından sonra Jungkook hazırlanıp okula gitmeliydi dilekçesini vermek için. "Ah çok yakışıklı olma Jungkook! Kim bilir kaç tane kız bakacak sana. Aish!" kızın bu cümlelerine gülen adam bunun üzerine ceketini giymişti. Kız salondaki masaya koydukları dilekçe kağıtlarını getirmiş ve Jungkook'a vermişti. "Ben işlerimi hızla halledip geleceğim. Hem merak etme bu yakışıklı beyin aklıda kalbide sana ait." dedi sevgilisinin yanağını öpmeden önce. Jungkook tam kapıdan çıkacakken yoo "Jungkook." diye seslenince arkasını tekrar dönmüştü. Kollarını adamın boynuna sarmıştı aniden.

Sadece kokusunu beynine hapsetmek için derin ve anlamlı nefes alıyordu. "Güzelim işim taş çatlasa 1 saat sürer. Neden böyle davranıyorsun?" kız sadece kafasını sallamış konuşmaya tenezzül etmemişti. "Sorun nedir güzelim?" diye sorunca kook, kız cevaben "Ah bir şey yok sadece bu aralar fazla duygusalım." demişti. "Fazla duygusalsın canım." Kız kafasını sallamıştı. Adam elini kızın yüzüne koyarak yanağına eğilip öptü ve "Gitmem gerekiyor bebeğim ben gelene kadar kendine iyi bak. Seni seviyorum." diyip evden çıktı. Gerçekten Yoo'nun sorunu neydi?
Ne olmuştu da böyle bir hâl almıştı duyguları?

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin ki bende daha hızlı atayım bölümleri.

Bakıyorumda oy verenler hiiiç yorum yapmıyor😐

Her ne kadar moralim ve motivasyonumu düşürse de bu durum okuyanların gözlerini öperim💖

Sizleri seviyorum muuah!

   Lavinia 

Heart Teacher ✦ Jeon JungKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin